Okuduğu bir şiir nedeniyle 2015 yılında sendikadan ihraç edilen ve ihracından yaklaşık 4 yıl sonra tekrar başkanlığa seçilen Türk Harb İş Şube Başkanı Hasan Atak ile gündemde yer alan tank palet fabrikasının özelleştirilmesini ve işçiler hakkında açılan soruşturmaları konuştuk.
Okuduğunuz bir şiir nedeniyle 2015 yılında sendikadan ihraç edildiniz. Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Şiiri daha önce okumuştuk, eski bir şiirdi. Bizim genel merkez yönetimi o dönemde 6 kişiden oluşuyordu. Bu 6 arkadaşımız, bizim Eskişehir'de bir toplantıda okuduğumuz şiirden esinlenerek kendilerine hakaret ettiğim iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundular. 6'sında da herhangi bir sıkıntı olmadı beraat ettik. Ama ona rağmen genel merkeze muhalif yapımız olmasından dolayı hazmedemeyen genel merkez yönetimi delege çoğunluğu kendilerinde olduğundan dolayı bizi ihraç etti. Ben ihraç edildiğim dönemde geçici ihraçlar da oldu, daimi ihraçlar da oldu. O dönemde daimi olarak ihraç edilenlerden üyeliğe dönemeyenler var. Bu şu açıdan önemliydi. Türk Harb İş sendikasında ilk defa yaşanmıştı. Türk Harb İş sendikasından bir şube başkanı ihraç edilmişti, üyeler tamamen sendikadan atılmıştı. Bu da sendikaların demokratikleşmesinde, demokrasi kavramı içerisinde işleyen sendikaya vurulan bir darbeydi. Sıkıntılı bir durumdu. Çok anlatmaya çalıştık ama maalesef delege çoğunluğunun kararını değiştiremedik. Sonra geri döndük. Mahkeme kararıyla dönemedik.
MUCİZE GİBİ BİR ŞEY
İhraç edildikten yaklaşık 4 yıl sonra tekrar başkanlığa seçilmenizi neye bağlıyorsunuz?
Türkiye'de sendikalı sistem şuanda bitmiş vaziyette. Bu seçim sisteminde muhaliflerin tekrar göreve gelmesi, seçim kazanmaları çok zor, mucize gibi bir şey. Sistem öyle bir şey dayatıyor ki üye oylamada çoğunluk olarak senin gitmen yönünde oy kullansa da sen gidemiyorsun buradan. Kazanmaya devam ediyorsun. Hem Türkiye'deki sendikalar kanununda aykırılıklar olması hem de iç tüzüklerinin bu yasada yer alan bazı maddeleri kullanarak antidemokratik uygulamayı devam ettirmesi. 13 tane daimi yönetim seçime girmeden yönetimde yer alıyor. O nedenle açığı oradan kapatıyor. Bizim ekip arkadaşlarımızla çok büyük bir çalışmamız oldu. Biz arkadaşlarımızla 4 yıldır çalışıyoruz. Bunu kamuoyuna çok fazla yansıtmadık ama. Biz burayı kaybettikten sonra genel merkez hemen acil olarak Eskişehir'i bir daha kazanmamamız üzerine birtakım planlar yaptı. Afyon, Burdur, Isparta gibi illeri tamamen bize bağladı. Biz buradan 500 kilometre uzaklıktaki işyerlerine gitmek zorunda kaldık. Onlar Eskişehir şubesi için oy kullandılar. O kadar zor bir süreçti ki… Ekip arkadaşlarımızla gece gündüz çalıştık. Öyle seçim kazandık. Çok zordu, mucize gibi bir şey. Muhalif olarak iktidara gelmek. Bu süreç bize öğretici oldu. Geçmiş dönemde yaptığımız hataları eksiklikleri görmüş olduk. Yaptığımız mücadelemizin etkileri hala devam ediyor. Ben bunu çok çalışmaya, işçi arkadaşlarla bütünleşmeye ve ekip ruhuna bağlıyorum.
TEDİRGİNLİK YARATIYOR
Türk Harb İş sendikasına bağlı işçilerin ne gibi sorunları var?
En büyük sorunumuz şu: özellikle gündeme getirilmesini istiyoruz. Aslında Türkiye'nin de en büyük sorunu. Özellikle Adapazarı Sakarya'da başlayan tank palet özelleştirme süreciyle biz Milli Savunma Bakanlığına bağlı işyerlerinde en ufak bir şekilde özelleştirme olmamasını talep ederken son yıllarda hızlı bir biçimde özel sektörün hatta sadece her ne kadar milli sermayeyle ilgili söylemler yapılsa bile bunun dışına çıktığını görüyoruz. Sadece özel sektör anlamında Türkiye'deki kişilerin değil yurtdışı kaynaklı şirketlerin de el attıklarını takip ediyoruz. En büyük sorunumuz şuan bu. İşçi arkadaşlarımıza yaratılan huzursuzluk acaba buralarda mı özelleşecek şekilde son derece karşı çıktığımız, milli savunmanın gerçekten milli olması gerektiğini ve asla özelleştirme kapsamına alınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle Eskişehir Hava Bakım Fabrikasında çalışan işçilerin, memurların, subayların bir bütün olarak kalifiyeli bir eleman Türkiye genelinde de çok başarılı bir ekip. Bu kesimlerin özelleştirme kapsamında herhangi bir şekilde boşa çıkartılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Hatta biz yetkililerden bu konuda çok acilen açıklama yapılması gerektiğini, önümüze yol haritası konulması gerektiğini ve savunma sanayinde çalışan işçilerin kafasının rahat ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kafamız rahat değil. Özelleştirme acaba bizim kapımızı çalar mı noktasındayız. Özelleştirmeye sonuna kadar karşıyız. Olası böyle bir durum Eskişehir için de bir kayıp. Eskişehir ekonomisine ve Türkiye ekonomisine katkı sunacağımızı biliyoruz. Onun dışında özlük haklarımızla temel haklarımızla ilgili sorunlarımız var. Türkiye'deki ekonomik şartlar bizi de vurmuş durumda. Milli gelire katkı oranına baktığınızda gelirimiz önde gözüküyor olsa da ağır sanayide çalışan herkeste olduğu gibi bizim de bütçemizde geriye gitmeler oluyor. Bu bütçe politikasının değiştirilmesi gerekiyor. Daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Bir diğer önemli konu ise kıdem tazminatı. Kıdem tazminatının gündeme geldiğinden beri insanlar emekliliklerini istemeye başladı ve ayrılmalar başladı. Neden ayrılıyorlar? Bir belirsizlik var. İnsanları tek birikimi bu ve elimden gider mi diye düşünüyor. O nedenle kıdem tazminatı ile ilgili de net açıklama yapılmalı. 15 yıldır bir kıdem tazminatı tartışılmaz. Bunun tedirginlik yarattığını görüyorsunuz. O zaman değiştirmeyin.
TÜRK İŞ BU YAPISIYLA
İŞÇİNİN SORUNUNU ÇÖZEMEZ
Örgütlenmenize mani olan bir durum var mı?
Yok. Bizim en büyük güvencemizden bir tanesi şöyle. Milli ve Savunma kolu olduk biz 656 sayılı kanunla beraber. Ama işyerlerimizde örgütlenmeyle ilgili kamu da olduğumuz için herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Çok rahat örgütlenebiliyoruz. Ama özel güvenlik sektöründe yetkili sendika arasındayız ama özel güvenlik olduğu için orada sıkıntımız var.
Yeni atanan Türk İş il temsilcisiyle aranız nasıl?
İnsani ilişkiler başka bir şey de… Ben Türkiye'de Türk İş dahil olmak üzere sendikacılığın artık çoktan amacı dışına çıktığını düşünüyorum. Ne Türk İş görevini yapıyor ne de… Mesela biz bunu paylaşınca Türk İş Genel Başkanı olmak üzere bize tepki gösteriyorlar. Göstermelerine gerek yok, ben doğruyu söylüyorum. Şuanda maaşının ne olduğu belli olmayan, harcahlarının ne olduğu belli olmayan ve kamuoyuna paylaşılmayan geliri gideri belli olmayan kişilerin asgari ücretle çalışan insanların haklarını ve hukuklarını savunmaları bana komik geliyor. Doğru da gelmiyor. Maaşlara zam geliyor. Doktor şu kadar, öğretmen bu kadar, işçi şu kadar alıyor. Toplum kimin ne aldığını gazetelerden okuyor. Niye sendika başkanlarının ne kadar aldığını öğrenmiyor? Sendika başkanlarının aylık gelirlerini görelim. Türk İş'i yalnız il bazında değerlendirmek yanlış olur. Sonuçta o da kendi bazında bir şeyler yapıyor. Genel olarak baktığımızda Türk İş'in yansımaları görüyoruz. Türk İş işçi sınıfından kopuk bir çizgiye geldiğini görüyorum. Bunun da baştakilerden itibaren ciddi anlamda ekonomik kopuş olduğunu ve iktidara bağlıyorum. Türk İş'in bu yapısıyla işçi sorunlarını çözeceğine inanmıyorum. Sendikalar mutlaka sıkı bir denetime tabi tutulmalı. Şeffaf ve hesap verebilir olmalı. Bunlardan çok uzağız. Ben de Türk İş'e bağlı bir sendika başkanıyım. Ben bunu görüyorum ve kamuoyuyla paylaşmak durumundayım. Orhan beyle de yeni tanışıyorum ama mesela hayırlı olsun gelmediler. Toplantı istediler üstünden 2 ay geçti. Biz Türk Harb İş olarak biz gerçekten çalışma hayatında farklı bir ses olamaya, farklı bir duruş sergilemeye ve Türk İş olarak değil de işçinin yanında muhalif duruş sergilemeye geldik. Biz bunu başarmak istiyoruz. Bu şekilde hareket etmek istiyoruz. Eğer bunu yapabilirsek, eminim sadece Eskişehir'de değil Türkiye genelinde Eskişehir Türk Harb İş sendikası olarak ses getireceğiz.
GÜVENLERİNİ KAYBEDİYORLAR
Milli Savunma Bakanlığına bağlı işyerlerindeki personelin askeri personel olarak görülmesi nedeniyle 31 Mart Yerel Seçimlerinde sandık başında görev alanlara soruşturma açılmıştı. Şuan soruşturma ne durumda? Ceza alan oldu mu?
Gelişme şu: Bu çok rahatsız edici bir durum. Bununla ilgili 21 yıldır savunma sanayisinde çalışıyorum. Daha öncesini de biliyorum. Yıllardır işin içindeyiz. Olayları biliyoruz. Ben bunun neden kaynaklandığını düşünüyorum? Ben bunun özellikle bazı sandıklarda İstanbul'daki tartışmaların devamı olarak görüyorum. Aslında bu yeni bir konu değil. Bu konu İstanbul seçimlerinin iptal edilip edilmemesi üzerindeki tartışmalar üzerinde bazı yetkili makamlarca açıklama yapılınca, sandık başlarında askeri personel görev almıştır şeklinde iddiada bulunca ortaya çıktı. Ama hiç yaşadığımız bir şey değil. Üyelerimiz arasında belediye başkanlığına, milletvekilliğine aday olan arkadaşlarımız var. Direk muhtar adayı olup seçilenler oldu. Hiçbir kısıtlama, engelleme yok. Hiçbir seçimde gerek yerel gerek genel hiçbir soruşturma açılmadı. Aynı şekilde görev alındı. Ama bu son seçimlerde soruşturma açıldı. Bir de öyle bir enteresan durum var ki… Sanki bu suçmuş, siz bu suçu işlediniz. Neden bu suçu işlediniz? Şeklinde ifadelerle karşı karşıya kaldık. Biz aslında bunu kendi aramızda çözmeye çalıştık ama konu kapanmadı. Manidar bulduğumuz şu: Eskişehir'de yerel seçimler resmileşti. Konunun kapanması gerekirken bu tür tartışmaların yapılmasını doğru bulmuyorum. Bu tür şeyler de çalışma hayatını telkin eden şeyler. İnsanlar kendilerini yönetenlere karşı güvenlerini kaybediyorlar. Bir etkinlik yapacağımız zaman insanlar bilgilerini paylaşmaktan korkuyor. Toplumsal hayata katılmasını engelliyor. Ceza alan şuanda yok. O konuda da hem genel merkez hem yerel düzeyde soruşturmanın durdurulması konusunda başvuruda bulunduk.
Milli tank Altay ne durumda? 2020'de seri üretime geçilecek denmişti. Şuan ne aşamada?
Şuanda işin açıkçası bu özelleştirme resmi gazetede yayınlanmasının ardından bir infial olmasını bekledik. Ama beklediğimiz kadar olmadı. Sakarya Arifiye'deki halk da milli tanka Altay'a sahip çıkmadı, çıkamadı. Milli savuma kesinlikle özel sektöre devredilmemeli. Biz resmen elimizde olan hazineyi terk ediyoruz. Tüm girişimlere rağmen istenilen sonuca ulaşılamadı. Genel merkez tarafından yürütmeyi durdurma konusunda dava açıldı. Ama reddedildi, kabul edilmedi. Özelleştirme aynı şekilde devam ediyor. Detaylar hakkında işin özü kamuoyuyla da paylaşılan bizimle de paylaşılan pek bir şey yok. Devrin sadece 2019'un sonuna kadar devredilmesi gerektiği söylendi. Ama işçilerin en olacağı konusunda bilgi verilmedi. Tahminimi söyleyeyim. Buradaki makine ve tesisat dahil olmak üzere bizim söz hakkımızın olmayacağını, bunların elimizden çıkacağını düşünüyorum. Şuanda süreç aynı şekilde devam ediyor.



Editör: TE Bilisim