Çıray yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zorlu dönemine girmiş bulunduğunu iddia ederek, 'Şüphesiz devletimizin bekasının, refah ve mutluluğunun tehdit altında olduğu ilk defa dile getirilmiyor. Birçok değerli siyaset ve devlet adamı siyasi krizlerde durumun ciddiyetini hissettirmek için benzer ibareler kullandılar. 'Ülkemizin adeta uçurumun kıyısına geldiğini' ifade ettiler. Maksatları maddi-manevi bedeli son derece ağır bu tür krizlerin aşılması için bir milli seferberlik ruhu yaratarak Türk milletini harekete geçirmekti' dedi.
Çıray, 15 Temmuz hain işgal girişiminin, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Gençliğine Seslenişi'nde işaret ettiği 'gaflet, dalalet' tasvirlerini andıran manzaraları ortaya çıkardığını ifade ederek, şunları kaydetti:
'Türk Milleti bugün anayasası fiilen iptal edilmiş, hukukun yok hükmünde olduğu bir karanlığa prangalanmış gibidir. Türkiye'nin bu radikalist yönetim anlayışı yüzünden örtülü ambargolara muhatap olmasına, kendini izolasyona tabi tutmasına ve bunların sonucunda adeta İkinci bir Kuzey Kore muamelesine maruz bırakılmasına göz yumamayız.
Ancak bütün bu ağır tabloya rağmen, muhalefet partilerinden birinin AKP'ye iltihakı ve CHP'nin sıkı bir kuşatılmışlıkla karşı karşıya kalması sonucunda mevcut siyasi tablo milletimize bir çıkış sunamaz hale gelmiştir. Bunun Türk Milletine halihazırdaki maliyeti çok yüksektir. Yakın gelecekte ödeteceği bedelin ise bu olağanüstü maliyetten dahi ağır olması ihtimali de bir heyula gibi adeta kapımızda durmaktadır. Yani şartlar Türk Milletine demokrasi içinde çare bulunmasını ve yeni bir siyasi bir çıkış yolunun açılmasını zorunlu kılmaktadır.'
'Biz yeni siyasetin temsilcileri olarak, siyasetin çare kurumu olduğunun bilinci ile, milletimizin dertlerine çare bulmak ve Türk Milleti'nin özgürce mutluluğu arama hakkını sağlamak için yollara düşüyoruz' diyen Çıray, şunları kaydetti:
'Bütün bu açıklamalarımdan kolayca anlaşılabileceği gibi 25.10.2017 tarihinde Meral Akşener hanımefendinin liderliğindeki partinin kurucuları arasında yer alıyorum.
Bu kararımın yegane kaynağı ve sebebi, Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarları tarafından getirildiği ölüm kalım noktasında, Aziz Türk Milletine ve onun yetiştirdiği en asil kahraman ve dahisi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz eseri Türkiye Cumhuriyetine duyduğum sonsuz sadakattir.
Talip olduğumuz şey otokratik bir ortamda zorlu ve meşakkatli bir mücadeledir. Korku içinde yaşayamayız, korku içinde yaşamayacağız. Dolayısıyla bu kararımın asli anlamının ucuz, önyargılı ve sığ sözde eleştirilere ve çarpıtmalara konu edilmesine asla müsamaha göstermeyeceğimi ve onlara hak ettikleri cevabı vereceğimi şimdiden ilan ediyorum. İçinden geçtiğimiz şartların ağırlığını en iyi bilen Aziz Türk Milleti ve İzmirli hemşehrilerimin de beni kalpten anlayacaklarından, onların yürekten verecekleri gönüllü destekleriyle çağdaş medeniyet yolculuğumuza birlikte devam edeceğimizden hiç şüphe duymuyorum. CHP'den doğan, Celal Bayar ve Menderes'in kurduğu Demokrat Parti çizgisinden gelen biri olarak, hep kurucu CHP'nin manevi bir üyesiydim ve öyle kalacağım.'
Editör: TE Bilisim