Röportaj: Kaya Titiz

Çocuklar için en önemli tehlikelerden birinin kalıcı psikolojik travmalar olduğuna dikkat çeken Öğüt, bu tür problemlerin genel olarak küçük yaşta karşılaşılan ailevi problemlerden kaynaklı olduğuna dikkat çekti. Çocuk yaşta ailevi sorunlar ile karşılaşan kişilerin ileri yaşlarda yaşayacağı sorunlar ve bu sorunların yaşanmaması için alınması gereken önlemler hakkında bilgi veren Öğüt, çocuklukta yaşanan ailevi problemlerin neden olduğu ruhsal travmaların insanlarda kalıcı etkiler bıraktığını söyledi.

Bir psikolog olarak çocuklarla ilgilenmeyi tercih etmenizin sebebini açıklar mısınız?
Çocuklar büyümeye ve iyileşmeye programlıdır. Bu aşamada hızlı iyileşirler. Kırılan bir kemik, çocukluk döneminde daha hızlı kaynar. Bu evrede yaralar ve kırıklar daha çabuk iyileşir. Psikolojik sorunları da psikolojik kırıklar olarak görürsek, kişiliğin gelişimde olduğu çocukluk evresinde psikolojik sorunları hızlı ve kolay bir şekilde çözmemiz mümkün olur. Çünkü çocukluktaki travmalar insanlarda kalıcı etkiler bırakıyor. Yani insanların sorunlarını geleceklerine taşımasına neden oluyor. Bu noktada psikolojik kırık, hızlı iyileşme dönemi olan çocukluk döneminde uygulanacak psikolojik tedavi ile kısa bir zamanda halledilebilir. Bizde bir atasözü vardır ya 'Ağaç yaş iken eğilir' diye. İşte tam da bu sözde olduğu gibi geç olmadan çocukları hızlı ve etkili bir şekilde psikolojik sorunlarından kurtarmamız; topluma, ruh sağlığı yerinde insanlar kazandırmamız için önemli. Bunu yaparken de kırıkların doğru kaynamasını sağlamak gerekir. Çocuklara profesyonel psikolojik destek sağlayarak bir nesli kurtarabiliriz. Bir bireyi olduğu noktadan, daha iyi hedeflenen bir noktaya taşıyabiliriz. Zaten benim amacım da bu. Bir çocuğun psikolojik olarak düzelmesini sağlayıp onun hedeflerine sağlıklı bir şekilde ulaşması için çalışıyorum.

Ailevi sorunlar daha çok hangi yaş aralığındaki çocuklarda kalıcı etki bırakıyor?
6-7 yaş aralığı özellikle en kritik dönemdir. Çünkü kişilik gelişimi özellikle bu dönemlerde tamamlanıyor. Bu yaş aralığına kadar çocukların yaşadığı her durumun onların hayatlarına olumlu veya olumsuz etkileri söz konusu. Aslında her yaşta ailevi sorunların büyüklüğüne göre ve kişinin ruhsal durumuna göre kalıcı etki söz konusu, fakat temel olarak 6-7 yaş aralığına kadar yaşanan ailevi sorunlar çocuklarda psikolojik kalıcı etkiler bırakıyor.

6-7 yaş aralığındaki çocuklar ne tür ailevi problemler ile karşı karşıya kalıyorlar?
Çocuklar farklı ailevi problemler ile karşılaşabilirler. Yani doğal olarak farklı travmalar yaşayabilirler. Ülkemizde özellikle boşanma durumu ve aile içindeki şiddet çocuklarda tramvaya yol açan iki önemli ailevi sorun diyebiliriz.

Boşanma durumunun çocuklar üzerindeki etkisini anlatabilir misiniz?
Özellikle ülkemizde boşanma davalarının arttığına son zamanlarda tanık oluyoruz. Boşanma sürecinde tarafların birbirlerini kırmadan dökmeden süreci yürütmeleri önemli bir unsur. Boşanma durumu zaten başlı başına çocuklarda psikolojik sorunlara neden olan durumlardan biri. Boşanmada çocuk ya annesinden ya da babasından ayrı kalıyor. Bizim temel sorunumuzu bu teşkil ediyor. Aile adı verilen ortamdan mahrum kalarak yetişiyor çocuk. Fakat sert tartışmaların yaşandığı bir ortamda büyümeleri de sağlıklı bir durum değil. Çocuğun aile ortamında yetişememesinin yarattığı sorunları, ebeveynlerin hassasiyeti ve profesyonel destek ile halledebiliriz. Önemli olan nokta boşanacak ebeveynlerin çocuklarını unutmaları. Ebeveynlerin birbirleri kırarak dökerek, her türlü şiddeti boşanma süreci boyunca birbirlerine uygulamaları, halihazırda boşanma durumu yüzünden ruh sağlığı bozulmaya başlayan çocukların psikolojilerinin daha fazla zarar görmesine neden olur. Çocuğun yaşayacağı travma gelecekte kuracağı ailenin temellerinin zayıf olmasına neden olabilir.

Çocuğun psikolojisinin boşanmadan etkilenmemesi için neler yapılmalıdır?
Ebeveynler öncelikle çocuklarını, kendi aralarındaki durumlara tanık ve taraf olarak görmemeliler ve çocuğu bu konuma sokmamalılar. Çocuğu ilgilendiren konularda olduğu gibi çocuğun tanık olduğu konularda da zıtlaşmadan hareket etmeliler. Çocukların bu durumdan etkilenmemesi için profesyonel olarak bir psikolojik destek alınması gerekir. Boşanma evresinde yaşanan sorunların çocuk üzerinde kalıcı etki bırakmaması ebeveynlerin çocuklarına karşı olan hassasiyetleri ve psikolojik destek ile sağlanabilir.

Kalıcı etki bırakabilecek diğer bir sorunun şiddet olduğunu söylediniz. Şiddetin çocuklar üzerindeki etkisinden söz edebilir misiniz?
Aile içerisinde ebeveynlerin birbirlerine karşı uyguladıkları sözlü ve fizik şiddet ve bu şiddete çocukların tanık olması ve maruz kalmaları doğal olarak ruhsal sorunlara neden olabilir. Özellikle aile içindeki şiddet çocukları içedönük bir ruh haline sevk edebildiği gibi dışarıya yönelik bir şiddet eğilimine de sevk edebilir. Çocuk şiddete maruz kaldığı zaman aynı şiddeti hatta fazlasını etrafındaki kişilere uygulayabilir. Şiddet ve saldırganlık, ebeveyni örnek alarak öğrenilir. Aile ortamında şiddet gören ya da şiddete tanık olarak yetişen çocuklar sokakta genellikle şiddete meyilli insanlar olarak karşımıza çıkabilirler. Çünkü bu çocuklar aile içerisinde sorunların çözümünü şiddetin sağladığını düşünüyorlar, bunun normal bir şey gibi kanıksıyorlar. Doğal olarak da dışarıda bir sorunlarınla karşılaştıklarında bildikleri tek çözüm yolunu uyguluyorlar. Bu da topluma ileride eşine, çocuğuna ya da toplumdaki herhangi bir bireye karşı şiddete başvuracak bireylerin oluşmasına neden oluyor. İçedönük ruh haline kapılan çocuklarda sorunların çözümü noktasında şiddetten başka bir çıkış yolu olduğunu düşünmüyorlar. Fakat bu çocuklar şiddeti köşeye sıkıştıkları anda uygularlar.

Şiddete tanık olan ya da maruz kalan çocukları şiddet ortamından kurtarmak ve şiddet yüzünden psikolojisi bozulmuş çocukları sağlıklı bireyler haline getirmek için sizce ne tür çözüm yollarına başvurulmalı?
Şiddet genel olarak toplumumuzun kanayan yarası. Özellikle şiddetin olduğu bir ortamda yetişen çocuklar, ailelerini kurdukları zaman kendi çocuklarının da aynı şiddet ortamının içinde yetişmelerine neden olabilir. Bunu zincirleme olarak devam eden nesilden nesle aktarılan bir durum olarak görüyorum. Zincirin bir yerde kırılması gerekir. Ben bu zinciri kırmaya çalışıyorum. Fakat şiddet uygulayan bir insan için doğru olan şiddet olduğu için bu kişiler zaten gelip bizim kapımızı çalmaz. Yani çözüm ihtimali az. Çözüm için farkındalık oluşturacak kampanyaların sayısının artması gerekir. İlk aşama olarak çocukların psikolojisini etkileyen kadına şiddet ve bizatihi çocuğa karşı şiddete yönelik farkındalık oluşturacak kampanyalar arttırılmalı. İkinci basamakta da şiddet uygulayanlara gerekli olan yani hak ettikleri cezalar verilmeli. Maalesef özellikle ceza noktasında zayıf kalıyoruz. Gerekli ceza verildiğinde şiddet maruz kalan ya da tanık olan çocukları biz iyileştirip topluma kazandırabiliriz.

Editör: TE Bilisim