Yaklaşan seçimler hakkında konuşan Karaman, 'Bu seçimin kaybedeni yok kazananı Eğitim-Bir-Sen'dir' dedi. Sendikanın en önemli hedefi kendine ait bir binada hizmet görmek olduğunu söyleyen Karaman, 'Bizim de yıllardır bu sendikanın hayali var. bütün yönetim kurulundaki arkadaşlarımla beraber bu hayalin peşinde koşmak. Daha önceki sendika yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla beraber bu hayalin peşinde koştuk. Böyle bir yer kazandırmak bana nasip oldu. Kentin hemen merkezinde 4 daireden oluşan bir bina. Kentin en merkezi noktasında. Bunun seçim yatırımı olduğunu söyleyebilirler. Ama böyle bir şey derler diye açmayalım mı? 'Eskişehir'in Birikimi' diye sendikamız içinde bir program gerçekleştiriyoruz. Bu programa dışarıdan konuk getirmiyoruz. Hem Anadolu Üniversite'miz, Osmangazi Üniversite'miz o zaman Eskişehir Teknik Üniversite'miz yoktu. Hocalarımız burada gelip, hatta Kütahya'dan Dumlupınar Üniversitesi'nden de hocalarımız gelip burada üye arkadaşlarımızla her Cuma akşam buluştular. Birbirinden kıymetli konular, verimli saatler elde edildi. Parayla satın alabileceğiniz, oradaki bilgilerden istifade edebileceğiniz etkinlikler oldu. Biz burada böyle dar bir kalıbın içerisinde de olmadık. Mesela Sücaeddin Veli Derneğimizin, vakfımızın başkan yardımcısı Hasan ağabeyimiz geldi. Alevi kültürünü anlattı bize. Elinde sazıyla, Alevi nefeslerinden üfledi. Pek çok arkadaşımız 'Biz ne kadar birbirimizden uzağız. Aynı şehirde yaşıyoruz, aynı evlerde belki komşuyuz ama birbirimizi tanımıyoruz' dedi. Benim yapamaya çalıştığım en önemli şeylerden biri budur. Bu toplumda biz sağcısıyla, solcusuyla, Alevisiyle, Sunnisiyle bu memleketin evladıyız. Yan yana olmalıyız. Benim bütün kritik konularda sağduyu tavsiye etmekten başka açıklamamı kimse görmemiştir. Bir sivil toplum örgütünün lideri olarak bu sarf ettiğim çabanın, gayretin de fark edildiğini bilmekten, görmekten hakikaten çok mutluyum.

YOL GÖSTERECEĞİZ
Yeniden Sendika Başkanlığına seçilirse yapmak istediği projeleri anlatan Karaman, 'Üyelerimin hakkını özelde, genelde de yetkili sendika olarak eğitim çalışanlarının hakkını korumakla ilgili bir görevim var. Ben bu görevi en iyi şekilde layıkıyla, yapmak gibi bir bilincim, ve ödevimin de olduğunu biliyorum. Bu görevi yaparken kiminle karşı karşıya gelmem gerekiyor, kiminle karşı karşıya gelebilirim. Bütün bu sıkıntıları göğüslemek bunların karşısında durmakla ilgili gerekli cesaret, azim, kuvvet bende mevcut. Bu görevi de yaparken işin açıkçası ben üyelerimin haklarını korumakla görevliyim. Sonra eğitim çalışanlarına yol gösterecek, yol aydınlatacak faaliyetlere liderlik yapmaktır. Biz eğitim çalışanı arkadaşlarımızın bir takım sıkıntılarını hem donanım anlamında kendilerini geliştirmesine katkı sağlayacak faaliyetler yaptık. Her seçimin bir gerginliği var. Biz 4 yıl önce yaşadık atlattık. Artık tecrübede sahibiyiz. Ben diğer sendikaların üyeleri ile hemhal oluyorum. Karşıma aday olmuş benim karşımda farklı bir listeye tercih yapıyor diye ben o arkadaşıma kem gözle bakabilir miyim? Böyle bir şey söz konusu değil. Eğitimciler Birliği Sendikası bütün renkleri bünyesinde barındırır' dedi.

SİYASET YOK
Seçimlere siyaset girmediğini belirten Karaman, 'Belki arkadaşların gönlünden geçenler olabilir. Şöyle olsa daha iyi olabilir umutları olabilir. Bu başka bir şey, şu anda mevcut il başkanımız Zihni Bey (AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan) hukukçu, her şeyden önce bu manada bir siyasi partinin nerede durmasıyla ilgili biliyor. Ben de bu güne kadar böyle bir olumsuzluk içerisinde olmadım' diye konuştu.

ÖDENEK YETERSİZ
Okullara hükümet tarafından yeterli ödenek verilmediği için bağış toplandığını söyleyen Karaman, 'Bu bugün olan bir sorun değil. Ben aklım erdiği dönemlerde bir Hayri Kozakçıoğlu isminde süper Vali falan da oldu. İstanbul Valisi iken kullandığı bir ifade var sembol ifade para toplamayla ilgili, 'Kazı yolacaksınız ama bağırtmayacaksınız' bağış toplamakla ilgili böyle bir dönem vardı. Bence o dönemde basın, iletişim olanakları bu geniş olmadığı için, belki bağırtının duyulması söz konusu olmuyordur. Şimdi millet dünyayı cep telefonuyla beraber cebinde taşıyor. Olan her şeyi basit bir kamera çekimiyle, öğrenci bile çekip kamuoyuyla paylaşabiliyor. Ama şunu örtmüyor; böyle bir sorun var evet. Okullara ödenek gelmiyor hakikaten. Eksik var' diye konuştu.

İÇERİK SIKINTISI
Kaynak kitap konusuna da değinen Karaman, 'Hani çocukların sırasının önüne kitaplar geliyordu. Bu kaynak kitaplar neyin nesi? Mesele ders kitabını koymak değil demek ki. Bunun içeriği de önemli. Bizim bu kitapların içeriği ile ilgili sıkıntılarımız var. Eğitimci arkadaşlarımız bu manada bunları yetersiz görüyor. Madem o kaynak kitapları devlet şöyle yapsın. Kim basıyor bu kitapları? A,B,C şirketleri 'Ben senden alayım bunları bir komisyon kurayım yanlarına ilave şunları da istiyorum' desin. Kaynak kitapla ilgili şunu söylemek istiyorum. Hiç kimse eğitimci arkadaşlarımı yargılamasın. Özellikle 'Efendim devlet kitapları bedava veriyor, bu kaynak kitapların alımına karşıyım kardeşim, alanın canını yakarım' yapmayın. Ben bu açıklamaları yapanların kendilerinin kendi çocukları için kırtasiyelerden kitap aldığını biliyorum. Mesele şu dört sene sonra sınav var. Siz bu sınavda çocuğun başarısını sağlamak istiyorsunuz. Çocuğu o sınava hazırlayacaksınız. Bununla ilgili bizim kaynak kitaplarımızda sorular yok. Ya da konu anlatımlı soruyla destekleyen noktada değil. Milli Eğitim diyor ki, 'Benim bir müfredatım var ben bugün bayrak sevgisi ondan sonra vatan sevgisi, Atatürk sevgisi,' çocuk diyor ki şu konulardan bana daha çok soru çıkıyor, buna göre hazırla. Veli diyor ki 'Benim çocuğum aman iyi liseye girsin.' Devletin verdiği kitap yeterli olsa da bir velinin, 'Kardeşim ben çocuğumu başarılı kılmak istiyorum. Ben çocuklarıma ekstra kitaplar alıp hazırlayacağım' deme hakkı yok mu? Bunu yapmayan öğretmene, kaynak kitap aldırmayan öğretmeni veliler kınıyor biliyor musunuz? Böyle bir şey var, böyle bir mantık var. Kaynak kitapla ilgili kimse eğitimcileri suçlamasın' ifadelerini kullandı.

GÜNÜ KURTARAN GİRİŞİM
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanacak olan Eylem Planı hakkında da görüşlerini paylaşan Karaman, 'Böylesine bir eylem planının varlığı önemli. Yarın kalktığımızda 'Aaa bu olmuş' demeyeceğiz. Üç yıl sonra yapılması istenen ya da varılmak istenen bir noktayı göreceğiz. İçeriğiyle alakalı çok bilgi sahibi değilim ama ders sayılarının azaltılması, ders sürelerinin kısaltılması gibi konuların olabileceğini tahmin ediyoruz. Ama bunları yaparken bizim isteğimiz evet bunu açıklamak önemli ama bu açıklamanın içerisinde eğitimcileri katmak da önemli. Özellikle de eğitimcilerin temsilcisi sendikaları. Bu işler bir bürokratın 'efendim şu şöyle olursa çok güzel olur' demesiyle olmasın, tartışalım. Hatta işin içerisinde olunca siyasetçi de diyebilir ki 'kardeşim size sormadık mı?' deme hakkı olur. Yani taşı kaldırmak için hepimizin bir ucundan tutması gerekiyor. Buna ortak akıl mı diyeceğiz... Böyle bir atmosfer içerisinde meselelerimizi çözmek lazım. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un göreve gelişi eğitimciler arasında çok pozitif, olumlu bir hava oluşturdu. Biz bu havanın oluşumundan da memnunuz. Eğitimcilerin pek çok platform içerisinde bir araya geldiği, kendisini tanıma fırsatı bulduğu bir isim Ziya Selçuk. Bu olumlu havanın devam etmesi lazım. Bu da ancak benim söylediğim gibi paydaş olarak bizlerin de işin içerisine dahil ettiğimizde olur. Mesela ben Ziya Selçuk ile ilgili bir eleştiri yapayım. Bu lise kayıt isteminde pek çok çocuğumuz istediğim okula yerleşemedim diye feryat etti. Aileler bunu yaptı. Büyük bir sosyal baskı oluştu. Bence çocuklarımızın sadece gitmek istediği okul mesela hepsi tercihini yazmış kendi mahallesindeki okulu yazsa problem yok. Ama Eskişehir'de sınavla öğrenci alan ilkokul olmaları hasebiyle bazı okullarımızın ismi öne çıkıyor. Buradaki öğretmen arkadaşlarımız kıymetli arkadaşlarımız. Ama hemen yanındaki okuldaki öğretmen daha kıymetsiz değil. Ama böyle bir alışkanlık, temayül var. Oraya akademik başarısı yüksek çocuklar geliyor. Çocuk da o okula gitmek istiyor. Ama mezun olduğu ortaokul bu okulla uyumlu değil, mahallesi uyumlu değil. Ortaokulunun da kaydını uydurarak gelmiş. Emek mahallesinde oturuyor ama Melahat Ünügür Ortaokulu'nda kayıtlı duruyor. Melahat Ünügür'de kayıtlı duruyor ama bu sefer diyor ki benim gitmem gereken lise Kılıçoğlu Lisesi diyor, buraya yazılmak istiyor. Bazen akademik başarısı kendisinden daha düşük olan bir çocuk Kılıçoğlu'na yerleşirken kendisi yerleşemiyor. Ne oldu? Yerleşemeyen çocuklar feryat ettiler. Oluşan sosyal baskıya karşılık Ziya Selçuk ne yaptı? Sınıfları 40 kişilik yaptı. Hepimiz kırklara karıştık, Milli Eğitim kırklara karıştı. Böyle olunca yarın da hep beraber 40 kişilik sınıflarda eğitim olmuyor diye yakınacağız. Bu o anda günü kurtaran bir girişim' diye konuştu.

BAŞA BAŞ GİDİYOR
Eğitim Bir-Sen'deki seçim sürecini değerlendiren Karaman şu ifadeleri kullandı: 'İlçelerdeki seçimlerimiz hemen hemen başa baş bir düzende devam ediyor. Herhangi bir şekilde ilçelerdeki seçim sonuçları itibariyle biz iki delege arkada görünüyoruz. Tabi ilçelerin kendi içinde farklı değerlendirmeleri var. İlçelerde merkeze gelmekle ilgili talebi çok fazla olan ve bu talebi karşılanmayan eğitim çalışanı arkadaşlarımız da olabiliyor. İlçeler kendi küçük yapıları itibariyle manipülasyonun da çok kolay olduğu bir yerler. Üzerine vazife olmayan işlere girmek için çabalayan bazı noktalar var. Kişiselleştirme değil bu ama sendikaya üye olma imkanı olmayan birinin bu sendikayla ilgili meselelerde biraz daha ön almak noktasında tavrı var. Siyasetle ilgili söylemiyorum. Bunlar yine eğitim çalışanları içerisinde olan durumlar. Bunları aşacağız. Seçilen arkadaşlarımız da bizim üyelerimiz. Delege adayları kendi aralarında yarışıyor. Alfabetik sıralamayla oluyor. O arkadaşlarımız yarın seçim içerisinde... Benim bu anlattıklarımı da deniliyorlar. Biz eylemci bir başkan istiyoruz. Gerektiğinde masaya yumruk vurabilen bir başkan istiyoruz. Doğruyu hakikati eğip bükmeden koruyan, konuşan bir başkan istiyoruz. Bunu görüyorlar. Belki bu noktada... Tabi iktidar olmanın yıpranmışlığı da olabilir.'

BİRLİKTE OLACAĞIZ
'Eğitimciler Birliği Sendikası'nın gündeme oturan bir seçimi var' diyen Karaman, 'Biz bu seçimi başarıyla güzel bir şekilde yürüyoruz. İlçelerimiz malum küçük. Bir delege, iki delege çıkan ilçelerimiz var. Merkeze doğru geldiğimizde tam 121 tane delegenin olduğu Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerimizde seçimlerimiz olacak... Ben Eskişehir'de görev yapan bütün eğitimcileri, memleketlerine, hizmet sınıflarına, unvanlarına, etnik meşrepsel kimliklerine bakmaksızın kucaklıyorum. Delege yapımı da oluştururken bütün kucaklamayı gerçekleştiren sevgiyi, hoşgörüyü Eskişehir'de aşkın kenti, Yunus'un kenti, Nasreddin Hoca'nın kentinde olduğumu da unutmadan bir yapı oluşturdum. İnşallah önümüzdeki dört yıl içerisinde de hep birlikte olacağız ve devam edeceğiz' diye konuştu. HM
Editör: TE Bilisim