RÖPORTAJ GENCER AYTÜRE


-Gazetecilikten başlarsak, gazetecilikten milletvekilliğine başlamanın sizce avantajları var mı, varsa nelerdir?


Elbette büyük avantajları var. Gazeteci görevi gereği hep toplumla iç içe olan bir birey. Milletvekili de öyle. Gazeteci toplumun iyiliği için soru soran, sorgulayan araştıran biri. Milletvekili de toplumun faydası için uğraşması gereken biri. İkisinin de ortak uğraşı kamu çıkarı. Kamu yararını her şeyin üstünde görmek durumundalar mesleklerini yaparken. Bu yüzden, gazeteciliğimde tecrübe ettiğim bu özellikleri şimdi de edindiğim deneyim ve bilgi ile siyasi yaşamıma taşımayı bir avantaj olarak değerlendirebiliriz.


-Milletvekili olmak ne zaman planlarınız arasına girdi. Bu süreç tamamen planlamayla mı gelişmişti?


22 yıl boyunca gazetecilik mesleğini yapmaya çalışırken hep doğrultum ülkemizin ve halkımızın iyiliği oldu. Stajyer olarak başladığım Cumhuriyet Gazetesi'nde seneler sonra Genel Yayın Yönetmeni oldum. Gazeteden ayrıldığım dönem Türkiye'de özgürlüklerin kısıtlandığı, gazeteciliğin artık yaptırılmadığı bir dönemdi. Ben de gazetecilikte yaşanan daralma nedeniyle, Türkiye'nin daha demokratik, hesap verebilir, yurttaşlarının hak ve hukukuna saygılı bir ülke olması yönünde gazetecilikte verdiğim mücadeleye siyasette devam kararı aldım. Halkımızın doğru bilgilendirilmesi gerekliliğine, hak ve özgürlüklerin korunması için demokratik mücadeleye her zaman inandım. Gazetecilik mesleğimin ardından aynı ilke ve öncelikleri siyasette de devam ettirme kararı aldım ve bu yola çıktım.


-Milletvekilliğinizde gazetecilikte gördüğünüzden farklı bir Türkiye gördünüz mü?


Hayır bir farklılık görmüyorum. Üzücü olan daha kötüye giden bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Şu an tek fark, gazeteciyken gözlemleyip topluma aktardığım bu manzarayı şimdi düzeltmek sorumluluğu var bizlerin omuzunda. Bu da çok ağır bir sorumluluk.


- Sizce Ankara'daki tüm milletvekilleri ilk meclisin ruhunu hissederek mi oradalar? Çalışma ortamı hakkında neler söylersiniz?


Ülkemizin içinden geçmekte olduğu şu zor koşullara bakarsak hepimiz Gazi Meclis ağırlığını ve sorumluluğunu bilerek görevimizi yapmak zorundayız. Peki öyle miyiz? Maalesef hayır. Hepimizin aynı sorumluluk duygusuyla çalıştığını söylemek mümkün değil.
Çalışma ortamına gelince, öncelikle Meclis'in parmak kaldırılıp indirildiği bir yer olmaması gerekir. Demokrasiyi içine sindirmiş, kendi özgür iradeleri ile kararlar alabilen ve Türkiye'nin iyiliğini kendi ya da partisinin çıkarlarından üstün tutan bir parlamento olmalıyız. Tüm milletvekilleri kendi alanlarındaki deneyimlerini ülkenin daha iyi bir geleceği olması adına kullanmalıdır. Meclis de şöyle çalışılıyor: Salı günleri partilerin grup toplantı günleri. Her milletvekili kendi partisinin liderinin yaptığı konuşmayı dinler. Saat 15.00'te ise Genel Kurul toplanır. Gündem ne ise ona göre konuşulur. Çarşamba ve Perşembe sabahları ihtisas komisyonları toplanır. Öğleden sonra da Genel Kurul. Diğer günler ise memleketimiz ve seçim bölgemiz Eskişehir'de olmak durumundayız.


-TBMM çatısı altında diğer parti milletvekilleriyle diyaloglarınız nasıl? Sizce bu diyaloglar olması gerektiği gibi mi gerçekleşiyor?


Ben tüm sorunların, olayların, her koşulda diyalogla halledilebileceğini, en iyi çözümlerin konuşarak tartışarak bulunabileceğini düşünen birisiyim. O yüzden diğer partilerin milletvekilleri ile de iyi bir diyalog konusunda elimden gelen çabayı gösteriyorum. En başta da kendi şehrimiz Eskişehir milletvekillerimizle. Sayın Bakan Nabi Avcı, Sayın Emine Nur Günay ve Sayın Harun Karacan ile her ortamda selamımız sürmekte.
Meclis'te kimi zaman ekranlara da yansıyor tartışmalar. Ama ülkemizin meselelerinin görüşülmesi gereken Gazi Meclis'in, kavga dövüşün eksik olmadığı, milletin sorunlarına çözüm bulunamayan bir yer olduğu algısının yerleşmemesi için biz milletvekillerinin daha dikkatli ve hassas davranması gerektiğine inanıyorum.

- Eskişehir'i siyasi anlamda nerede görüyorsunuz? Bu özelliklerinin artı ve eksileri nelerdir?

Eskişehir Atatürk'ün bize çizdiği Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya bağlı, çağdaş, modern bir Cumhuriyet kenti. Sadece sanayisi değil, sosyo kültürel açıdan da zengin bir kent. Çok sayıda genç olduğu için dinamik ve yaşayan bir kent. Ayrıca yerel yönetim başarısı on yıllardır Türkiye'ye örnek. Hem Sayın Yılmaz Büyükerşen hem Sayın Ahmet Ataç çok başarılı belediyecilik örneklerine imza attılar. Şimdi de Odunpazarı'nda aynı başarıları göstermek arzusundayız. Eskişehir'imizin hem ekonomiye katkı hem de sosyal hayat açısından daha da iyi seviyelere çıkarılması için hepimize ama özellikle biz milletvekillerine büyük görev düşüyor. Ankara'da bulunan tüm siyasilerin parti ayrımı gözetmeksizin Eskişehir'in ismini daha yukarılara taşımak adına birlikte etkin bir lobicilik yürütmesi gerektiğini düşünüyorum.


- Cumhuriyet Halk Partisi'nin Eskişehir'deki çalışmalarını, özellikle ilçe teşkilatlanmasını nasıl değerlendirirsiniz?


Cumhuriyet Halk Partisi'nin kıyı partisi algısını yıkan, Anadolu'nun ortasında bir yıldız gibi parlamasını sağlayan Eskişehir'dir. Eskişehir'in özverili CHP emekçileridir. Tabi ki burada belediye başkanlarımızın başarılı yönetiminin partimizin algısında önemli rolü olduğunu eklemek zorundayız. Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen'in, merkez iki ilçemizde, Odunpazarı'nda deneyimli bir siyasetçi eski vekilimiz Kazım Kurt, Tepebaşı'nda Eskişehirlilerin Ahmet Abi'si Ahmet Ataç, çevre ilçelerimizin başarılı başkanları Han'da Erdal Şanlı ve Mahmudiye'de İshak Gündoğan çok büyük işler başarıyor. Sosyal belediyeciliğin nasıl olması gerektiğini adeta tüm Türkiye'ye gösteriyorlar. Kurultay sürecinde, son derece demokratik bir havada gerçekleştirilen seçimler ile önce ilçe başkanlarımızı sonra da il başkanımızı seçtik. Şimdi birlikte Eskişehir'in her köşesini karış karış dolaşacağız. Gerek İl başkanımız, gerekse birbirinden özverili çalışmalarıyla bütün yükü omuzlayan ilçe başkanlarımız her an seçim olacakmış gibi çalışmaktalar. Biz milletvekilleri de onların bize gösterdiği doğrultuda halkımızın taleplerini dinleyip çözme gayreti içerisindeyiz. Buradan hepsine minnetimi sunarken, çalışmalarında yanlarında olduğumu ve olacağım iletmek isterim.


-Eskişehir'in tüm ilçelerine gitme şansınız oldu mu? İlçe ve köy gezileriniz planlarınız arasında ne kadar yer kaplıyor?


Hem 7 Haziran seçim çalışmalarında hem de 1 Kasım seçim çalışmalarında Eskişehir'imizin birbirinden güzel ve kıymetli 12 çevre ilçelerinin tamamına birkaç kez gittim. Seçim dönemleri dışında, Meclis çalışmaları ve parti görevlendirmeleri dışındaki zamanımda da ilçelerimize ziyaretler gerçekleştiriyorum. Bu haftadan itibaren ilimizi bir kez daha dolaşmaya başlıyorum. Eskişehir'imizin her köşesinden taleplerin ve sorunların yüce meclisimizde dile getirilerek çözümlenmesine katkı sağlamak en temel görevimiz.


- Gelecekten umutlu bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi misiniz?


Tüm bu karamsar tabloya rağmen tabii ki umutluyum. Anadolu halkımızın sağduyusuna güveniyorum. Eğer umudumuzu yitirirsek yaşam amacımızı ve direnme gücümüzü yitirmiş oluruz.
Türkiye'nin genç kuşaklarına güveniyorum. Dünyayı ve teknolojiyi çok iyi bilen bir kuşak geliyor. Onlar ülkemizi daha ilerilere taşımak zorunda.


- Gençlerle diyaloğunuz aynen devam edecek mi? Onlara buradan neler söylemek istersiniz?


Gençlerle diyalogun kesilmesi demek hayattan kopmak demektir bence. Güncel tüm gelişmelerden haberi olan, ülkenin geleceğine kafa yoran, Gezi direnişi ile Cerattepe ile bu ülkenin güzel bir geleceği olsun istediklerini açıkça ortaya koymuş bir gençlik var karşımızda. Onların bu taleplerine göz yumar, diyalog yollarını kapatırsanız kaybetmeye mahkum olursunuz. Ben de onların düşüncelerine, taleplerine her zaman kulak verdim ve beslendim. Gençler de düşünce ve mücadeleleriyle ülkenin geleceğine katkı koymalı.

Bu sözcüklere birer sözcükle cevap verirseniz, bunlar neler olur?

Dürüstlük : Onurlu bir yaşamın temel şartı
Mutluluk : Sevdiklerinizle bir arada olabilmek
Kazanmak : Sadece istediğinizin olması değil sizin adınıza olumlu gelişmelerin olması
Siyaset : Diyalog ve uzlaşı kültürü ile tüm sorunlarımızın çözüm yolu
Edebiyat : Tüm sanat dallarıyla birlikte ruhun gıdası
Eskişehir : Doğduğum, büyüdüğüm memleketim. Eskişehir gibi bir Türkiye yaratmak en büyük arzum.
Gençlik : Ülkemizi ve dünyayı değiştirecek, iyileştirecek enerji...
Gelecek : Mutlu ve umutlu bir Türkiye
Ekonomi : Milyonlarca yurttaşın hayatını doğrudan etkileyen, ülkenin en çok konuşulması gereken konusu.


Editör: TE Bilisim