Yarışmalardaki başarılarınızı anlatır mısınız?
Karakoç: İlk katıldığımız yarışmada 75 katılımcının arasında 11'inci olduk. Ertesi yıl tekrar katıldık ve 6'ncı olduk. Buraya dünyanın en iyi tasarım ekipleri geliyor. Üst düzeyde, teknik donanımları olan üniversitelerin katılabildiği bir yarışma. 3'üncü yıl katılamadık. Türkiye'de yine uluslararası olarak düzenlenen TÜBİTAK ve Türk Hava Kuvvetleri ile birlikte düzenlenen İHA yarışmasına katıldık. Bu yarışmada ANATOLİA AERO DESİGN ikinci oldu. Bu bizim ilk önemli başarımız oldu. 2015'te ilk önemli başarımızı elde ettik. Bunun üzerine üniversite yönetimi bizi tekrar ABD'deki yarışmaya yollamaya karar verdi. SAE'nin çok iddialı olan yarışmasına katıldığımızda, 2016 yılında ilk defa Türk ekibi ilk 3'e girdi. En hafif uçak tasarımında birinci, yük uçak oranı ağırlığında yine ilk 3'e girdik. Bu önemli başarıdan sonra bir sonraki yıl tekrar katıldık bu yarışmaya, dünyanın en iyi ekipleri arasında biz birinci olmayı başardık. 300 gram uçakla 1300 gr yük taşındı. Bu gerçekten bir rekor. Yarışmanın da en iyi uçağıydı. 2017 yılında dünya birincisi oldu.

2018'de neden katılmadınız?
Karakoç: 2018'de SAE çok iyi çok başarılı bir uçakla hazırlandık. Hatta kaptanımız puan hesaplamalarını çok iyi yapıyor. Bizim tasarladığımız uçak bu yarışmaya katılırsa şu puanı alır dedi ve yarışma sonunda baktık ki hiçbir takım o puana ulaşamadı. Biz büyük ihtimalle birincilik alacaktık. Fakat üniversitemizin fonları nedeniyle o yıl yarışmaya katılamadık. Sponsor da bulamadık. Aslında her yıl değişik konsept uygulanıyor. Örneğin 1 yıl kargo uçağı konsepti tasarlatıyor ABD'deki bu yarışmayı organize eden kuruluş. Başka yıl savaş uçağı konsepti, hız ağırlıklı yapıyor. Başka bir yıl bomba uçağı ağırlıklı bir konsept hazırlıyor. Bunlardan da genç beyinlerin, dünyanın en iyi üniversitelerinden en iyi tasarım ekibinden gelen bu bilgileri değerlendiriyor. Orada tabi bir itibar oluyor.

HİÇBİR BAŞARI TESADÜF DEĞİL
TÜBİTAK'ın yarışmasında birinci oldunuz. O süreci anlatır mısınız?
Karakoç: Ekip 8 yıl öncesine dayanıyor. Bizim ekibimiz bu yıl 30'a kadar çıktı. Kendi üniversitemizden ve farklı üniversitelerden öğrendiler geldi. Biz de ekipte yer almak istiyoruz diye. Çocuklar çok hevesli. Mülakat yapıyoruz. Çok iyi öğrencileri alıyoruz. Biz daha fazla öğrenci bu alt yapıdan yararlansın istiyoruz. Ülke açısından da çok önemli. Ekip bu yaz ailesiyle tatile gitmediler. Burada kalıp gece 23.00-00.00'a kadar kalıp bu uçağın tasarımıyla uğraştılar. Bu çok fedakarca yapıldı. Hiçbir başarı tesadüf değildir.
Bu tasarladığınız İHA'lar büyük sanayide üretenlerin minisi mi?
Karakoç: Evet, şimdi bunlar değişik amaçlarla kullanılıyor. Bunlar istihbarat amacıyla da kullanılıyor. Bunların daha büyükleri de var. Biz bu kategoride kendimizi geliştirdik ve bu konuda iddialıyız. Yaptığımız İHA'ların altında bir hazne var. Biz bu hazneye top koyuyoruz. Yarışma sırasında 4 ayrı yer var. Bu bombayı sembol ediyor. Bunun en doğru yere atılmasını istiyor yarışma organizasyonu. Yarışmada 3 kategori vardı. Birinci turda onların önceden belirlediği parkuru en hızlı bitirmek önemli biz en hızlı bitirdik. Önce teknik bazlı sıralama oluyor. Yarışmadan önce ekipler dosyalarını hazırlıyor. Teknik olarak nasıl hazırladıklarını ile ilgili. Biz teknik raporda ikinci sıradaydık. İlk tur en hızlı hareket eden ve en hafif olan uçağıydı. Bizim uçak en hafif olanıydı. Onların belirlediği parkuru en kısa sürede geçecek ve parçalanmadan, düşmeden, hasar görmeden inecek. İşte bu pilotla yapılan bir çalışmaydı. Ancak ikinci ve üçüncü turda tamamen yazılımla yapıldı. Yani uçağın üzerine yüklenen yazılımla belirlenen parkuru dolaşıyor, dolaşırken de altta haznesine yerleşen topları atıyor. Ve yine kendisi iniyor. Parçalanmadan. Üçüncüsünde ise her hangi yük atmak olmaksızın belli bir parkuru izliyor. Orada belirlenen bir çizgi var. O çizgiye tekere değmeyecek. Diyelim ki bir gemi üzerinden havalanıyor. En kısa sürede duracak. Yarışmayı düzenleyen komite aslında her yarışmada bir konsept belirliyor. Biz o konsepti tahmin ediyoruz. Bizim uçak en kısa sürede duran uçaktı. Bu yazılımla yapılan bir şey.

DUBAİ'YE DANIŞMANLIK YAPACAĞIZ
Yarışmaya kaç ekip katıldı? Yabancı ülkelerden de katılım var mıydı?
Karakoç: 249 ekip katıldı. 40 tanesi yarıştı. Diğerleri kağıt üzerinde elendi. Eleme teknik dosyayla yapılıyor. Teknik dosyaya bakıyor. Senin teknik dosyan bu yarışmada uçmaya elverişli değil diyor ve otomatikman eleniyor. Yabancılar da vardı. Çin, Polonya, Hindistan vardı. İkinci Hindistan ekibi oldu.
Diğer üniversitelerle karşılaştırıldığımızda ESTÜ, bu işin neresinde?
Karakoç: Biz en önde olduğumuzu düşünüyoruz. Burada yarışma sırasında birçok üniversitenin danışmanı, biz şunu söyledi: 'Bize de destek olun da biz de kendimizi geliştirelim.' Biz de 'Memnuniyetle' dedik. Hatta şuanda biz bazı üniversitelere koçluk yapıyoruz. Yurtdışında Dubai'de bir üniversite ile sözleşme imzaladık. Döner sermayeden ücreti karşılığı biz İHA takımı kurma ve altyapı danışmanlığı yapacağız. Oraya giderek eğitim vereceğiz.

Model uçaktan farkı nedir?
Karakoç: Bu uçakların her birisi farklı amaçlara yönelik tasarlanıyor. Sıfırdan tasarlanıyor. Marketlerden alınan uçak, genellikle lisanslı bir uçağın yüzlerce çoğaltılmışı oluyor. Biz ABD'de birincilik aldığımız uçakla TÜBİTAK'a katılsaydık sonuncu olurduk. Çünkü her birinin amacı, malzemesi farklı. Uçağı ilk tasarladığımız uçakla yarışmaya götürdüğümüz uçak arasında bile büyük farklar oluyor.

Önümüzdeki yıl ne tasarlayacaksınız? Yarışmanın konsepti belli mi?
Karakoç: Önümüzdeki yıl iki hedefimiz var. Birincisi TÜBİTAK'ın yarışmasına katılmak, bu seneki iddiamızı sürdürmek. Biz ESTÜ'ye ilk önemli başarıyı getirdik. O yüzden de çok gururluyuz. Başvurduğumuzda üniversite bölünmemişti. Anadolu Üniversitesi olarak başvurmuştuk. Yarışma ve anonslarda Anadolu Üniversitesi olarak anıldık. Ama biz bu yarışmayla ESTÜ'ye ilk birinciliği getirmiş olduk.
ÖZBEK: KÜÇÜK BİR FABRİKA GİBİYİZ
Emre Özbek ise ekibe nasıl katıldığını ve tasarladıkları İHA'lar hakkında bilgi verdi.
Bu İHA takımına ne zaman katıldın? Nereden aklına geldi?
Özbek: 2014'te ilk defa başladım. O zaman lisans ikinci sınıf öğrencisiydim. Ben katıldığımda ekip 7 kişiydi ve hepsi son sınıf öğrencisiydi. Yılsonunda hepsi mezun oldu ve 2015 yılında kaptanlık bana kalmış oldu. Sonra Hikmet Hocayla birlikte yeni planlamalar yaparak öğrenci sirkülasyonuna dikkat ederek 2015 yılında bu hale getirdik.
Atölyelerde hangi birimler var? Neler yapıyorsunuz?
Özbek: Burada küçük bir fabrika gibiyiz. Bir kompozit atölyemiz var. İlk olarak kompozit atölyeden başlanıyor. Daha sonra boya atölyesinde yapılan parçalar boyanıyor. İkinci atölyemiz boya atölyesi. Sonra İHA montaj atölyemiz var. Boyanan parçalar orada birleştiriliyor. Daha sonra elektronik atölyesinde bunlar üzerinde motorlar, elektrik düzeneği yerleştiriliyor. Sonra oto-pilot atölyesinde bunun üzerine uçuş sensörü, hız sensörü, GPS gibi araçlar yerleştiriliyor. Bu 5 atölyede uçak hazır hale geliyor. Daha sonra yazılım atölyemiz var. Orada uçağın yazılımları yükleniyor. Uçak uçar hale geliyor. Bu ekipte 24 kişi var. Ve 6 tane de alt ekibimiz var.

25 BİN LİRA ÖDÜL
Yarışmada birinci olan uçak ne kadar yükseğe çıkabiliyor?
Özbek: Bu yarışmanın kuralları dahilinde tasarlanan bir uçak. Yarışma dahilinde 50 metre bir tavan irtifası var. Bunun dışında uçağımızın irtifasını sınırlayan şey, haberleşme sistemi. Yani yer istasyonu ile olan iletişimi. Bu 3,2 kilometre menzile sahip. 3,2 kilometre sonra uçak kontrol dışına çıkıyor ve ilk kalktığı notaya kendisi geri geliyor.

Para ödülü var mıydı?
Özbek: Bu yarışmada 25 bin liralık para ödülü vardı. O ödülle biz ekibimizin gelecek masrafları için ayırıyoruz. Bir fon olarak kullanılması gerekiyor. Satın alımlarda üniversitemizin her ne kadar fonu varsa da belli şeylere destek alınamayabiliniyor.

KASIM AYINDA ÜRETİLECEK
Güneş panelleriyle çalışan İHA'lar tasarladığınızdan söz etmiştiniz. Bir de doğa benzetmeli projeniz vardı. Nedir bu doğa benzetmeli, biraz anlatır mısınız?
Özbek: Benim yüksek lisans tez konum. Bu bildiğimiz helikopter prensipleri dışında kanat çırpma prensibiyle çalışıyor. Günümüzde artık keşif amaçlı İHA'lar hemen tespit edilebiliniyor ve İHA'lara yönelik silahlar geliştirildi. Bu noktada keşif için havada bir kamuflaj sağlıyor. Bunun yanı sıra sessizler. Tasarımda bir şahin benzetimi var. Şahini de ne için seçtik? Türkiye'de olan bir kuş. Bu da önemli bir şey. Havada uçtuğu zaman normal algılanmalı. Türkiye'de olmayan bir kuş seçmedik.

Bu tür İHA'ları yapan başka bir yer var mı?
Özbek: Hollanda'da bir firma yapıyor. Onlar da havaalanında kuşları korkutmak için, doğan benzeri yapmışlar. Bizim farklılığımız tamamen özgün olacak ve kamera yerleştireceğiz. Bunu kasım ayında üretime başlayacağız.


Editör: TE Bilisim