Gürleyik Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği, Eskişehir'in en aktif dernekleri listesinde başı çekiyor. Dernek Başkanı Halit Gürsoy kimi zaman 'GürleyikAvatarı' olup DSİ'nin kapalı boru sulama sistemine karşı eyleme geçiyor, kimi zamansa Hamamyolu'nda basın açıklaması düzenleyerek yanına aldığı eşek sıpası ile birlikte 'Bir yeşil dünya bırakın biz eşek sıpalarına'mesajı veriyor. Gürleyik'te kurulması planlanan hidroelektrik santralini, eylemleri ile engelleyen ve sadece Gürleyik'in değil tüm doğa sorunlarına karşı dikkat çekmeyi başaran Gürsoy, hayallerini ve yaşadığı zorlukları Sonhaber'e anlattı.

-Sayın Halit Gürsoy, isterseniz öncelikle derneğin kuruluşunu konuşalım. Fikir nasıl ortaya çıktı, derneğin kuruluşu nasıl gerçekleşti?

27 Aralık 2008'de Gürleyik'te HES (Hidroelektrik santrali) kurulacağını öğrendik. Bir şey yapmamız ve buna karşı gelmemiz gerekiyordu. Daha ilk günden imkansızlıklar içinde mücadele vermeye başladık diyebilirim. Hidroelektrik santraline karşı olduğumuzu belirten bir pankart yaptırmak istedik. Paramız olmadığı halde pankart yaptırmaya gittik. 'Doğamıza sahip çıkıyoruz' yazılı bir pankart hazırlattık. Sonrasında İstanbul'dan gelen Gürleyikliler ile birlikte Gürleyik'te toplandık. Eskişehir'den Recep Alp İstanbul'dan Kadir Demirgöz, Doğan Musluk ve Ekrem Ülkü ile bir araya geldik. Aramızdaki avukat arkadaşlar dernek kurulmadan bu mücadelenin verilemeyeceğini ifade etti ve derneğimiz hidroelektrik santraline karşı durabilmek amacıyla kurulmuş oldu. Yaptığımız eylemler ile sesimizi Türkiye'ye duyurduk. Verilen mücadele ile birlikte şirket, HES yapımına başlayamadı.

-Bu süre zarfında biliyoruz kiyapılan araştırmalar, tespit ve tescil çalışmaları da oldu. Bunlardan bahseder misiniz?

Gürleyik Köyü tam bir saklı cennet konumunda. Köyümüz 32'si endemik olmak üzere 332 çeşit bitki çeşidine sahip. Ayraca ülkemizdeki 527 kuş türünden 233'ünün Gürleyik Köyü'nde olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda 'Eskişehir'in saklı cenneti' başlığı altında 'Gürleyik Flora ve Faunası' adıyla kitap çıkarıldı. Yaptığımız başvurular sonucunda Gürleyik'in birinci derecede arkeolojik ve doğal sit alanı kapsamına alındı. Bu aşamaların kaydedilebilmesi için çok çalıştık. Derneğin kurulduğu tarihten bu güne yani 7 senedir 7 festival yaptık, 7 sergi açtık, dergimizin 7'nci sayısını çıkardık.

-HES mücadelesini kazanmanızın ardından farklı konularda mücadeleler vermeye devam ediyorsunuz. Bunlardan bir tanesi deDevlet Su İşleri'nin (DSİ) kapalı boru sulama sistemi. Bu konunun sizce sakıncaları nedir, mücadeleniz hangi noktada?

DSİ, köyümüzdeki Gürleyik Çayı'ndan komşumuz olan Dinek'e tarla sulaması için boru hattı döşemeye başladı. Kapalı boru sulama sistemi demek hem Gürleyik Çayı suyunun azalmasına demek hem de köyümüzün ekolojik yapısına zarar gelmesi demek. Uzmanlar belirtiyor; bölgenin oksijen bakımından zengin temiz akarsulara ihtiyacı var. Suyun azalması bitkileri olumuz etkileyecek. DSİ'nin kapalı boru sistemi yanlışından vazgeçmesini istiyoruz. Biz 'suyumuzu vermeyiz' demiyoruz. Açık kanal sistemi yapılsın istiyoruz. Bu doğal drenajı da engellemek ve heyelana sebep olmak demektir. Kapalı boru sistemi yılın 12 ayı eko turizm potansiyeli olan Gürleyik'e zarar verir. Gürleyik'e herkes sahip çıkmalı.

-Sizin zaman zaman tepki gösterdiğiniz, hassas olduğunuz bir konu daha var. Mangal ve semaver konusu… Alınan yasak kararını davul-keman eşliğinde oynayarak kutlamıştınız. Bu, piknikçilerin hoşuna gitmiyor ama haklı nedenleriniz var sanırım?

Gürleyik Çayı kenarında mangal ve semaver yakılması başvurumuz üzerine yasaklandı. Mangal ve semaver yakanlar hakkında yasal yollara başvuruyoruz. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen karar sonrasında kemanlı davullu oyun havaları eşliğinden bir basın açıklaması düzenledik. Biz Gürleyikliler olarak doğamızın ve Gürleyik Çayı'nın korunmasında samimiyetimizi gönüllerinizde tescil ettirdik. Bu konuda 2 kişiden de önemli bir ricam var. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Mihalıççık Belediye Başkanı İsmail Uysal'dan tedbirlerin artırılmasını istiyoruz. Değirmenönü ve Subaşı Şelalesi'nde özellikle akşam 5'ten sonra mangal ve semaver yakanlar oluyor. Bu noktalarda tedbirlerin artırılmasını istiyorum ve kendilerinden bu anlamda eleman desteği rica ediyorum. Ben artık mangal ve semaverin bizim kültürümüzden çıkarılmasını istiyorum. Gürleyik'te suyun çağlayışı, kuşların cıvıldayışı bir melodidir. İlle de mangal ve semaver yakmak isteyenler içinse davul-zurna azdır.

-Bildiğiniz üzere Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanı iken Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Bu sizin faaliyetleriniz açısından bir avantaj teşkil ediyor mu? Kendisinden beklentileriniz var mı ya da kendisine bir proje sunma şansınız olsa bu ne olurdu mesela?

Ben Sayın Nabi Avcı'yı Gürleyik'e davet ediyorum. Kendisinin Kültür ve Turizm Bakanı olması biz Gürleyikliler açısından da çok önemlidir. Belki bazıları karşı çıkacaktır ama ben Gürleyik'in, ülkemizin tenis merkezi olabileceğine inanıyorum. Bu olur ve gerekli altyapı sağlanır ise Gürleyik hem doğa hem de spor turizminin önemli bir merkezi olabilir. Bu potansiyele sahibiz. Bu gerçekleşir ve burada tenis turnuvaları düzenlenirse İstanbul'dan, Ankara'dan, İzmir'den hatta yurtdışından Gürleyik'indoğal güzelliğinden dolayı gelecek olanlar, tenis sayesinde burayı tanıyacak ve haberdar olacaklardır.

-Bu proje en azından şimdilik bir hayal konumunda… Bir gün gerçekleşeceğine inanıyor musunuz?

Basit bir örnek vereyim. Ben çocukluğumda, Gürleyik'te keman çalmak isteseydim, mahalle ve aile baskısından dolayı bunu yapamazdım. 'Yaşar'ın oğlu çalgıcı olmuş' derlerdi. Bugünse buna karşı gelenler çocuklarını enstrümana yönlendiriyor. 5 yaşında çocuklar keman kursuna gidiyor. İşte, şimdi de tenis projesine karşı çıkacak olanlar gelecekte çocuklarını tenise yönlendirecekler. Bu tamamen bir zaman meselesi. Tenis hem çok güzel bir spor hem de Gürleyik için mükemmel bir turizm merkezi olmasını sağlayabilir. Biz bu konuya Bakan Nabi Avcı'nın da destek vereceğine inanıyoruz. Kendisine bununla ilgili raporlarımızı, çalışmalarımızı sunacağız vemuhakkak Gürleyik'te de ağırlamak istiyoruz.

-Yaptığınız çalışmalarda, projelerde ya da dikkat çektiğiniz sorunlarda sizinle birlikte mesai veren kişiler basın mensupları. Aktif bir dernekçi olarak medyayla da yakın ilişkiler kurdunuz. Basın sizin için oldukça önemli diyebilir miyiz?

Yerel basınımız ve bazı ulusal basın temsilcilerine minnetimizi Gürleyik'te anıtımız ile belirttik. Aynı zamanda köşe yazarlarımızın da hemen hemen hepsi bize destek verdi. Yaptığımız işlerde televizyoncularımız -kamera arkası da dahil olmak üzere- bizim kahrımızı çekti. Sadece muhabirler değil kameramanlar, kurgucular, reji elemanları… Biz bunun farkındayız ve hepsine minnettarız. Elimizden geldiğince de bu minnet duygusu ile kendilerini onurlandırmak isteriz. O anıtta ismi bulunan basın çalışanlarının 20 sene sonra çocukları Gürleyik'e gittiklerinde, 'babamın da bu yerleşim yerine katkısı olmuş' demelerini istiyoruz. Plaket vermektense o mermer sütunlara kazımayı bunun için tercih ettik. Eskişehir'de basın çalışanlarımızın hepsinden Allah razı olsun.

-Siyasetten uzak durduğunuz fark ediliyor. Fakat dernek olarak bir işin yapılması için dengeli olmak gerekebiliyor. Sizin siyasetle ya da siyasetçilerle aranız nasıl?

Biz dernek olarak siyasetten hep uzak durduk. Siyasete girdiğiniz zaman ya da bir siyasi ile gerekenden fazla ilişkiniz olduğu zaman rakip siyasetçi de size duruş gösterir. Bir derneğin amacı üzüm yemek yani amacına uygun işler yapmak olmalıdır ve işi siyasetçilere düşebilir. Fakat bu dengeyi iyi kurmak gerekir. Biz her siyasetçi ile görüşürüz fakat hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmayız. Biz hiçbir başka derneğin de güdümüne girmedik. Bu yüzden bize karşı çok güzel bir destek ve hoşgörü var.

O zaman Eskişehir'in siyaset ve iş dünyasından taleplerinizi soralım. Yeteri kadar destek alıyor musunuz?

Biz artık hem Büyükşehir Belediyesi'nden hem de bakanımız Nabi Avcı'dan Gürleyik'e bir proje yapmasını istiyoruz. İlk etapta ise Nabi Avcı'nın Gürleyik'e kesinlikle gelmesini istiyoruz. İşadamlarımız ise dernek çalışmalarında bize çok destek oldu diyemiyorum. Bu konuda duyarlılık göstermediler. Beklerdik ki hissettirmeden yardım etsinler, destek olsunlar. Bu jesti yapan olmadı. İşadamları derin düşünüp, hissettirmeden yardım etme duyarlılığı göstermedi. Bilinmelidir ki Gürleyik artık sadece Gürleyiklilerin değil tüm Eskişehirlilerindir. Doğa sorunları da hepimizin sorunlarıdır. Bunu herkes bilmeli, Gürleyik'in de kıymetini bilmeli…

Editör: TE Bilisim