RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ

3 Nisan Salı günü Meclis önünde yürüyüşü sonlandıracak olan kadınlarla başlattıkları hareketi konuştuk. 'Çok haklı bir şey için yürüyoruz ve çığlık atıyoruz' diyen Dilek Taş, 'Gerçekten insanlar bir ateş bekliyorlarmış. Biz bir çoban ateşi yaktık. Onu üflemek, alevlendirmek bu toplumda gerçekten ahlaklı, iyi insanların işi' dedi.


Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet ve doğa katliamlarına dikkat çekmek için bu yola koyuldunuz. Ama herkesin bir sabır noktası vardır. Sizin sabrınız nerede, hangi olayla taştı?
Dilek Taş: Adana'daki bebeğe tecavüz edildiği haberleri benim sabrımın taştığı noktaydı. Salt bu değildi ama birbiri peşi sıra o dönemde genç kadınların öldürüldüğü haberlerini sürekli takip etmek ve bunlara karşı hiçbir şey yapamamanın verdiği o çaresizlik hissi beni patlattı.

Nasıl karar verdiniz yürümeye? Planlı mı oldu yoksa ani bir kararla mı?
Dilek Taş: Çok ani oldu. Şubat'ın 15'inde karar verdim. 15 Şubat'tan 3 Mart'a kadar hazırlık süreci değil tam ama ahşap atölyemiz var bizim. Çok acil siparişler vardı onları tamamlamakla ve şu anki birlikteliği oluşturmakla geçti. Yola çıkmadan bir gece önce çantamı hazırladım ben. Üç arkadaş farklı yerlerden bir araya geldik ve bu yolu yürümeye karar verdik.



400 km'den fazla yol yürüdünüz. Geçtiğiniz yerlerde tepkiler nasıldı?
Nursel Karagöz: Yollarda insanlar arabalarından el sallıyorlar, kucaklıyorlar, alkışlıyorlar. Bize enerji veriyorlar. Çok güzel anılar biriktirdik. Sadece olumsuz bir olay yaşadık. Yolda devam ederken arkamızdan silahla kurusıkı tabanca ile ateş etti biri. Bizi bayağı tedirgin etti bu durum o an. Bunun dışında geceleri bize evlerini açan insanlar oldu. Bizim hiç korkumuz yoktu ama. Yola çıkarken ağladım, duygusallaştım. İlerisini gerisini hiç düşünmeden bu yola çıktım.

Dilek Taş: Evden çıkarken makarna, buldur, çay alarak çıktık. Evde ne varsa. 'Paraya ihtiyacımız yok biz bu yola çıkalım. Ne bulursak yeriz. Yol kenarlarından ot toplarız. Onları kavururuz. Küçük tüpümüz var. Karnımızı doyururuz. Ama bizi bu yoldan kimse çeviremez' dedim. Hele ki maddi olanaksızlıklar hiç çeviremez. Biz kadınız yaparız ve çok haklı bir şey için yola çıkıyoruz dedim.

SADECE ÖZÜMÜZE DÖNMEK İSTİYORUM

İstismara, şiddete karşı toplumun bu kadar sessiz kaldığı bir dönemde 'İnsanlığa dönüş çağrısı' yapmak nasıl bir duygu?
Dilek Taş: Çok doğal bir şey. Çok masum bir çağrı. Çok olması gereken bir çağrı. Ve insanlığın şartı, koşulu olmaz. Dağı, bayırı, metropolü, OHAL'i, bu hali olmaz. İnsanlık insanlıktır. Bu çağrı ayıp bir çağrı. Hiç yitirilmemesi gerekiyordu. Tekrar bir şeylere çağırmak bunun yitirildiğinin göstergesidir. Bundan dolayı da çok mutlu olduğumu söyleyemem. Keşke böyle olmasaydı da biz de bu çağrıda bulunmasaydık. Keşke çocuklarımız bu hale gelmeseydi, kadınlarımız katledilmeseydi. Biz vatanımızı çok seven insanlarız. Dağına taşına toprağına ölürüm diyorlar ama ölen hep biz oluyoruz. Bir çocuğa dokunduğunda o çocuğun, o ülkenin geleceğini karartıyorsun. Biz mutlu çocuklar istiyoruz. Bize göre vatan sevgisi budur.

Hülya Kurt: Bu utanç verici aslında. Biz yolda birbirimizi eğitiyoruz da, tartışıyoruz da, konuşuyoruz da, gözlemliyoruz da. Eskiden çocuklar sokakta oynardı. Bizim çocukluğumuzda komşu, komşunun çocuğuna sahip çıkardı. Sanırım bazı değerleri kaybettik. Bu dünyanın sorunu belki de. Modern olacağız diye duygularımızı mı kaybettik bilmiyorum. Biz kültürümüzü yok ettik. Kadın, anne, insan olarak bu yola çıktık ve özümüze dönmeyi istiyorum sadece.



DOĞRU BİR İŞ YAPIYORUZ

Yol boyunca yürürken neler konuşuyorsunuz? Mesela hayal kuruyor musunuz?
Nursel Karagöz: Kurmaz mıyız? Hepimizin ayrı ayrı hayalleri var. Onların gerçekleştiğini hayal ediyoruz.

Dilek Taş: Umutlarımız var. Çok doğru bir iş yaptığımızı biliyoruz. Hiç şüpheye düşmedik. Hepimiz içinde umut taşıyan insanlarız. Umutları da konuşuyoruz. Ankara'ya doğru yaklaştıkça kızımı hayal ediyorum. Her yer evlat kokuyor. Kızım ODTÜ'te sosyoloji okuyor. Mesela bu biraz da kendimize yolculuk. Bambaşka bir tecrübe de aynı zamanda.

Hülya Kurt: Biz adım adım giderken doğanın uyanışını, çevrenin kirlenişini görüyoruz. Bakıyoruz çiçekler açmış hemen kendi hareketimizle bağdaştırıyoruz. Sonra pat bir anda pis bir koku geliyor yürürken. Bunu konuşuyoruz. Herkesin heybesinde biriktirdikleri çok farklı, bakış açıları farklı. Birbirine bunları anlatmaya çalışıyor. Nursel bize mesela Kocaeli'yi anlatıyor. Amaç gerçekten çok güzel. Birbirimizi de tanıyoruz ciddi anlamda.

198 ÜLKEDE KONUŞULUYOR

Peki bu yürüyüş yeterince ses getirdi mi sizce?
Dilek Taş: Evet getirdi. Şu an 198 ülkede bu hareket konuşuluyor. İnsanlar haberdar. Çıktık yola. Bu bir çığlıktı. İnsanlar bize sarılıyor. Teşekkür ediyor. Neden teşekkür ediyor ki diyoruz. Bunu çok idrak edemiyoruz. Kılıçdaroğlu'nun rekorunu kıracağız sanırım. Ama amaç bu değildi. Kervan yolda düzüldü.

Hülya Kurt: Biz bir çığlıkla, öfkeyle yola çıkmış olabiliriz. Ama yaptığımız şeye bu ülkenin ne kadar ihtiyacı olduğunu anladık. Ve biz bir hafta boyunca Dilek ile sürekli ağladık. Biz de şaşırdık. İnsanlar bize sarıldıkça biz birbirimize sarılıp ağlıyorduk.

Dilek Taş: Yürüyüşte şunu anladık: Gerçekten insanlar bir ateş bekliyorlarmış. Biz bir çoban ateşi yaktık. Onu üflemek, alevlendirmek bu toplumda gerçekten ahlaklı, iyi insanların işidir. Biz kahraman değiliz. Bizim yaptığımız işi Ayşe de Ali de yapabilir. Bizim kahraman olma gibi bir isteğimiz yok. Biz sadece herkesin yapabileceği bir şeyi yapıyoruz.



SORUMLULUK ALMA ZAMANI

Siz bu yürüyüşü Ankara'da nasıl sonlandıracaksanız?
Dilek Taş: 198 ülkeden takip ediliyoruz. Dünya haberdar. Tabi ki önce kendi ülkemdeki kadın için bu haykırış. Ama biraz daha çemberi genişletmek lazım. Biz bu üç kadın Hindistan'da şiddet gören bir kadın için de yürüyoruz, ona da umuduz. Afrika'daki, Amerika'daki kadın için de umut olduk. Uluslararası bir boyuta taşındı bu hareket. Ama yürüyüşümüz 3 Nisan Salı 2018 tarihinde sonlanacak.
Bu hareketi desteklediğini söyleyen herkese çok büyük görev düşüyor. Kadınları, iyi insanları bekliyoruz. Hep birlikte yürümemiz gerekiyor. Biz Salı günü Meclis'e gidip konunun muhataplarıyla görüşmek istiyoruz. Tüm siyasilerden randevu talep ettik. Olumsuz bakan yok şu an. Taleplerimizi, imzalarımızı vereceğiz. Basın açıklamamızı yapacağız. Ulusal, uluslararası basın da olacak. İlk başta üç kadındık ama şu an birçok kadınla birlikte yürüyoruz. Şimdi sorumluluk alma zamanı. Herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz. Ahlaklı, temiz bir toplumda yaşamak isteyenler sorumluluk almalı. Herkesin oraya gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Gönlüm güzel şeyler istiy
Editör: TE Bilisim