RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ

Taş işleme sanatına başladığı ilk dönemlerde kollarının et kestiğini, çekiçle parmaklarını ezdiğini söyleyen fakat zorluklarına rağmen aşkla taş işlediğini belirten Sarı, 'Düşüncelerimi, hayallerimi o taşa işliyorum' dedi.

Taş işleme sanatı çok aşikar olduğumuz bir alan değil. Biraz kendinizi tanıtır mısınız?
30 yaşındayım. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi El Sanatları mezunuyum. Taş işlemesini bir müzede görmüştüm. Çok etkilendim ve orada karar verdim. Yaşadığımız bölge Frig kültürüne ait bir bölge olduğu için de bu etkili oldu. Orada bir merakla kursa giderek başladım. Üzerine de kendim bir şeyler katarak devam ettirdim. Şimdi de Frig ve Yunus Emre ağırlıklı çalışıyorum. Zaten Yunus Emre ile ilgili bir projeyi de devam ettiriyoruz.

Sonra neler oldu? Nasıl devam ettiniz?
Seyitgazi'de görev yapıyordum o dönemde. Deri, çini çalışmalarım da var. Taş tamamen tesadüf üzerine oldu. Dünya Müzeler Müzesi'nde görüp ondan sonra başladım. Nasıl yapabilirim, edebilirim diye düşünmeye başladım. Başka sanatçılar dökümle çalışıyor ben farklı bir şey buldum. Hamur yapıp o şekilde kabartma yapıyorum. Döküm yapmayı bilmiyordum çünkü. Daha sonra ders almaya başladığım ustam sayesinde 6 yıldır taş işlemesi yapıyorum.

Taş işlemesi dışında başka üretimleriniz var mı?
Odunpazarı Halk Eğitim Merkezi Engelli Koordinasyon Merkezi'nde takı dersi veriyorum engelli öğrencilere. Uzun zamandır da proje çalışmaları, deri çalışmaları yapıyorum. Ama taş alanında ilerliyorum daha çok.



Sizden başka usta var mı Eskişehir'de? Ya da kursu var mı?
Usta çok az bu konuda. Eskişehir'de benim bir ustam var. Onun dışında başka yok. Dört beş usta var Türkiye genelinde. Hatta tek kadın benim. Taş işlemesi sipariş üstüne çalışılıyor daha çok. Şimdilik kursunu da açmadım. Matkapla, taş kırma makinesi ile çalışıyorsunuz çünkü.

KADIN İSTERSE YAPAR

Kadınlar neden bu alanla ilgilenmemiş sizce?
Zor bir iş. Ben çok istememe rağmen pes etmek üzere olduğum zamanlar oldu. Yapamayacağım sandım. Yapıyorsunuz taş kırılıyor. Ki onun ağırlığı da var. Aletleri kullanırken de zorlanabilir. Ben 60'a 60 ürünler çalışıyorum nereden baksanız 15 kiloyu buluyor. Ama bir kadın istediği sürece yapamayacağı şey yok. Ben de emek sarf ettim ve yaptım. Çok zevkli bir iş. Stresinizi de atıyorsunuz. Taş kırıyorsunuz. İlk zamanlar kollarım et kesti. Taşları, matkabı kaldıramadım. Çekici parmaklarıma vurdum.

DALGA GEÇTİLER ÖNCE

Peki siz taş ile uğraşmaya başladığınızda çevrenizdeki tepkiler nasıl oldu?
Dalga geçtiler benimle. Ustam kendi yapıyordu hatta yapamayacağımı düşündü önce fakat onunla bir ay çalıştık. Ben devam ettirdim. Şimdi görünce gurur duyuyordur benimle. Taş işine girince yapabilir misin kaldırabilir misin diye sordular. Ama arka arkaya sergilerim oldu onları da görünce şimdi ailem de çok destekliyor.



Ne tür taşlar kullanıyorsunuz? Taşları nereden tedarik ediyorsunuz?
İki taşla çalışıyorum. Traverten taşı ve tüf taşı. Genelde İzmir, Manisa, Alaçatı o taraftan geliyor tüf taşı. Traverten taşını da Denizli'den getirtiyorum. Biraz daha yumuşak taşlar onlar. Oymaya, işlemeye elverişli. Taş üzerine baskı yapıyorum. Ben bir baskı için üç gün uğraşıyorum. Şimdi onun makineleri var. 10 dakikada taşı çıkarıyor. Ben elde yapıyorum hepsini. Çizimini, baskısını, oymasını hepsini elimde yapıyorum. Friglerden ilerledim ama şimdi Yunus Emre'den devam ediyorum.

Öğrencilerinizin ilgisi nasıl taşa? Merak edenler var mı?
Öğrencilerim çok merak ediyor aslında ilgileniyorlar da ama ben taşı kırmaya başladığımda hemen kaçıyorlar. Erkekler bunu daha çok yapıyor kadınlara oranla öyle diyebilirim.

Ne kadar zamanınızı alıyor bir taşı işlemek?
30'a 30 taşı bitirmek en az üç günümü alıyor. Kırma yapıyorum, üzerine alçı çekiyorum onu kurumaya bırakıyorum, zımparalıyorum. Değişiyor biraz da.



SANAT O ANDA ÖLÜYOR

Bu kadar emek veriyorsunuz. Türkiye'de sanata, sanatçıya değer verildiğini düşünüyor musunuz?
Türkiye'de sanata, sanatçıya çok değer verilmiyor. Dedim ya ben bir taşı yapmak için üç gün uğraşıyorsam mesela bir sergi için aylarca uğraşıyorum. Ama adam alıyor makinesini 10 dakikada basıyor. Benim yaptığım sanat o anda ölüyor hiçbir anlamı kalmıyor. Bunu anlayan, takdir eden de var; ne uğraşıyorsun al makinesini uğraşma boşu boşuna diyen de var.

SANAT VARSA İCRA EDİLMELİ
Yaptığınız iş o anki psikolojinize göre değişiyor. Yansıyor işinize. Benim onda emeğim, düşüncelerim, hayallerim var. Her şeyi katıyorsunuz. Ama şimdiler de taş dendiğinde Aylin hoca deniyor. Bu beni mutlu ediyor. Bu taş işlemesi Osmanlıdan, Selçukludan kalma. Ama şu an 10 parmağın 10'unu geçmez bu sanatı icra eden. Ben sırf ders vermek için okumadım. Yoksa gider altı saat takı kursu, dersi verir çıkarsınız. Ama ben el sanatları okudum. İçinde sanat varsa onu icra etmelisiniz. Van, Erzincan, Ürgüp'te taş işlemecileri var benim bildiğim. Bu insanlar cidden ustalar. Benim ustam var mesela keşke benim de öğrencilerim olsa.

Editör: TE Bilisim