Geçen hafta Lozan Antlaşması'nın 95. yıldönümünü kutladık. Ancak bu yıl da 'oyun' değişmedi ve yine 'bazı çevrelerce' Lozan ile ilgili yalanlar üretilerek gençlerin akılları çelinmeye, halkımız yanıltılmaya çalışıldı.
Şimdi, elimizden geldiği kadar Lozan Antlaşması ile ilgili 'püsküllü yalanları' düzeltmeye çalışalım;
  • Lozan Antlaşması koşulları 2023'te sona mı erecek?
Lozan'ın hiç bir maddesinde, bu antlaşmanın 2023'te veya başka bir zaman sona ereceğine yönelik madde yoktur. Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusudur, Türkiye Cumhuriyeti var oldukça Lozan'da var olacaktır.
  • Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri var mı ?
Lozan Antlaşması 143 maddelik bir uluslararası bir antlaşmadır. Sadece iki taraf arasında değil birçok ülke tarafından imzalanan bir antlaşmadır. Hiç bir gizli maddesi yoktur.
  • Lozan Antlaşması ile ülkemizdeki petrol ve madenleri çıkarmamız
yasaklandı mı?
Tam tersine Lozan'da kapitülasyonların kaldırılmasıyla siyasi bağımsızlığımızın yanı sıra ekonomik bağımsızlığa da kavuştuk. Osmanlı döneminde yabancılara verilen maden, petrol imtiyazları Lozan'dan sonra kaldırılmış ve Cumhuriyet kendi madenlerine ve petrollerine sahip çıkmıştır.
  • Lozan Antlaşması sınırlarımızı daralttı mı ?
Padişah Vahdettin zamanında imzalanan Sevr Antlaşması'nda Anadolu'nun yaklaşık dörtte biri Türklere bırakıldığı gibi ve işgallerin devam edeceği de çok açıktı.
Sevr'de planlaması yapılan; Anadolu'nun doğusunda ABD destekli Ermenistan ve Fırat'ın doğusunda İngiltere güdümünde Kürdistan kurulması Lozan Antlaşması ile suya düştü(!).
Osmanlı'nın uzun yıllar önce kaybettiği toprakların günahını Lozan'a yükleyenlerin ya tarih bilgileri çok kıt ya da 'yalandan kim ölmüş?' politikası işlerine geliyor.
  • Musul'u Lozan'da mı verdik ? Neden alamadık?
Musul konusunda Türk heyetinin, tüm çabalara rağmen yapabileceği fazla bir şey yoktu.
'Musul'u neden almadık?' diyorsak ;1922-1923 yıllarında ülkenin askeri ve ekonomik koşullarını, bölgede İngilizlerin etnik ve dinsel kışkırtmalarını ya bilmiyoruz ya da bilmezden geliyoruz demektir.
Musul'u almaya çalışırken çıkartılan dış destekli isyanlarla başta Hakkari olmak üzere tüm Güneydoğu Anadolu'yu da kaybedebilirdik.
  • 'Burnumuzun dibindeki adalar ' Lozan'da mı kaybedildi ?
Biz bu adaları Lozan' da değil ,çok daha önce Trablusgarp ve Balkan savaşları yenilgilerinden sonra; Ouchy (Uşi) ve Atina Antlaşmaları(1912-1913) ile kaybettik.
'Lozan'da bu adaları geri almamız gerekirdi, vermezlerse saldırıp almalıydık' diyenler adalara gidecek bir gemimizin bile olmadığını ya bilmiyorlar ya da 'tribünlere oynuyorlar (!)'.
Lozan görüşmeleri sürerken İstanbul ve Boğazların hala işgal altında olduğunu, Fransız ve İngiliz donanmasının pusuda beklediğini de unutmayalım.
  • Cumhuriyetin önder kadroları; Kurtuluş Savaşı'nda elde edilen zaferin
devamı olan Lozan'da yapılabilecek olanın en iyisini yaptılar.
Sözü yine bir Lozan anısı ile bağlayalım;
Lozan Barış Konferansı'nda İsmet Paşa'ya Ermeni terör örgütlerince suikast düzenleneceği istihbaratı vardır.
Lozan polis müdürü ,Türk heyetinin kaldığı Lousanne Palace'a sürekli geliyor ve önlemleri yakından takip ediyordu.
Polis müdürü bir gün İsmet Paşa'ya durumu bildirmişti:
' Paşa Hazretleri, Ermeni çetelerinin size bir suikast yapacaklarını haber aldık, görevimiz sizi korumaktır. Ancak sizden bir ricamız var; önlem olarak konferans salonuna gidip gelirken otomobilinizden Türk bayrağını kaldırmanızı rica ediyoruz.'
İsmet Paşa bu öneriyi şiddetle karşıladı:
'Ben burada bir Türk delegesi olarak bulunuyorum.
O bayrağı kesinlikle kaldıramam. Bir suikasta kurban gidebilirim. Fakat arkamdan bir Türk delegesi daha gelir. Fakat Türk bayrağı otomobilden hiçbir zaman kaldırılmaz.
Bir İsmet gider bin İsmet gelir ama o bayrak yerinde durur.'