Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk oldu. Eğitimci Selçuk'un Bakanlığa getirilmesi 'öncekilere bakılarak' genel anlamda olumlu karşılandı.

2013 yılında yaptığı bir söyleşide Ziya Selçuk, Gazeteci Tuğba Tekerek'in sorduğu 'Diyelim ki Milli Eğitim Bakanısınız...' sorusuna 'Allah korusun..' diye yanıt vermişti.
2003-2006 yılları arasında Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmış olan Selçuk'u böyle bir yanıt verdirecek kadar kimler bezdirmişti?

'KAYIRMACI KADROLAŞMA'
Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Selçuk ile İlköğretim Genel Müdürü Prof. Dr. Servet Özdemir, Erkan Mumcu döneminde göreve getirilmişlerdi. Ancak, bir süre sonra Hüseyin Çelik'in Milli Eğitim Bakanı olmasıyla işler karıştı. Bakanlıkta en küçük birimlere kadar inen 'kayırmacı kadrolaşma' iddiaları; kendi çalışma ekiplerini oluşturamayan üst düzey bürokratları çalışamaz hale getiriyordu.
Eğitimci iki bürokrat en sonunda istifa etmek zorunda kaldılar. İstifalarına gerekçe olarak da 'Artık üretecek, katkı sağlayacak bir ortam kalmadığını ve verimli çalışamadıklarını' gösterdiler.

AKP İÇİN YENİ BİR İSİM DEĞİL...
Ziya Selçuk, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı görevini yürütürken, 2005 yılında 'yapılandırmacı ve öğrenci merkezli eğitim' müfredatı değişikliğini gerçekleştirdi. Selçuk bu köklü değişikliği 'Piyasaya göre bir eğitim modeline geçiyoruz. Talep varsa ders var. Okulda öğrenme şart değil, bilgiye erişimi kolaylaştıracağız. Az olan iyidir, üniteleri azaltacağız' sözleri ile açıklamıştı.
Selçuk'u, Avrupa Birliği rüzgarının kuvvetli estiği AKP'nin ilk döneminde AB ile yürütülen müzakerelerde eğitim ve bilim başlığı görüşülürken 'hükümeti' temsil ederken görüyoruz.
Selçuk, eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın da bir dönem danışmanlığını da yapmıştı.

'ALLAH KORUSUN...' DERKEN BAKAN OLMAK
Birçok kişinin; AKP'nin ilk günlerinden beri eğitim konusunda aldığı ve uyguladığı birçok kararda Ziya Selçuk'un doğrudan veya dolaylı katkıları olduğunu 'görmezden gelmesi' oldukça manidar. Sanıyorum sayın Selçuk'un gerçekten çok güzel bazı 'tweet'leri (!) insanları çok umutlandırıyor;
  • 'Öğretmenleri eğitmeden, onları takdir etmeden, onlara değer vermeden, 147 gibi, öğretmeni şikayet eden hatları kaldırmadan, eğitim sorununu çözmüş olamazsınız, çözmek bir yana eğitimi hallaç pamuğuna döndürürsünüz.'
  • 'Okulların takvimi 'tarım toplumuna göre düzenlenmiş' ama bilgi toplumuna geçilen bu dönemde yetersiz. Okullar yıl boyu açık olmalı. Her eğitim bölgesi için ayrı bir takvim oluşturulmalıdır.' DİNDAR NESİL Mİ, AHLAK ANLAYIŞI MI?
  • Sayın Selçuk, son zamanlarda dillerden düşmeyen 'Dindar nesil yetiştirme' için de şunları söylüyor:
'Ben dindar olmayı bu ülkenin ortak paydası olarak görmüyorum. Bunun yerine tüm insanların ortak paydasıyla ilgili bir arayışa girmek lazım ki, bu ahlak anlayışıdır. Ateist, Budist, Hristiyan veya Müslüman olan herkesin bir ahlak anlayışı vardır ve bu evrensel bir temel oluşturmalıdır.'
Bu düşüncelerin sahibi Ziya Selçuk'un, önceki söylemleri ile yönetime geçtikten sonraki 'yapabilecekleri' arasında örtüşme olup olmayacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz.