Referandum süreci tüm hızıyla devam ediyor. Tek adama göre yapılandırılmış Anayasa değişikliğini, neden 'evet' denmesi gerektiğini anlatmakta zorluk çekiyorlar.
Şimdilik önemli taktik, 'hayır' diyeni karalamak, 'Erdoğan için değil, her doğan için evet' gibi kelime oyunlarına başvurmak.
Eldeki tek propaganda gücü 'hamaset'.
O nedenle her seçim öncesi prim kazandıran din, mezhep, milliyet ayrımları üzerinden toplumda gerilim ve çatışma yaratma yolları aranıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin OHAL'de çıkarılan KHK'lere karışmayacağını açıklamasına rağmen, neden muhalefetin itiraz etmediğini alaycı bir dille anlatmaya çalışıyorlar.
TSK'ya başörtüsü, yeniden ele alınan Gezi Parkı, Taksim'e cami yapılması boşuna gündeme taşınmıyor. Karşı gürültü çıkarmak istiyorlar. Neyse ki kimse oyuna gelmiyor.
Bulunan her fırsatı çatışmacı bir dille değerlendirmeye çalışıyorlar.
Onlar da biliyor:
'Evet'i anlatmak zor!
***
15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'yla yaptığı telefon görüşmesiyle kahramanlaşmıştı (!) Hande Fırat.
Hürriyet Gazetesi'nde yaptığı 'Karargah Rahatsız' başlıklı haberi epey ses getirdi.
AKP'liler çok kızdılar bu başlığa.
İktidar mahallesinden saçmalık boyutunda eleştiriler yükseldi.
Aklı evveller yazının içeriğini okuma zahmetine katlanmadan, başlığa göre gerilim inşa ediverdiler. Zaten aradıkları da buydu.
'Cumhurbaşkanı ve başbakanın yaptıklarından, söylediklerinden mi rahatsızdılar?'
Ne demekti 'Karargah Rahatsız'?
***
Oysa yazı tamamen TSK ile ilgili muhalefetin yönelttiği '7 eleştiriye 7 cevap'tan ibaretti.
TSK'nin başörtüsü kararı, Akit'e baş sağlığı, ziyaretlerde Cumhurbaşkanı'na eşlik etme, ABD generalinin ayağına gitme, çuvalcı generalle kurulan muhabbet, Kardak gezisi, darbeci Dişli ile olan ilişkiler üzerine yapılan eleştirilere cevaptı.
Kısacası 'karargah muhalefetin eleştirilerinden rahatsız'dı.
Ama yazı böyle okunsa işlerine yaramazdı ki…
'Referandum öncesinde nasıl mağdur oluruz?' tilkiliğiyle dolanırken, Hürriyet gazetesindeki başlığın üzerine atlayıverdiler.
Her sandık öncesi işlerine yarayan, en çok prim getiren malzeme:
'Mağduriyet'
Hürriyet Gazetesi ve Hande Fırat da, aranan çatışma stratejisinin kurbanı oluverdi.
İlkokul çocuğunun bile anlayabileceği haber içeriği,
Okumaz ve yazmazlarca 'darbe destekçiliği' olarak yorumlanıverdi.
***
AKP'nin kemik tabanı ve ana omurgasının gayesi belli…
Yıllardır; bazen sertleşerek, bazen ılımlaşarak, bazen beklenmedik ittifaklarla, bazen olmadık düşmanlıklarla,
Kafalarındaki 'Siyasal İslam Projesi'ni yerleştirmeye çalışıyorlar.
Aslında iktidar tarafından en çok örselenen, en çok zarar gören kendi medya grupları da, Hande Fırat da bunu iyi biliyor.
15 Temmuz'dan sonra, 'gül alıp karanfil verme aşkı' yaşamaya başlamışlardı.
Eklemlenmeye çalıştıkları (anlaşıldığına göre çok da iyi tanımadıkları) camia tarafından hedef tahtasındalar şimdi.
Yıllardır olduğu gibi.
Oysa bu yolun, ana programında yer almanın zorluğunu bilmeleri gerekirdi.
Sadece bir 'patch program' olarak kalacaklarını da…
***
Kabahat sizde!
Adamlar okumayı, yazmayı sevmiyor, yazılanı anlamak istemiyorlar işte!
Ciddi cümleler kuracağına,
Resimlerle anlatsana…!