Bugünkü yazıma Bedri Rahmi EYÜBOĞLU'nun 'Küçük Ressam' şiirinin ilk dizeleri ile başlamak istedim.
Çünkü son zamanlarda içimde uçuşan renkler, 'Al yanar, yeşil tutuşur' durumunda…
Ama biliyorum ki; 'Bu bir ressam oğlu ressam işidir…'
En iyisi ben, içimdeki renkleri cümlelere dönüştürmeye çalışayım…
*****
KİRLENEN SİYASETİMİZ VE FUTBOLUMUZ…
Orhan ERPEK (Amigo Orhan), Prof. Dr. Kemal YAKUT ve ben, ortak dostumuz Önder BALOĞLU'nu yitirdiğimizden beri bazen bir araya gelerek yüreğimize sakladığımız anıları paylaşırız…
Geçen gün bir araya gelişimizde önce havadan, sudan, sağlıktan başlayarak ısıttık sohbetimizi…
Sonra Önder'i anmaya kalktık ama olmadı. Çünkü henüz yüreğimiz kaldırmıyor O'nu konuşmayı…
Sonra biraz 'futbol' ve 'siyaset' konuşmaya giriştik. Ama bu seferde Orhan ağabey sertçe çıkıştı:
' – Bırakalım şu siyaseti de, futbolu da… Çünkü ülkemizde son yıllarda ikisini de öyle çok kirlettiler ki…'
Haklıydı Orhan ağabey; çünkü kendisi yaşamı boyunca futbolun ve sosyalizmin tertemiz değerlerine toz kondurmadı.
Üstelik sevgili Önder BALOĞLU'nun 'son yazısında' adeta 'vasiyet' edercesine yazdığı Orhan Veli şiiri yüreğimizde asılı sallanıp duruyor:
'Sol elim/ Acemi elim/ Zavallı elim…'
Biz de tarihin ve doğanın derinliklerine dalarak sürdürdük sohbetimizi…
*****
BÜYÜKERŞEN SORDU: 'KAÇ ÖĞRETMEN SENDİKASI VAR?..'
Bilindiği gibi 28 Mayıs 1990 tarihinde kurulan EĞİTİM- İŞ Sendikası, 12 Eylül 1980 sürecinden sonra kurulan 'ilk kamu görevlileri sendikası' dır.
Demokratik öğretmen hareketi içinde saygın bir yeri olan EĞİTİM- İŞ, 23 Ocak 1995 tarihinde EĞİT-SEN ile 'birleşerek' EĞİTİM SEN'i oluşturdu.
İşte bu ilk EĞİTİM- İŞ'in 'ilk kurucularından' yaklaşık 40 kişilik bir grup, 17- 18 Mayıs 2017 günlerinde ESKİŞEHİR'de buluşarak, anılarını paylaştılar.
EĞİTİM- İŞ'in Eskişehir'deki ilk başkanları olan ben İbrahim GEREDE ve Faik DİKMEN arkadaşımız da konuklara ev sahipliği yapmaya çalıştık.
Bu arada hep birlikte belediye başkanlarımızı da ziyaret ederek kısa görüşmeler yaptık.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN ile görüşmemizde, ben grubu Sayın Büyükerşen'e tanıttıktan sonra ilk sorusu şu oldu:
' – Türkiye'de kaç tane öğretmen sendikası var?...'
Ve daha sonra Yılmaz Hoca, 'Öğretmenlerin bu denli bölünmüş olmalarının sakıncaları üzerine bize kısa bir ders verdi…'
Şimdi gelelim Yılmaz Hoca'nın sorusunun yanıtına: '2016 yılı kayıtlarına göre Türkiye'de eğitim işkolunda tam 40 (kırk) tane öğretmen sendikası var…'
Ve bu durumun dünyada başka bir örneği yok…
Bu acayip duruma Bedri Rahmi'nin renkleriyle bakarsak herhalde şöyle görünür:
' Sağ yanımda usul usul
Morla turuncu konuşur.
Beri yanda kurşuni siyahlardan
Ödü patlamış beyazlar,
Ötede çil yavrusu gibi dağılmış pembeler,
Kenarda yüzlerce senedir…'
*****
'AŞAN BİLİR KARLI DAĞIN ARDINI…'
Toplumumuzda 'umut sömürüsü' o kadar yaygın ki…
Üstelik umut sömürgenleri ne sağlık kuralı tanıyorlar, ne de hukuk, etik ya da din kuralı…
Ortaya dökülen kirlilikler karşısında sömürgenlere mi kızmalı, yoksa sömürüye körükle koşan insancıklarımıza mı üzülmeli?...
Umut sömürüsünden çokça nasiplenen bir kesimimiz de 'kanser hastaları ve yakınları…'
Onlar, kendi zorlukları yetmezmiş gibi, her türlü umut sömürüsünün dik alasını yaşarlar…
Onlar ki, tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir de 'akıl veren' ya da 'iyilik meleği rolü yüklenen' davranışlarla karşılaşırlar…
Oysa o zor süreci yaşayanların en önemli gereksinimleri 'içtenliktir, doğallıktır…'
Bir de içlerindeki fırtınaların neden olduğu farklı davranışları için çevresindekilerden 'anlayış' görmektir…
Çünkü onlar, aşmaya çalıştıkları karlı dağların ardındaki zor koşullar altında bilmeleri gereken 'diğer şeyleri', yaşayarak öyle iyi öğreniyorlar ki…
Ve üstelik onlar için, 'gül alıp satmanın zamanı değil…'
En iyisi yine Bedri Rahmi'nin dediğince 'yaşamı bölüşmek':
'Dünya çok güzel, bölüşmek şart
Dünya çok büyük, bölüşmek şart
Bu gece çok uzun, bölüşmek şart
Bu gece çok dertli, bölüşmek şart!...'
*****
AHMET KIZILOK'TAN 'YURTTAN SESLER…'
Benim başlıkta Ahmet KIZILOK'a yakıştırdığım 'Yurttan Sesler', bir zamanların efsane TRT'sinin efsane programlarından birisiydi.
Eskişehir'de de 'türkü' deyince benim aklıma önce 'Ahmet KIZILOK' ve 'Halk Eğitim Merkezi' gelir.
Gerçi son yıllarda Eskişehir'de 'halk müziği' alanında belediyelerimiz ve bazı gönüllü kuruluşlar tarafından sürdürülen kaliteli çalışmaların artması elbette sevindirici bir durumdur. Ama Ahmet KIZILOK ve ekibinin yeri başka…
Çünkü o KIZILOK, 43 yıldan beri Odunpazarı Halk Eğitim Merkezi (OHEM) bünyesinde 'türkü örüyor…'
23 Mayıs 2017 akşamı eşimle birlikte, Ahmet KIZILOK yönetimindeki 'OHEM Halk Müziği Korosu 43. Yıl Sanat Gecesi Konseri'ni izledik.
Bir kez daha gurur duyduk, Eskişehirli türkü sevdalıları Ahmet KIZILOK, Mine SAĞLAM, Süleyman HADAK, Cengiz KILINÇ ve arkadaşlarıyla…
TRT Ankara Radyosu'nun konuk saz sanatçıları Altan GÜVENÇ, Erdal GÖÇBAK, Murat VURAL ile ses sanatçısı Coşkun GÖK programa kaliteli renkler kattılar.
Eşimle birlikte konser boyunca, hani Bedri Rahmi'nin Küçük Ressam'da, 'Yunmuş yıkanmış bir memleket rüzgarı…' diye betimlediği 'mavilerin' içine saldık kendimizi…
Bozkırın tezenesi Neşet ERTAŞ ne güzel demiş: 'Nerede bir türkü söyleyen görürsen, korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…