'Düşünce üretmek', üretim işlerinin en zoru olsa gerek…
Çünkü öncelikle düşünceye sağlam bir kuramsal altyapı; sonra da o düşüncenin olgunlaştırılması ve tanıtılması gerekiyor.
Dahası, 'uygulanabilir' ve 'sürdürülebilir' olmayan düşüncelerin bir değeri olmuyor.
Ve de en önemlisi, o düşüncenin 'paylaşılması' gerekiyor. Çünkü paylaşıl(a)mayan düşüncelerin hiçbir anlamı kalmıyor…
*****
Bir eğitimci olarak, yaklaşık otuz yıldan beri üzerinde yoğunlaştığım 'Köy Enstitüleri' konusunda o kadar çok okudum, araştırdım, dinledim, söyledim ve yazdım ki…
Bu konuda bilincimde oluşan birikim, bana uzun süreden beri şöyle bir soru soruyor:
' – Peki, Köy Enstitüleri Sisteminden bugüne ve yarınlara nasıl bir çıkarım yapılabilir?...'
Yaklaşık beş yıldan beri bu çıkarımın; 'Belediyelerin sorumluluğu altında Kent Enstitüleri oluşturmak…' olması gerektiği konusunu irdelemeye çalışıyorum…
Türkiye'nin böylesine sorunlu bir ortamında, 'Belediyelerin Eğitimdeki Yeri' gibi bir konudan başlayıp, sonra da 'Köy Enstitüleri'ni irdelemek ve 'Kent Enstitüleri' gibi tartışmalı bir önermeye ulaşmak elbette kolay değil…
BİR TOPLANTIDAN SÜZÜLEN DAMLALAR
16 Şubat 2019 günü, Tepebaşı Belediyesi tarafından geleneksel olarak sürdürülmekte olan 'Kent Belleğini Canlandırma Toplantıları' kapsamında, 'Belediyelerin Eğitimdeki Yeri ve Kent Enstitüleri' konulu bir toplantı yapıldı.
Hazırlık sürecinde ve sunumunda görev yüklendiğim bu toplantıdan süzdüğüm damlaları sizlerle paylaşmak istiyorum:
  • Böylesine önemli bir eğitim konusunun, Kent Enstitüleri alanında örnek bir uygulaması olan Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenmesi çok anlamlıydı.
  • Prof. Dr. Kemal YAKUT ve Prof. Gr. Aydın Ziya ÖZGÜR, yaptıkları kaliteli sunumlarla konuya bilimsellik, toplantıya güvenilirlik kazandırdılar.
  • Konunun önemli aktörleri olan eğitim örgütleri EĞİT-DER, TEÖ-DER, EĞİTİM-SEN, EĞİTİM-İŞ ve YKKED'nin temsilen de olsa toplantıya katılmaları çok anlamlıydı.
  • Toplantıya katılan Köy Enstitüsü mezunları (ak saçlı delikanlılar), konunun dün- bugün- yarın zincirini güçlendirdiler.
  • Etkinliğe konuşmacı olarak katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım KAYA'nın şu sözleri ise çok büyük önem taşıyor:
'Eskişehir deyince sadece tüm kentlerde yarattığı ilgi çekici güzelliği değil, bir eğitim kenti de akla geliyor.'
'Tepebaşı Belediyesi de bu kapsamda Kent Enstitüsü projesi ile çok güzel bir kıvılcım ortaya atmış.'
'Biz bu kıvılcımı partimizin genel merkezinde paylaşacağız ve CHP yönetiminde olan diğer belediyelerimize tanıtacağız.'
'Tepebaşı Belediyesi'nin bu güzel örneğinin yaygınlaşması adına elimizden geleni yapacağız…'
Bu sözler, bu toplantının temel amacı olan; 'Kent Enstitüleri konusunda farkındalık yaratmak…' açısından önemli bir sonuç oldu.
KONUNUN ÖZETİNİN ÖZETİ
Ben de bu toplantıda yaptığım sunum doğrultusunda konunun özetinin özetini sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum.
'Türkiye'de Belediyelerin Eğitimdeki Yeri ve Kent Enstitüleri' konusu bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde özetle şu sonuçlar çıkarılabilir:
1.Çağdaş demokrasi öğretisinde 'Katılımcılık ve çoğulculuk' demokrasinin temel ilkeleri olarak kabul ediliyor ve bu bağlamda 'Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir…' deniliyor.
Türkiye'nin de taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme 'Yerel yönetimlerin yetki ve görevlerinin artırılmasını' gerektiriyor.
2. Bu doğrultuda, 'Eğitimde kalitenin ve eşitliğin geliştirilmesi için, yerel olanakların ve yerel kararların geliştirilmesi' yaklaşımı da ağırlık kazanıyor.
3. Türkiye'de son yıllarda yapılan zorunlu yasal düzenlemeler ve yaşam pratiğinin sonucu olarak, 'Belediyeler' yerel yönetim alanının temel unsuru durumuna gelmiştir.
4. Son yıllarda çağdaş toplumsal yaşamda ciddi sorunların yaşanmakta olduğu Türkiye'de gerek evrensel hukuk kuralları, gerekse ülkenin özgün koşulları 'Belediyelerin yetki ve görevlerinin artırılmasını' adeta dayatıyor.
5. Ülkemizde yerel yönetimlerle ilgili yasalar ve toplumsal yaşam pratiğinden kaynaklanan zorunluluklar, belediyelere 'yaşam boyu eğitim' alanında önemli yetki ve görevler yüklemektedir.
Ancak belediyelerin eğitim alanında yaptıkları çalışmalar nitelik ve nicelik olarak yeterli değildir.
Üstelik mevcut çalışmalar da diğer eğitim kuruluşlarıyla ve diğer belediyelerle eşgüdümlü değildir.
6. Ulusal ve evrensel boyutlarıyla eğitim alanında önemli bir deneyim olan 'Köy Enstitüleri Sistemi', ülkemizin eğitim sisteminde yararlanılabilecek önemli bir kaynaktır.
7. Köy Enstitüleri deneyiminden çıkarılacak gelecek önerisi 'KENT ENSTİTÜLERİ' olmalıdır.
'Laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim' ilkelerini temel alan Kent Enstitüleri; Belediyelerin sorumluluğu altında, konuyla ilgili kamu kurumlarının, üniversitelerin ve ilgili STK'ların katkılarıyla 'Yaşam boyu öğretim/eğitim veren kurumlar' olmalıdır.
8. Eskişehir, Köy Enstitülerinin kuruluş ve uygulama aşamalarında önemli bir merkez olmuştur.
Daha da önemlisi, Eskişehir'de son yıllarda çağdaş belediyecilik alanında ulusal ve uluslararası boyutta başarılı çalışmalar yapılması, Kent Enstitülerinin ilk uygulamalarının Eskişehir'de başlatılması için önemli bir avantajdır.
9. Eskişehir' de Tepebaşı Belediyesi bünyesinde Sayın Ahmet ATAÇ'ın başkanlığı dönemlerinde 'BELDE EVLERİ' adı altında çok yaygın bir biçimde sürdürülmekte olan yaşam boyu eğitim çalışmalarının son yıllarda 'Tepebaşı Belediyesi Kent Enstitüsü' adı altında sürdürülmesi örnek bir uygulamadır.
Bu uygulamanın Tepebaşı Belediyesi ile Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi tarafından birlikte yürütülmesi, 'uygulanabilirlik' ve 'güvenilirlik' özelliklerini artırıyor.
Bu güzel örneğin öncelikle sosyal demokrat belediyelerde yaygınlaştırılması gerekir.

Unutmayalım ki kendilerinin uygulanabilir ve sürdürülebilir gelecek öngörüsü olmayan kişiler ve örgütler, başkalarının projelerinin figüranı olurlar…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…