Dünyanın başka bir ülkesinde, yurdunu işgal eden düşman kuvvetlerinin, topraklarından silinip atılmasına üzülen, 'keşke onlar kazansaydı...' diyenler var mıdır? Hiç sanmıyorum.
İzmir'den Ankara yakınlarına kadar yayılan Yunan işgali sırasında yaşananlar Milli Mücadele tarihinin en acı ve en hazin olaylarını oluşturmuştur.
Ankara'ya saldırıya hazırlanan Yunan kuvvetleri 8 Temmuz 1920'de Bursa'yı işgal etti. Yunan ordusunun bazı subayları doğruca Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi'nin türbesine girdiler. İçlerinden biri sandukaya ayağını dayayarak seslendi;
'Kalk Koca Osman!.. Senden intikam almaya geldik. Bak kurduğun devlet parça parça oldu. Bursa'yı eski sahibine iade ettik. Senin neslin şimdi elimizde bir köle durumunda bulunuyor. Kalk da gör!.. Çek bakalım bir Bursa hatırası'
Bu fotoğraf karesine 'Keşke Yunan kazansaydı..' diyenleri de dahil etmek lazım...

MEHMET AKİF 'BÜLBÜL' ŞİİRİNİ NEDEN YAZDI?
Bursa'nın kaybedildiği gün, Burdur Mebusu İsmail Suphi Bey Yunanlıların Bursa'da yapmış oldukları mezalim hakkında bir konuşma yaptı:
'…Yunanlılar Bursa'ya giriyorlar, eşrafı Ulucami caddesine diziyorlar. Siz, Bursa'yı bizden zapt ettiğiniz zaman bizden şu kadar kız aldınız, şimdi onları bize vereceksiniz diyorlar ve genç kızlarımızı palikaryaların kollarına veriyorlar…'
Mehmet Akif, şehrin işgalciler tarafından tahrip edilmesi, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin hakarete uğraması karşısında çok üzülmüş ve duygularını 'Bülbül' şiirinde dile getirmiştir;
'Eşin var, aşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semavî saltanat kurdun;
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun
,'...
Umarım 'içimizdeki palikaryalar' bu şiiri bir kez okurlar..

ŞAHİN BEY'İN KEMİKLERİ SIZLADI...
Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde bir imamın bayram namazı öncesindeki konuşmasında; İnönü ve Sakarya Muharebeleri için 'yalan', Kurtuluş Savaşı için de 'Keşke o savaşı kaybetseydik, belki Osmanlı'yı daha sonra yeniden kurabilirdik' sözlerine bayram boyunca üzüldük.
Olayın, işgale karşı şanlı direnişinden dolayı 'Gazi' unvanı verilen bir kentimizde ve bağımsızlık uğruna şehit düşen Şahin Bey'in adını taşıyan ilçemizde yaşanması hepimizi çok üzdü. Cemaatin tepkisizliği ise üzüntümüzü daha da artırdı.
Ey cemaat; Şahin Bey ve arkadaşları ne zaman, neden ve kimler için canlarını, kanlarını feda ettiler? Ne çabuk unuttunuz..!

'SEVR FEDAİLERİ..!'
Atatürk, İnönü muharebeleri sonrasında 'Yalnız düşmanın değil Türk milletinin makûs talihinin de yenildiğini' ifade etmiştir.
Sakarya Savaşı sadece İslam dünyasında değil, emperyalistlerin pençeleri altında ezilen tüm mazlum milletlerde sevinçle karşılanan büyük bir zaferdir. Müslümanların Anadolu topraklarındaki varlığı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 'ulusal birlik' gücüyle kazanılan Kurtuluş Savaşı sayesinde sürebilmiştir. Aksine bir düşünce eğer 'Sevr fedailiği' değilse; gaflet, dalalet hatta hıyanet çukuruna bilerek veya bilmeyerek düşmektir.

'ESİRKEN MÜMKÜN MÜDÜR İBADET?..'
Kurtuluş Savaşı'nı bile inkar eden 'dahili bedhahlara' söylenecek çok sözümüz var, ama Milli Mücadele başarıya ulaşmasaydı neler olacağını 'en kestirmeden' Neyzen'in şiirindeki son mısralar ile anlatmak galiba 'daha uygun' olacak;
'İşgaldeki hali sakın unutma!!!
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın ama,
Baban kim olurdu bilemezdin şerefsiz!!!...'