'Batmış imparatorluk hayalleriyle yaşayan, fakat İslam'ı, Osmanlı'yı, Cumhuriyet'i ve çağdaş dünyayı öğrenemeyen bir toplum var.
İş adamları, politikacılar ve kentleşmeyen halk Batı'nın yönetiminde gelişmiş bir düşünce manipülasyonuyla tüketici bir sömürge ekonomisinin kurbanı.
Batılı jargonda boğulmuş, kendi söylemiyle zehirlenen, bilmem kaçıncı Cumhuriyetçi, Osmanlıcı, Türkçü, laik, dinci ne idüğü belirsiz söylemcilerinin yarattığı düşüncesiz müsrif kalabalıklar oluşmuş; çoğunluğu İstanbul'da yaşayan, tek amaçları para kazanmak olan yoz ve amaçsız bir kentlileşememiş toplum var.' (s.153)
***
Doğan Kuban'ın asıl işi mimarlık.
Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli üniversitelerde hizmette bulunmuş; arkeolojik kazı, restorasyon ve tarihi projelere katkı sağlamış; düşüncelerini, birikimlerini yazı ve kitaplarıyla yaşadığı topluma aktarmaya çalışan bir umut insanı;
92 yaşında iflah olmaz bir iyimser bilge.
Bir nehir söyleşinde kendisinden şöyle bahsediliyor:
Mutluluğu yürek ferahlığı olarak değil, aklın tatmini olarak gören, aklına uymayan tutum, davranış ve sözlere karşı lafını esirgemeyen bir akıl adamı.
Yüzlerce yıllık karanlıktan sonra dünyamızı aydınlatanların; resim ve heykel yaparken tıpla, anatomiyle ilgilenen, köprüler tasarlayan, yazan, çizen düşünen Rönesans adamlarının bu çağdaki ve bu topraklardaki tezahürü.
'İnsan, toplumun yarattığı her şeye: sanata, düşünce ürünlerine ilgili olmalıdır. Dünyaya merakla bakmalı ve heyecanlanmalıdır.' diyerek mimarlıktan tarihe, felsefeden edebiyata birçok alanla ilgi merak ve heyecan duyan, kendini belli bir konuyla sınırlandırmayıp farklı dallarda eserler veren bir bilgi adamı.
Ama aynı zamanda bahçesinde domates yetiştiren, kendisine tanınan zengin olanakları reddederek memleketinde yaşamayı seçen ve toplumsal mutluluğu sevgide arayan gönül adamı!
***
'Umutsuzluk Yakışmaz' kitabında adeta Türkiye'nin röntgenini çekerek, Cumhuriyet'ten sanata, siyasetten eğitime, şehircilikten Osmanlı'ya kadar geniş bir yelpazedeki sorunlarımızı ele alıyor.
Tarihin üzerinden koşar adım geçerek ülkenin içinde bulunduğu çapraşık durumu ve insandan kaynaklı sorunlarını derinlikleriyle inceliyor.
Geçmişe, bugüne ve geleceğe dair analizleri ve yaptığı değerlendirmelerle okurlarına umut dağıtıyor.
Çözüm reçetesinde teskin edici tek ilaç sunuyor:
'Umutsuzluk Yakışmaz!'
***
Satırlarının arasında 'geçmiş daha iyiydi' ahkam keserlerine karşın, tarihe geniş zaman diliminden bakıyor;
Geçmişin geriye değil ileriye, kötüye değil iyiye doğru gidişin temelini oluşturduğunu anlatıyor.
'Eyvah' demenin beyhudeliğini, önünde sonunda görevini yerine getirecek olan, çağdaş yaşam unsurlarının toplayıcı ve birleştirici özelliklerine güvenmeyi salık veriyor.
Bu nedenle umutsuz olmanın anlamsızlığını anlatıyor.
Kötümser günlerin ardından, iyimserliğin hayatımıza rengarenk çiçeklerle gireceğini muştuluyor.
***
'Umutsuzluk Yakışmaz' kitabında Kuban'ın 2010-2016 arasında basında çıkan 58 makalesi, 'toplum, çağdaşlık, kültür, düşünce, İslam, kent, kaos, Cumhuriyet' başlıkları altında yer alıyor.
Anlatımda akademik kalemin bir kenara bırakıldığı, anlaşılır bir dille yazıldığı açık olan makaleler sıkılmadan okunabiliyor.
Doğan Kuban, bu kitabıyla herkesi,
Her şeyi yeniden düşünmeye davet ediyor.
***
'… geçmişte var olduğunu söylediğimiz kültürel ve uygar varlığımız, eğer bugünün yaşamına olumlu bir katkı getiriyorsa anlam taşır.
Yoksa boş bir övüntü olur.' (s.87)