Türkiye'de 2011-2016 yılları arasında 1 milyon 73 bin 182 iş kazası yaşandı. Bu dönemde toplam 8 bin 42 çalışan hayatını kaybetti. Bundan dolayıdır ki yıllardır ne kadar mevzuatlarda yenilikte yapsak, ne kadar önlem alıyoruz da desek iş kazalarında Avupa'da birinciliği Dünya'da üçüncülüğü kimseye bırakmıyoruz. Böyle bir kara tablo ortamında bugün 1 Mayıs'ı kutluyoruz. Her şeye rağmen emek kesiminin sesini duyurmak taleplerini dillendirmek varlığını hissettirmek için önemli bir gün bugün.
1 Mayıs çalışanlar adına yıllarca süren mücadelenin anlamlaştığı gündür. 1 Mayıs birlik, dayanışma ve mücadele günüdür, 1 Mayıs emeğin sermayeye, işverenlere karşı sesini duyurduğu gündür. 1 Mayıs tarihle geleceğin buluşma noktasıdır. Bugün alanlara inen emek sınıfı ülkemizin çalışma hayatına yönelik olarak; İş kazaları ve meslek hastalıkları kayıt dışı ile mücadelenin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmasını, sağlık ve güvenlik önlemi almayan işverenlere uygulanan cezaların caydırıcı olmasını, iş cinayetlerinin önlenmesini ve 28 Nisan'ın 'İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybeden İşçileri Anma ve Yas Günü' ilan edilmesini, İş Güvencesi'nin 'mutlak işe iade edilecek biçimde' düzenlenmesini, sendikal örgütlenme ve özgürlüklerin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, kıdem tazminatının korunmasını, İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı dışında kullanılmamasını, asgari ücretin insan onuruna yakışır olmasını, taşeronlaştırılmanın durdurulmasını, esnek çalışma modellerinden vazgeçilmesi gibi taleplerde bulunmaktadırlar.
Söz konusu taleplerin çalışma hayatımızda haklı ve gerçekleştiği takdirde önemli adımlar olacağı bir gerçektir. Bunun yanı sıra aynı emek güçleri toplumsal hayat için ise; din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün toplumun tüm kesimlere hakim kılınmasını, baskıcı otoriter yönetim anlayışına karşı; adalet, demokrasi ve özgürlük getirilmesini, doğal yaşamın korunmasını, kadına yönelik şiddetin engellenmesini, engellilerin toplumsal yaşama eşit bireyler olarak katılmasını dile getirmektedirler.
Söz konusu talepleri ifade eden emek güçlerinin motor görevini yapan sendikaların hem işverenler, hem iktidar hem de toplum nazarında itibar kaybettiği son yıllarda 1 Mayıs'lar sendikalar için bir sınav niteliği taşımaktadır. Demokrasi güçleri ile işbirliği yapan sendikalar, diğer demokratik kitle örgütleri, kurumlar, partiler taleplerini ifade etmek kamuoyuna sunmak için bir araya gelirler. Sendikaların asli görevi işçi sınıfının hedeflerini etkisizleştirecek girişimlere karşı 1 Mayıs'larda birlikteliği daha da güçlendirerek cevap vermektir. 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesinden sonra hızla içi boşaltılmaya ve anlamasızlaştırılmaya çalışılan duruma sendikalar karşı koymalıdırlar. Eskişehir'de her yıl ayrı kutlamalar yapan sendikaların, demokratik kitle örgütleri dahil bu yıl 1 Mayıs'ı birlikte organize etme, güç birliği yapma kararı olumlu ve umut vericidir. Emek güçlerinin birlikte çözmesi gereken birçok sorunu bulunmaktadır. O nedenle önümüzdeki yıllarda üzerlerindeki sorumluluk artacaktır. Çalışma hayatında kara tablonun aydınlığa çıkması bu biçimdeki güç birliğinden geçmektedir. Bu birlikteliği sağlayanları tebrik ederek herkesin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlarım.