Milattan sonra 500'lü yıllarda İnönü ilçesi, yapılan bir kiliseden dolayı Bazilika olarak adlandırılmış.

KIZININ ADINI VERDİ
Bu sırada Bazilika'nın Tekfuru Yuhanman, Kuz Dağı'nda yapılan avlara katılıyordu. Burada bulunan 'bir su kaynağını' keşfeden tekfur, suyun çıkış noktasına bir mahzen yaptırdı. Daha sonra suyu toprak künkler ile İnönü Kalesi'ne kadar ulaştıran Yuhanman, bir tören düzenledi. Törende 'kızı Marthaya'nın ismini' suya verdi. Türkler buraya gelip yerleşince, Türk diline daha kolay uyan 'Martlı Suyu ismi' verilmiş. Yuhanman tarafından yapılan mahzenin üzerindeki yazılar ise 'aradan geçen 1500 yıla yenik düşerek, bugün okunamaz' hale geldi. 1500 yıldır bu su buradan debisini ve kalitesini kaybetmeden akmaktadır. Suyun çıkış noktasına İnönü Belediyesi tarafından 'yeni bir depo yapılırken, 63 çeşme ile ilçenin bir çok noktasına' suyun ulaşması sağlandı. İnönü halkı 'yıllarca bu suyu içme suyu' olarak kullandı.

HALK YOKSUN BIRAKILDI
Önceki akşam ESKİ Genel Kurulu yapıldı. Bende Büyükşehir Meclis Salonunda yapılan bu toplantıyı takip ettim. Toplantıda yıllar önce içtiğim bu kaliteli sudan 'mülkiyet sorunu yüzünden inönü halkının yoksun bırakıldığını' öğrendim. İnönü'de bulunan Martlı suyunun devri konusunda önerge veren AK Partili Meclis Üyesi Ahmet Yapıcı, 'Bu suyun muhtelif mahallerinde 63 adet Kalabak Suyu kalitesinde çeşmesi var. Bu çeşmelerin mülkiyeti ESKİ'ye devredildi. İnönü Belediyesi mülkiyeti için bunu mahkemeye götürdü. Mahkeme bu talebi reddetti. Belediye diyor ki bizim değil yasa diyor ki İnönü'nün değil. Yetkinin kimde olduğunun belirlenmesi yönünde bir teklifimiz var. Bunu komiyona gönderelim. Orada incelesin' dedi.
İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt bu konuda İnönü halkının mağdur edildiğini ifade ederek, 'Bu sorunun nederi kanunlar dışında başka kanun ve maddeler eklenmesi. 2012 yılında İnönü Belediyesine devredilen su daha sonra ESKİ'ye devredilmiş. 4 yıl boyunca İnönü halkı mağdur edildi. 63 çeşmeye su veremiyoruz' diye konuştu.

'BİZİM DEĞİL Kİ
NASIL DEVREDELİM?'
Büyükerşen o yerin hazineye ait olduğunu belirterek; 'Bizim olmayan yeri size nasıl devredelim? Meclisin böyle bir yetkisi yok. Suda koli basili var. Sağlıklı olmadığına yönelik raparlor var. İçme suyu olarak kullanılamaz' dedi. Ahmet Yapıcı; 'Depodan dolayı sağlıksızdır. İnönü Belediyesine devredildiğinde deponun temizliği sağlanır. Su klorlanır, içilebilir hale getirilir. Meclisten devri yapalım. İnönü Belediyesi diğer bürokratik işlemleri de halletmek için çalışma yapar' dedi. Bu gündem maddesi Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderildi. 'Su demek hayat demektir.' Gerçekten içimi güzel olan ve Kalabak suyu ile eşdeğer kalitede bulunan Martlı Suyu 'nasıl gözden çıkarılır', anlayamıyorum. Bürokratik nedenlerden dolayı İnönü Halkı '1500 yıldır kullanılan' bu sudan mahrum edilmemelidir. Büyükşehir Belediyesi, İnönü Belediyesi ve iktidar partisinin milletvekilleri bu bürokratik engelleri ortadan kaldırılması için ortak çalışma yapmalıdır. İnönüler sularına kavuşmalıdır...
-------------------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ
İNSANLARA DEĞER VERİN

Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektörün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti...

PES ETMEDİLER
Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi? Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı. Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; 'Bekleriz' diye mırıldandı. Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi. Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı. 'Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok' diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu.

ANIT DİKMEK İSTEDİLER
Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti. Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını 'bir yıl önce bir kazada' kaybetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı. Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. 'Madam' dedi, sert bir sesle, 'Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner.' 'Hayır, hayır' diyerek haykırdı yaşlı kadın. 'Anıt değil. Belki, Harvard'a bir bina yaptırabiliriz' Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, 'Bina mı?' diyerek tekrarladı, 'Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı.' Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: 'Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?' Rektörün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya, Palo Alto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için 'onun adını ebediyen yaşatacak' üniversiteyi kurdular. Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u.
----------------------------------
FOTO ŞAKA

Eski ESOGÜ Rektörü Hasan Gönen:
Harun Bey, beni Büyükşehir adayı yaparsanız, seçimi kesin kazanırım.
AK Parti MKYK Üyesi Harun Karacan: Hasan Hocam, güldürmeyin beni! 2009'daki aldığınız oyla mı Büyükerşen'i geçeceksin?
YÖK Üyesi Mehmet Şişman: Hasan Hoca 2009'da Büyükerşen karşısında ezici bir mağlubiyet yaşayarak, merhum Kemal Unakıtan'ın siyasi hayatını bitirmişti. 10 yıl sonra bu sefer gözünü Harun Karacan'ın siyasi kariyerine mi dikti?
---------------------------------------------------
FIKRA
AFRİKA RULETİ

Bir Afrika ülkesinin Devlet Başkanı Rusya'ya Putin'e ziyarette bulunur. Resmi görüşmeler derken Rus ruletini öğrenir ve çok beğenir. Putin'e de kendi ülkesine geldiği zaman Afrika ruleti öğreteceğine söz verir. Bir zaman sonra Putin bu ülkeye gider. Resmi görüşmelerden sonra 'Sayın Başkanım, bana Afrika Ruleti öğreteceğinizi söylemiştiniz' der. Başkan: - Tabii Sayın Putin. Yanlarına 6 tane birbirinden güzel ve çıplak Afrikalı kız getirilir. Afrikalı Başkan: -İşte Sayın Putin, bu kızlardan seçtiğiniz bir tanesi size oral seks yapacak. Putin: -İyi ama bunun neresi Afrika ruleti ? Afrikalı Başkan: -Sayın Putin, bu kızlardan biri YAMYAM.