Bilindiği gibi 2018-2021 dönemindeki makroekonomik öngörüleri içeren Yeni Ekonomi Programı (YEP) 20 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. Ardından bu programdaki öngörüler kapsamında hazırlanan '2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi' Cumhurbaşkanı'nca 17 Ekim'de Meclis Başkanlığı'na sunuldu.
Türkiye ekonomisinin 2018 yılında yüzde 3,8 oranında büyümesinin beklendiği belirtiliyor. 2017 yılında 10,9 olarak gerçekleşen işsizlik oranının, 2018 yılında yüzde 11,3'e, 2019'da ise daha da artarak yüzde 12,1'e ulaşacağı, 2021 yılına kadar yüzde 10,8'e gerileyeceği tahmin ediliyor.
Program'da 2018 yılı tüketici enflasyonunun (TÜFE) yüzde 20,8 olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Programda ayrıca tüketici enflasyonunun 2019'da yüzde 15,9'a gerileyeceği ve dönem sonunda (2021) yüzde 6 olacağı tahmini yer alıyordu.
Bu açıklamalar kapsamında orta vadeli programda yer alan Türkiye'nin temel ekonomik büyüklüklerinden bazıları aşağıdaki tabloda özetlendiği gibi idi.
Şimdide 2019 vergilerin toplamı 853.8 milyar TL olarak öngörüldü. Bu tutarın yüzde 67.81'i, yani, 579 milyar TL'si dolaylı vergi, yüzde 32.19'u, yani, 274.8 milyar TL ise doğrudan vergidir.
2019 yılı bütçe öngörüsünde sermaye kesimine 178.7 milyar TL vergi muafiyeti ve istisnaları sağlandı. Eğer, bu istisnalar sağlanmasaydı, 2019 yılı bütçe öngörüsünde toplam vergi gelirleri 1 trilyon 32,5 milyar TL olacaktı. Bunun da yüzde 63.5'u, yani, 655 milyar TL'si dolaylı vergi, yüzde 36.5'u, yani, 377.1 milyar TL'si ise doğrudan vergi olacaktı. Kısaca, dolaylı vergilerin payı yüzde 67.8'den yüzde 63.5'a düşecekti. Doğrudan vergilerin payı ise yüzde 32.19'dan yüzde 36.5'a yükselecekti.
Tablo verileri ve beklentiler birlikte değerlendirildiğinde; THD nin konuya ilişkin tespiti şöyle;
'Dolaylı vergiler, genellikle, tüketimden alınan ÖTV, KDV gibi vergilerdir. Dolaylı vergilerin zaten büyük bir çoğunluğunu yoksullar, dar gelirliler ve emekçiler ödemektedir. Temel ihtiyaçlardan alınan dolaylı vergiler, tüm dünyada en haksız tüketici vergisi olarak adlandırılmaktadır. Türkiye, tüketimden alınan dolaylı vergilerde, yani, haksız tüketici vergileri sıralamasında dünyada ilk iki ülkeden birisidir.
Doğrudan vergiler arasında yer alan gelir vergisinin ise, üçte ikisini hiçbir şekilde vergi kaçırma olanağı olmayan emekçiler, yani bordro mahkûmları ödemektedirler. Bu yetmiyormuş gibi emekçiler, dolaylı vergilerin büyük bir çoğunluğunu da ödemektedirler. Kısaca, dolaylı ve doğrudan vergi olarak 2019 yılı bütçe gelirlerinin yüzde 85'ini emekçiler, dar gelirliler ve yoksullar ödeyecektir.

2019 yılı bütçe öngörüsünde sermaye kesimine sağlanan 178.7 milyar TL 20 milyon çalışan ücretli emekçiye dağıtılmış olsa, her ücretli emekçiye yıllık ortalama 8935TL, aylık ortalama ise 745TL ödenirdi.'
Gerçekten de Türkiye'de halkın ödediği dolaylı vergilerin önemli bir oranı da aracılar ve firmalar tarafından devlete ödenmemektedir. Türkiye'de, hem çalışanları sömüren hem vergi kaçıran ve ödemeyen sermaye kesimine, ayrıca, vergiden muafiyet ve istisna sağlanması sermayenin diktatörlüğü değil midir?
2019 yılı bütçesi de maalesef önceki yıllardan farklı değil!, zaten vergi ödemeyen ve kaçıran sermaye kesimine muafiyet ve istisna sağlanması değil, adil bir vergi düzeni oluşturulması gerekirken değişen bir şey olmamıştır.
Sermaye kesimine muafiyet ve istisna sağlamak yerine, düzenlenen bütçeler yüzde sekseni yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan halkın sırtındaki yükü alsa adalet o zaman sağlanmış ve emekten yana bir bütçe oluşturulmuş olur.