Bedel ödeyerek, geleceğimizi canıyla, garanti altına alan şehit ve gazilerimize minnet borçluyuz.
Şu an bu topraklar üzerinde özgürce gezen her vatandaş, atalarımızı unutmamalı sevgi ve sagı ile yad etmelidir.
23 Ağustos 1921'de başlayan 22 gün 22 gece süren Sakarya savaşında atından düşüp yaralanmasına rağmen cepheden ayrılmayarak, başarılı komutanlık ve vatan millet sevgisini Türk milletine Mustafa Kemal ATATÜRK aşılamıştır.
Daha sonrasında da TBMM tarafından gazilik unvanı ve mareşallik rütbesi verilmiştir.
'Şehit nurlanmış, gazi onurlanmış askerdir.'
Arif Nihat ASYA'nın dediği gibi şehit olmayı göze almayan, gazi olamaz. Büyük önderimiz ve diğer gazilerimiz, cepheye şehit olmaya gitmişlerdir.
Cesaret ve fedakarlıkları ile de topraklarımızın o kadar kolay alınamayacağını düşmanlarımıza göstermişlerdir.
Yani Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmamıştır.
Bugün de halen içerde ve dışarda düşmanlarımız ülkemizi parçalamak için uğraşıyorlar.
Dışardaki düşmanlara ve içerdeki işbirlikçilerine karşı halen vatan savunmasında onurla savaşan askerlerimiz, şehitlerimiz ve gazilerimizi de minnetle anıyorum.
Vatan savunmasında da hiçbir dönemde paralı askerlik olmasın istiyorum. Eskiden askerlik yapmayana kız verilmezdi.
Savaş anında silah tutmasını bilmeyen fakat barlarda kadeh tutmasına iyi bilen bazı gençler, ilerde askerlikle olan anlatacağı bir anısı bile olmayacak.
Bilinir ki erkekler her ortamda, askerlik anılarını anlatmadan geçemez.
İlerde torunlarına vatan savunmasında görev almadıklarını anlatırlar artık.
Baba parasıyla nasıl askere gitmediklerini anlatırlar artık.
Fakir çocukların nasıl şehit ve gazi olduklarını anlatırlar artık. (Parası olup, askere gidenleri tenzih ediyorum.)
Paralı Askerliğin hiçbir zaman ve dönemde olmamasını canı gönülden istiyorum. Hatta mümkünse kadınlar bile askerlik yapmalıdır.
Vatanını, canından aziz bilerek şehitlik ve gazilik mertebesine yükselen, vatan savunmasında görev alan güvenlik güçlerimizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Bu vatan sizlere çok şey borçludur, iyi ki varsınız.