Dünyanın her yerinde gazetecilikte geçmişten günümüze kullanılan bir yöntem vardır. Bunun ismi de 'açık istihbarat'tır. Gazeteciler haber yapmak istedikleri veya gündeme taşımaya çalıştıkları bir konu üzerinde sözel ve görsel medyayı takip eder amaçlarına yönelik bilgileri biriktirip bunları yayımlarlar.
Eskiden çok fazla emek isteyen bu yöntem günümüzde teknolojinin gelişimine paralel olarak daha az emekle daha fazla bilgiye ulaşarak yürütülmeye devam etmektedir. Açık istihbaratta özellikle devletin resmî organlarının kamuyla paylaştıkları bilgilerin önemi büyüktür. Bu bilgiler ışığında yola çıkıp leyhte ve aleyhte bilgi toplayıp bunu somutlaştırıp haber yapmak kamuoyunu bilgilendirmek için önem arz etmektedir.
Elbette gazetecinin görevi sadece bilgi vermek değildir. Kendi bilgi birikimine tecrübesine dayanarak objektif bir biçimde değerlendirme yapmak, eleştirmek, okuruna takipçilerine yol göstermekte gazetecinin amaçlarından bazıları olabilir. Bunları neden yazma ihtiyacı duyma gereğine gelince bazı okurlarımızın şahsımın ve bazı yazar arkadaşlarımın yazılarına yaptıkları 'uzman olduğunuz konuda yazsanız' tarzındaki yorumlarını okuyunca açıklama yapmak lazım diye düşünmemdir.
Bizler elbette gazeteci değiliz ve gazetecilik eğitimi almış insanlar da değiliz, bunu iddia etmek en hafifi ile zaten haddimizde değil. Yıllarını bu mesleğe vermiş üstatların yanında bu anlamda ancak çırak olabiliriz. Yapmaya çalıştığımız hayat tecrübelerimiz, deneyimlerimiz ve aldığımız eğitimlerle birlikte okuyucuda farklı bir bakış açısı oluşturmak zaman zaman da bilgi vermektir. Bunu yaparken de elbette giriş bölümünde yer alan açık istihbarat unsurlarını kullanabiliriz.
Örneğin geçen hafta Alpu'da yapılacak Termik Santralin teknik verileri ile ilgili yalan yanlış bilgiler ortada dolaşırken Enerji Bakanlığının verilerini paylaşmak en doğru bilgilendirme yöntemidir. Eleştiri olarakta resmî bir kurum olan TEMA vakfının görüşlerine yer vermek ve her iki bilgiyi kullanarak okuyucuya farklı bakış açısı sunmaktan daha doğru birşey olamaz. 'Bu bilgiler zaten Google var' demek yerine -ki elbette resmî makamların bilgileri olacaktır- verilen bilgilerin karşılaştırıp asıl işlenmek istenen konu üzerinde fayda zarar noktasında değerlendirme yapmak daha doğru olacaktır. Çünkü birçok yazarın özellikle bilgilendirme amaçlı yazdıkları yazıların içeriklerinin bir bölümü elbette bir yerlerde olacaktır. Olmasında bir zarar olmayacağı gibi okuyucuyu ikna etme anlamında daha da faydası bulunmaktadır.
Ayrıca görüşleri kamuoyuyla paylaşma noktasında herkesin uzmanlık alanın ne olduğu da tartışılır. Tıp eğitimi almış birisi aynı zamanda çok iyi bir toplum bilimcisi olabilir. Veya mühendis eğitimi almış bir kişi aynı zamanda spordan anlayabilir. Bu değerlendirmeyi aldığı eğitim içinde bulunduğu durum yerine haber yaptığı kaleme aldığı konuların amacına ulaşıp ulaşmadığına göre yapmak doğru olacaktır.
Sonuç olarak gazetecilik hem zor hem fedakarlık isteyen hem de risk taşıyan bir meslektir. Bu mesleği icra etmek içinde açık olsun gizli olsun istihbarata ihtiyaç bulunmaktadır. Gazeteci olmayan ve ufakta olsa bir katkı sunmaya çalışan bizim gibi yazarların ise fırsatları olduklarında bu tarz istihbaratları baz alarak yazmalarında da hiçbir sakınca yoktur. Hatta faydası vardır.