Bazı dönemler vardır​ insanlar kendilerini hangi teraziyle tartacaklarını ya da nasıl bir özeleştiri mekanizması oluşturacaklarını bilemezler. Bazen de bu kendiliğinden gelişir. En güzeli doğal gelişen reaksiyonlardır ; çünkü doğanın içindeki gerek kimyasal reaksiyonlar gerek fiziksel reaksiyonlar dozajı kendiliğinden ayarlıdır. İnsan eli değdiğinde olaylar değişiyor. Karışık siyasi ve sosyolojik dalgalanmalar özel bir şehir olan Eskişehir'de hep konuşulsa da taşlar henüz yerine oturmadı. Sosyal medya hesabıma gelen uzunca bir yazının değerli Başkan Ahmet Ataç ile ilgili kısmını paylaşmak isterim.

'Şimdi siyaset aslında parayla falan ilgili değil , hani seçim seçim dediler yıllarca ne oldu ne değişti? Son on sene değil,ondan öncesinde ne oldu? Biz köydeyiz, ekonomi iyi oldu kötü oldu bunlar ayrı. Bakın memleket meselesi diye bir olay var. Özal demedi mi, Demirel demedi mi, Çiller demedi mi? Memleketi,memleketi savunmayı,hatta devlet için kurşun atanı da savunan da,derin devleti yaratan koruyan da dedi. Ben Erbakan Hoca'yı bunlara dahil etmem. Amma iyi amma kötü dahil etmem. Belki bugünlerin sorumlusu odur, o da amma iyi amma kötü. Onu da bilemeyiz biz. Bilenler işçilerine hangi partiye oy vereceğini tembih eden patronlardır. Yani memlekette memnun olan kesim kim soruyorum? Köylü memnun,memur memnun,patron memnun. Ortak nokta dini bütün yönetici dedikleri seçim kazananlar. Şimdi bu ülke ne zaman kişiliği bütün adam olsun derse o zaman değişir işler. 50'lerde siyaset değişti Türkiye'de,Celal Bayar Amerika sevdası aşıladı, bilen hatırlayan çoktur. Sovyet tehlikesi var gibi gösterildi. Bana sorsan tam bilemem komünistin anlamını ama bu taraftaki siyasetten iyidir bak Sovyet'in adaleti.Neyse şimdi ülke siyasi anlamda bölündü, evet hayır diye bölündük,sağ sol diye bölündük falan filan ama yine de bence lazım olan adam mesela İsmail Cem gibi biri, Ecevit çok harika bir insandı mesela, Ankara seçimleri dönüm noktası değil miydi? Karayalçın çok başka biriydi. Erdal İnönü de başkaydı. Şimdi geldik bugüne. Elde ne var. Zamlar var. Tamam aldık kabul ettik ekonomi hep böyle oldu zaten bu topraklarda. Yazar kasa atıldığında bundan kötü müydü sanki durum. Algı meselesi diyorlar ya olay bu.

Ben şehirde de yaşadım ama en iyisi köy. Varsa yersin yoksa ekersin öyle yersin. Köye, köylüye önem veren yok. Gübreyi kullanmayı bilen çiftçi yok ben sana diyeyim. Kara düzen gidiyor. Şimdi gelelim benim esas mevzuya ben birini diyeceğim ama o da tam kaç yaşında bilmiyorum.Ahmet Ataç. Benim köylerle bağlantım çok. Ticaret de yaptık muhtarlık da. Ahmet Ataç'ın daha bir köyde adını kötü işittiğim olmadı. O kadar büyük adam. Siyasete girse, tam bilemem ama şu anda ne yapsa çok takip edeni olur. Var zaten. Partilerin durumlarını bilemeyiz biz, bu işler hepsinden karışıktır ama Ahmet Ataç adı bu şehirde ülke genelinde​ Recep Tayyip Erdoğan ismi gibi önemli. Planı programı nedir, belki biraz erkendir bilemiyoruz ama bu kritik dönemde ondan bir şeyler bekliyoruz yani. Bizim halk az önce saydığım isimlerin kıymetini bilemedi, toplumun yapısı zaten neyi istiyor genelde belli ama bu şehirde aynı yerde kalsa da Ahmet Ataç oradan da çok şey yapar. Yani Tepebaşı Belediye Başkanı olarak devam etse de çok şey yapar. Benim eğitim konusunda, sağlık konusunda uzun uzun yazdıklarımdan sonra bu konuda diyeceklerini bunlar Gencer bey. Herkese de aklı başında düşünmeyi tavsiye ederim. Öyle kolay kolay ziyan edilmesin isimler,işler ve zaman. En önemlisi zaman. Ahmet Ataç bu ülkenin şu anda yetiştirdiği en önemli değerlerden. Dürüst, çalışkan, samimi ve halk adamı. Ecevit dedik değil mi, Atatürk'ü ücretsiz seviyoruz değil mi? İşte şu anda vazgeçemeyeceğimiz şeyler bunlarken. Ben köyden Eskişehir'e bu mesajları iletiyorum. Vaktiniz programımız uyarsa bunları yazarsınız. Çok çok teşekkür ederim.'

Köyden gelen uzun iletinin bir kısmı bu. Eskişehir'in tüm köylerine sevgi ve selamlarımla...