Bilindiği gibi, CHP Milletvekili Enis BERBEROĞLU'nun 'MİT TIR'ları' davasında 25 yıl hapse çarptırılıp tutuklanması üzerine, CHP Genel Merkezi almış olduğu bir kararla 'ADALET YÜRÜYÜŞÜ' düzenledi.
CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, 15 Haziran 2017 günü, saat 1100'de Ankara Güvenpark'tan başlattığı yürüyüş, 25 gün sonra İstanbul Maltepe'de sonlanacak.
Bugün 6. gününü yaşayan 'Adalet Yürüyüşü', ülkemiz ve çağdaş dünya kamuoyu tarafından ilgiyle izleniyor.
İlk andan beri beni heyecanlandıran bu yürüyüşü, ben de tüm duyarlı yurttaşlar gibi yakından izlemeye ve desteklemeye çalışıyorum.
Çünkü bence 'adalet, demokrasinin olmazsa olmaz unsurudur.'
YÜRÜYENLER VE DESTEKLEYENLER
Öncelikle 'ama'sız/ 'mama'sız bir dürüstlükle ve açıkça bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor:
Kemal KILIÇDAROĞLU'nun 'Bıçak kemiğe dayandı…' diyerek başlattığı ve 'Umarım sesimize, sözümüze kulak verirler…' diye içtenlikli bir alçakgönüllülükle sürdürmekte olduğu 'Adalet Yürüyüşü', doğru ve yerinde bir karardır.
Çünkü 'Berberoğlu Kararı', her şeyden önce 'hukuksal değil, siyasal bir karardır.'
Bu karar, CHP'ye ve onun nezdinde tüm demokratik muhalefete verilen bir gözdağıdır.
Bugün gelinen nokta, RTE/ AKP iktidarının demokratik muhalefete karşı 'siyasallaştırılmış yargı' aracılığıyla sürdürmekte olduğu savaşın çok tehlikeli bir aşamasıdır.
Bu nedenlerle CHP'nin başlattığı Adalet Yürüyüşü, 'demokrasiden yanayım diyen herkes ve her siyaset tarafından desteklenmek zorundadır.'
Şu anda Adalet Yürüyüşü'nde 'YÜRÜYENLER'; CHP'liler ve CHP'ye karşı önyargılı olmayan duyarlı yurttaşlar…
Ve bu yürüyenler toplumun gözünde her geçen gün daha da büyüyorlar…
İlk gününden itibaren Haziran Hareketi, ÖDP ve Halkevleri yaptıkları açıklamalarla ve katılarak Adalet Yürüyüşü'ne açıkça destek oldular.
HAYIR Bloğu'nda yer alan DP, SP ve MHP Muhalifleri de destek açıklaması yaptılar.
HDP, 'CHP'nin başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne açıkça destek olmamak için kırk dereden su getiriyor…'
Aslında HDP bahane üretmekte haklı. Çünkü Kürt siyasal hareketinin bugün içine düştüğü 'ırkçılık ve terör açmazları' hem kendilerine hem de CHP'ye büyük zararlar verebilir…
HDP ile seçim ittifakı yapan EMEP ve diğer sol gruplarla, çeşitli isimlerle kurulmuş olan komünist/sosyalist partiler de ikircikli yaklaşımlarla yürüyüşe destek veriyorlar.
Ülkemizde Gezi, 7 Haziran Seçimi, HAYIR Birlikteliği süreçlerinde olduğu gibi bugünkü Adalet Yürüyüşü süreci de 'sosyalistlerle sosyal demokratlar arasındaki sağlıksız ilişkileri açıkça ortaya seriyor…'
Bence bu konuda özellikle sosyalistlere önemli görevler düşüyor. Bu görevlerle ilgili olarak, Türkiye sosyalist hareketinin saygın önderi Behice BORAN'ın 1987 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda sorulan soruya verdiği şu yanıt bence bugünlere ışık tutuyor:
' Demokrasiden yana güçlerin birlikteliğinin ve ortak mücadelesinin sağlanmasından,
Sosyal demokrasi dışlanamaz ve önemi küçümsenemez. Eleştiri ve tartışmalar arayı açmaya değil, diyalog kurup açığı kapatmaya, işbirliğini gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır…'
Bu arada, ülkemizde demokrasi mücadelesinde çok önemli yerleri olan DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TBB gibi demokratik sivil toplum kuruluşlarının CHP Adalet Yürüyüşü'ne 'mesafeli durdukları' ya da 'olayı geçiştiren açıklamalar yaptıkları…' gözleniyor.
Bence 'ülkemizde CHP ile demokratik kitle örgütleri arasındaki iletişim ve eşgüdüm eksikliğinin' somut bir göstergesi olan bu durum da, demokrasimizin çok önemli bir zaafıdır.
YÜRÜYÜŞÜ SUÇLAYANLAR, SUSKUNLAR VE SUSMASINI BİLMEYENLER…
CHP'nin başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne AKP/RTE ve MHP/DB' nin şiddetle karşı çıkmaları, yürüyenleri suçlamaları ve tehditler savurmaları boşa değil… Tıpkı 'yavuz hırsızın ev sahibini kovması' gibi…
Çünkü eğer ülkemizde gerçek adalet tesis edilirse, onların varlık nedenleri ortadan kalkacaktır… Ama korkunun ecele faydası olmayacaktır.
Bir de ortada adalet yanıp tutuşurken 'SUSANLAR' var.
Demokrasi kültürünün yeterince gelişmediği tüm toplumlarda olduğu gibi, bizim ülkemizde de o suskunların sessizliği öylesine derin ki… Belki de tüm adaletsizlikler o derin sessizliğin karanlığından besleniyor…
Adalet Yürüyüşü başladığından beri, ortalığı 'SUSMASINI BİLMEYENLER' doldurdu.
Enis BERBEROĞLU'nun ne menem adam olduğundan/ CHP'nin emperyalistliğine, daha önce neredeydiniz sorularından /sizden adam olmaz bilgiçliğine uzanan türlü çeşitli laflar…
Üstelik bunların çoğu sol ya da demokrasi adına yapılıyor. Ve bu ötücü keklikler, adalet avcılarının ağzını sulandırıyor…
Bu bir türlü susmasını bilmeyenlere 'Yahu şu hırsızın hiç mi suçu yok ?...' diyen Nasrettin Hoca'yı anımsatmak gerekiyor…

*******

Bugün artık 50 yılı bulan örgütsel yaşamım bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm yolunda daha iyiyi, daha güzeli ve daha doğruyu arama mücadelesi içinde geçti.
Bu uzun yılların deneyiminden çıkardığım en önemli sonuç: 'Etnik ve dinsel kökene dayalı amaçlar ve şiddete/teröre/savaşa dayalı yöntemlerin çağımızın vebası olduğudur…'
Ayrıca, 'Bilim ve demokrasinin evrensel ilkelerine aykırı olan ideolojik örgütlenmeler' de bu vebanın başka bir boyutudur.
Bu nedenle 20 yılı aşkın bir süredir yazdığım yazılarımda 'kimliği öne çıkaran yaklaşımlardan' ve 'fanatik yaklaşımlı polemiklerden' özenle kaçınıyorum.
Toplumsal ilişkilerimde ise 'liyakat, kalite, dürüstlük ve içtenlik' gibi değerleri çok önemsiyorum…
Buna rağmen 'açıkça yazmanın' ve 'doğruları ısrarla savunmanın' getirdiği çeşitli sorunlarla sıkça karşılaşıyorum. Özellikle 'bazen dostların düşünmeden attığı güller yok mu?…'
Ama biliyorum ki eşitlik, özgürlük ve adalet umutları yaşamın özüdür…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…