Ucuz yalanlar, bariz yanlışlar bir ağ gibi sararken ülkemin üzerini,
'Bu görmüş olduğunuz sandığın içinde bulunan…' diye ciyaklayan işportacı sesine kulak verip,
Sandığın içindeki hiçbir zaman göremeden sadece söylenene inananı, gönülden bağlananı,
Gözünün bağını çözmeye çalışanı da 'vatan haini' sananı,
Gördüm ben.
Soran, sorgulayan, araştıran insanları aradı gözlerim.
Çağdaş eğitimin önemini,
Anladım.
***
Kişiliğine 'devlet malı deniz' elbisesi giydireni,
Komşu otunu yakanı, tezeğini çalanı, hırsızı takdirle karşılayanı,
Eşitinden bir adım önde olmayı, paylaşmak yerine 'hepsi benim olsun' demeyi hüner sananı gördü gözlerim.
Referandum sandıklarına düşen karanlık gölgelere; emir komutaya amade, biat düşkünü hukuk adamlarına tanık oldum.
Çalma eyleminin; zamanının, mekanının, hatta bir düzeyinin bile olmadığını,
Doğruluğun ve dürüstlüğün, 'simurg' kadar uzakta olduğunu,
Anladım.
***
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanı,
İçindeki kıvılcım tanecikleri sönmüş, sözde akademisyen-yazarların otoriter sese nasıl boyun eğdiğini,
Bir gezegene dönüşüp kendisine verilen ışığı yansıtmaktan öteye geçemediğini gördüm.
Yandaş aydın çamurlu çukurda debelenirken, onurlu aydının yalnızlığına tanık oldum.
Işığını beklediğim yıldızların, bulutların arkasına saklandıklarını gördüm.
Yıldızlar geceyi çok severse, gündüzün hiç olmayacağını,
Anladım.
***
Önderi 'muasır medeniyetler seviyesi'ni işaret eden bir ülkede,
Mümbit cumhuriyet ovasını terk edip,
Vahabi-Selefi bir çölde vaha arayanı gördüm.
İlerleme-gelişme vaadinin sahteliğinde; belediye otobüsü şoförünün 'ilerleyelim' sözüne uyarcasına,
İlerlediğimizi sanırken, aslında geri gittiğimizi,
Anladım.
***
Cumhuriyetin kaleleri birer birer yıkılırken,
Zayıflatılmış silahlı kuvvetlerini,
Vasfını yitirmiş bilim kurumlarını,
Yandaşlaşan memuru, işçiyi, esnafı, işvereni,
Aymazlaşmış gençliği,
Üç beş Ortadoğuluya peşkeş çekilen ekonomiyi gördüm.
Mustafa Kemal Atatürk'ün,
'Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.'
Sözleriyle ne demek istediğini,
Anladım.
***
Lord Byron'ın sözüne kulak verdim:
'Siz kendiniz meseleyi anlamadıkça, onu başkasına anlatamazsınız.'
Sözündeki inceliği anladım.
İliklerime kadar titredim.