Gazetemizin deneyimli spor muhabiri Aytaç Ersoy ES ES'in gençlerle Altay karşısında aldığı 'haklı galibiyeti ve onur mücadelesini' gazetemizde 'Direniş Tablosu' manşetiyle çok iyi anlattı. Başarılı Görsel Tasarımcımız Oğuzhan Özkaya'da Ersoy'un bu anlamlı haberi ve fotoğraflarını sayfa üzerinde çok güzel tasarladı. İki genç kardeşimi 'emeklerinden dolayı' kutluyorum. Ersoy yaptığı yorum haberde; 'Son umut tükenene kadar pes etmek yok. Sonuna kadar direnen bir Eskişehirspor var! Sorumluluk alan teknik direktörüyle, arma için savaşan yürekli futbocularıyla ve sahayı rakiplere dar eden taraftarıyla bir bütün olan Es Es, 'Direniş Tablosu'nu sunuyor. Bir camia onurla, gururla, hayatta kalma savaşı veriyor… Uzaktan seyredenler, iyi seyirler!' diyerek, yaşanan durumu çok güzel şekilde özetledi. Siyasilerin ve kent yöneticilerinin 'şaşı baktığı' için bugün 'olmak yada olmamak' mücadelesi yapan Eskişehirspor gençlerle lige tutunuyor. Büyük Eskişehirsporlular, bu zor günlerde 'gençlerin ve armanın peşinde' koşarak, tüm Türkiye'ye 'taraftarlık dersi' veriyor. Taraftarlığın 'Pazara kadar değil, mezara kadar olduğunu' gösteriyor. Transfer tahtası açılmadan yaptığı 'akıl almaz transferlerle' kulübü borç batağına sokan Başkan Halil Ünal ve yönetimi ortalıklarda yokken, Teknik Direktör Fuat Çapa saha içi ve saha dışında yaşanan tüm problemlere göğüs geriyor. Eskişehirspor'un kurtuluşu için gösterdiği çabadan dolayı Fuat Çapa'yı takdir ediyorum. İyi ki bu zor süreçte onun gibi karakterli bir teknik adam takımın başında. ES ES'te 'hayal satmayan,ayakları yere basan, tüm Eskişehir halkının sözüne ve eylemlerine güvenebileceği yeni başkan ve yönetimin işbaşına' gelmesini diliyorum...
---------------------------------------------
MAÇLAR ANNELER 'EVE GEL'
DİYE BAĞIRINCA BİTERDİ

Çocukluğumun geçtiği 1980'li yıllarda mahallelerde fazla apartman yoktu. Tek katlı evler ve her semtte boş arsalar vardı.

ÜÇ KORNER BİR PENALTI
Biz futbolu mahallelerdeki boş arsalarda oynanırdık. O yılki mahalle maçları çok güzeldi. İlginç kurallar vardı. 3 Korner 1 penaltıydı. Maçın çekişmeli geçmesi için iyi oyuncular bir takımda oynatılmazdı. Takımlar dengeli kurulurdu. Kaleden kaleye gol olmazdı. Kale direkleri yerine taşlar konurdu. Gol tartışmaları çok yaşanırdı. Tartışmalı pozisyonda golü yiyenler 'taşın üstünden geçti' derlerdi. Bazı maçlar '5'te devre 10'da Biter' şeklinde yapılırdı. Minyatür kale maçı yapılıyorsa, penaltı 'boş kaleye ters şekilde topukla' atılırddı. Kaleciler topu üç kere sektirip, topu öyle kullanırlardı. Frikik atılırken, 'açıl biraz denildiğinde' rakip oyuncu 'Burası Ali Sami Yen mi' diye yanıt verirdi. Frikiği atacak çocuk üç adım sayardı. Mesafe fazla olsun diye adımları Karl Lewis gibi uzun atlayarak sayardı. Kaleci penaltı atan çocuğa, 'fazla abanma, pis burun vurma' diye bağırırdı. Penaltıyı atan da 'Korkma abanmayacağım teknik vuracağım' derdi.
BİZ ÇOK ŞANSLIYDIK
Maçlar, hava kararınca veya anneler 'Eve gel' diye bağırınca biterdi. Top bir aracın altında kalırsa, en küçük çocuk otomobilin altına girer, topu çıkarırdı. Topu dağlara taşlara vuranlar, attıkları o topu getirirdi. Çünkü o yıllarda 'Atan getirir' kuralı vardı. Anneler babalar bugün çocuklarını oynamaları için sokağa çıkaramıyor. Ya da güvenli ortam olmadığı için çıkarmıyor. Çünkü eskiden herkesin birbirini tanıdığı, çocuklarını birbirlerine emanet ettiği 'o sıcak sokak kültürümüzü apartmanlara kurban' ettik. Biz çok şanslıydık. Çocukluğumuzda günümüzü sokakta geçirirdik. Şimdiki çocukların mahallelerinde günün her saatinde rahatlıkla top oynayacakları boş arsalar artık yok. Son yıllarda çarpık yapılaşma ve betonlaşmanın önünü açanlar en çok çocuklarımıza zarar verdi.
---------------------------------------
NOSTALJİ
ES ES'İN İKİ EFSANESİ


Kırmızı Şimşekler'in Anadolu İhtilalini yaptığı yıllarda tüm Türkiye'nin ağzında hep bir slogan vardı; 'Fethi Nihat Ender Filelere Gönder' 47 yıl öncesine ait fotoğrafta Eskişehirspor'un iki efsane ismi Fethi Heper ve Ender Konca 1971'de 'kazanılan Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı Kupasıyla' birlikte.

EİNTRACHT FRANKFURT'A TRANSFER OLDU
22 Eylül 1947'de İstanbul'da doğan Ender Konca futbola Kasımpaşaspor'da başladı. 1966'da İstanbulspor'a transfer oldu. 1967'de efsanevi futbolcu haline geldiği Eskişehirspor'a geldi. 10 Aralık 1967'de ES ES Şekerspor'u 3-0 yendi. Ender Konca Eskişehirspor'daki 'ilk golünü' burada attı (iki gol atmıştı) İlk sezonunu '12 golle tamamlayarak', takımın en golcü futbolcusu oldu. 1967-1971 yılları arasında Eskişehirspor'da oynayan Konca, 1971 yılında Eintracht Frankfurt'a transfer oldu. 1973-1977 yılları arasında Fenerbahçe'de oynadıktan sonra ES ES'e geri döndü. 1982 yılında 35 yaşında futbolu bıraktı. ES ES formasıyla 219 maça çıktı ve 48 gol attı. 35 kez millî takımlara çağrılan Ender Konca, 12 kez U-18, 8 kez U-21 ve '14 kez de Türkiye A' olmak üzere toplam 34 kez milli formayı giydi. Müsabakalarda 11 gol kaydetti.

İKİ KEZ GOL KRALI
Büyük Golcü Fethi Heper, havadan gelen topları yine havada ve göğsünde kontrol ettiği için 'Çengel' lakabı ile tanınırdı. 3 Şubat 1944 Eskişehirli doğumlu olan Fethi, İki defa Türkiye Ligi Gol Kralı oldu. (1970-1972) Akademik kariyeri ile dikkat çekti. Türk futbolunun önemli futbolcularından Metin Oktay'la 'Anne tarafında akraba' olur. Futbol kariyerine yanında akademik eğitimini sürdürdü ve Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ndeki lisans eğitimini 1967'de, doktorasını 1978'de tamamladı. Maliye alanında 1981'de doçent 1988'de profesör unvanlarını aldı. Fethi Heper, 'profesyonel futbolculuktan profesörlüğe giden ilk ve tek' Türk futbolcusudur. 3 kez A, 1 kez de Genç Milli oldu. ES ES forması altında çıktığı 240 maçta 104 gol kaydetti.
-------------------------------------------
FOTO ŞAKA

AK Parti eski İl Başkanı Dündar Ünlü:
Halil Başkan, artık beceremediğini kabul edip, başkanlığı bana bırak.
Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal: Dündarcığım eski yöneticim olarak sen de mi öyle diyorsun? Öyleyse sana küstüm. Topumu geri ver.
-----------------------------------
FIKRA
BU KEZ NİYE VURDUN?

Karı koca kahvaltı yaparken kadın bir anda kocasının kafasına tavayı geçirir.
- Deli misin ya niye vurdun kafama?
- Makineye pantolonunu atarken cebinden Birsen yazılı bir kağıt çıktı.
- Aşk olsun ya hayatım. Birsen geçen gün bahis oynadığımız atın adıydı. Sen ne sandın? İnanmıyorum sana.
- Tamam canım ya özür dilerim acıdı mı?
Üç gün sonra akşam yemeğinde kadın, bu sefer en büyük tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki adam baygınlık geçirir. Yarım saat sonra adam güçlükle kendine gelir:
- Bu kez niye vurdun?
- Bugün seni at aradı.