Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak ilan edilmiş olan 17 Haziran'da, Ankara'da, 25. yıl dönümü için Uluslararası katılımla gerçekleştirilen çeşitli etkinlikler; insan oğlunun kalkınma ve yaşamı sürdürme konusunda gereken ekosistem ürünleri ve hizmetlerini sağlamakta karşı karşıya olduğu sorunların büyüklüğünü, çözümler için sarf edilen çabaları, elde edilen umut verici sonuçları, yapılması gerekenler konusundaki fikirleri, öngörüleri ortaya koyması ve hedefler göstermesi bakımından çok faydalı olmuştur. Ancak çözümlerin giderek zorlaşmakta olduğunu gösteren bulgular da ortaya koyması endişe vericidir.
Yakın geçmişte yapılan bir çalışmada, dünya topraklarının %12 sinde çeşitli ürünler yetiştirildiği, bu alanın %26'sında yetiştirilen ürünlerin gıda maddesi ya da ham maddesi olduğu belirtilmiş, 2020'ye gelindiğinde gıda maddesi üretmeye uygun olabilecek toprakların oranının %15'e düşeceği ifade edilmiştir. Bir başka çalışmada dünyadaki tüm arazilerin %25'inin yüksek oranda; %36'sının orta ve hafif oranda bozulmaya uğradığı bildirilmiştir. Bu veriler dünya genelinde toprakların sağlığı ve verim gücünün endişe verici şekilde azaldığının bazı yerlerde ise kaybedildiğinin bir göstergesidir. Ancak giderek artan nüfus ve hayvan sayısını sadece beslemek için bile olsa bu arazilerden daha fazla ürün elde etmek gerekmektedir. Türkiye'nin toplam alanının (780043 km2) çok büyük kısmı kurak ve yarı-kurak alanlarda yer almaktadır. Coğrafi konumu, topoğrafyası, iklim ve toprak özellikleri ülkemizi kuraklığa ve toprak tahribatına hassas bir hale getirmektedir. Toprak tahribatı, kısaca arazi kullanımından veya uygulamalardan doğan nedenlerle biyolojik ve ekonomik verimliliğin azalması veya kaybedilmesi demektir.
Tarım Arazilerinde toprak Tahribatına neden olan unsurlar arasında; işletmelerin küçülmesi ve çok parçalı olması, eğimi yüksek ve marjinal alanlarda hatalı sürüm ve ekim yapılması, amacı dışında kullanım, kuraklık riski ve düzensiz yağış rejimi, yanlış sulama teknikleri uygulama, aşırı ve bilinçsiz sulama, arazi ıslahı ve tarla içi geliştirme çalışmalarının yetersizliği, anız yanması, yanlış gübre çeşidi, dozu, atma zamanı ve sayısı tercihi, yanlış ve zamansız zirai ilaç kullanımı, yanlış ürün çeşidi seçimi ve yanlış zamanda sürüm, yanlış toprak işleme aletleriyle sürüm en etkili olanlardır. Toprak tahribatında erozyon çok etkili bir nedendir ve ülkemiz tarım arazilerinin %59'u, çeşitli şiddette erozyona uğramaktadır. Tahribata uğrayan arazilerde toprak sağlığı ve verim gücü kaybı yaşandığı için elde edilen ürün miktarı yani verim düşmektedir.
Gelir kaybı yaşayan üreticiler, kayıplarının telafisi için uygulamalarını değiştirerek sürdürülebilir olmayan yöntemlere kaymakta, girdilerde ve miktarlarda değişiklik yapmaktadırlar. Bu durumda bir yandan maddi güçlükler oluşabilmekte, diğer yandan topraklarında olan tahribatın etkileri daha da artmaktadır. Kurak ve yarı-kurak alanlarda yer alan Orta Anadolu Bölgesi ve dolayısıyla ilimiz Eskişehir de 'arazi tahribatını' oldukça ciddi şekilde yaşamaktadır. Büyük ölçüde kuru tarım sistemiyle üretim yapan ilimizde, bu sistemle yetiştirilen ürünlerin başında Serin İklim Tahılları gelmekte, bunda da en geniş yeri buğday ekilişleri almaktadır. Son yıllarda küresel ısınma ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden de ciddi şekilde etkilenmeye başlayan ilimizde, bunun sonucu olarak daha sık ve etkili doğal afetler görülmeye başlamıştır. Girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, serin iklim tahılları fiyatlarının gerekenin altında gitmesi üreticileri büyük mali sıkıntılara sokmuş ve yeni arayışlara itmiştir.
Buğday alanlarımızda azalma olmaya, sulanır alanlarda mısır ve ayçiçeği üretimi hızla artmaya başlamıştır. Daha önce bu ürünleri hiç üretmemiş veya arada sırada üretmiş olan ve bunlara uygulanması gereken teknikleri az bilen üreticilerin bir süre yapacağı yanlış uygulamalar, topraklarında çeşitli tahribatlara neden olabilecektir. Kıraç alanlarda buğday ve arpa üretimlerinde hala yapılan önemli yanlışlar nedeniyle topraklarımızda meydana gelen verim gücü kayıplarına ek olarak sulu alanlarımızda da verim gücü ve bunun yanında çoraklaşma sorunuyla karşı karşıya kalmamak için hızla bilgilendirme, bilinçlendirme çalışmaları yapmalıyız. Toprak tahribatının durumunu izlemek ve çareler üretmek için yapılan öncü çalışmalardan birinin içine Sivrihisar ilçemize ait bazı köylerin de dahil edilmesi sevindiricidir.