Eskişehir ve Orta Anadolu ile Batı Geçit Bölgesinde yer alan birçok arazide ekili bulunan, özellikle anız üstüne (yani iki yıl arka arkaya) ekilmiş olan arpaların önemli bir kısmı 'zor oluma' girerek başak çıkarmış bulunuyor. Bir kısmı 15-20 santimi geçmemiş bir halde kalmış, bazı yerde üretici bunları hayvanlarına ot olarak yedirmek için biçip namlu halinde kurumaya bırakmış. Bundan 3 hafta önce Batı Geçit Bölgesinden, Egeye geçerken bölgenin kıraç arazilerinde gördüğüm arpa tarlaların büyük çoğunluğunun hasadı normale göre 10-15 gün erkene gelecek gibiydi. Genel görünüş bu yıl arpa rekoltesinde biraz düşüş olacağı izlenimi veriyor. Başak çıkarmamış olanlar son günlerdeki yağışlardan çok istifadeyle verimlerini artırırken, başak çıkarmış ve süt oluma kadar gelmiş olanlar diğerleri kadar olmasa da yine verimlerini artıracak, aynı zamanda hem fiziki hem de teknolojik kaliteleri artış gösterecektir. Arpalarda görülen bir önemli sorun da aşırı tohum kullanmaktan kaynaklanan yatmalardır. Daha 40 santimi bulmuş- bulmamış arpaların yattığı tarlalar bulunmaktadır. Bunların bir kısmı aşırı miktarda ahır veya tavuk gübresi kullanılmış alanlardır. Çeşit seçiminin önemi bir kere daha kendisini göstermiştir. Bölgenin genel koşullarına uyum sağlaması zor olan, ancak iklim değişiklikleri sonucu 1-2 yıl yüksek verim sağlamış bazı çeşitlerin durumu diğerlerinden daha kötü gözükmektedir.
Hem ilimiz hem de Orta Anadolu'nun bir çok üretim alanı karsız bir kış geçirdiği için topraklar suyla doygunlaşamamış, bunun yanı sıra yeraltı ve yerüstü su rezervleri beslenememişti. Başta kuru koşullarda üretim yapanlar olmak üzere bütün üreticilerin en büyük ümidi serin iklim tahılları için de en faydalı olan ilkbahar yağışlarıydı. Bu yağışların miktarı kadar yağdığı zaman, yağış şekli ve günlere, haftalara, aylara göre dağılışı da çok önemlidir. Bir günde 50 mm yağış yerine bunun 3-4 günde yağması, birkaç gün ara verip bitkilerin güneşi görmesine, bir hafta-on gün durup, gübre, ilaç atımına, anızların sürülmesine, yazlık olarak ekilecek ürünler için tohum yatağı hazırlanmasına ve bazılarının ekilebilmesine fırsat vermesi vb. istenir, beklenir. Ama en önemlisi yağışların bitkiler zora girmeden gelmesidir. Bu yıl gibi zamanlarda Mart başından itibaren ve özellikle Nisan ayında ve Mayısın ilk üç haftasında alınacak ve her defasında 10-15 mm, toplamda 200 mm civarında olacak yağışlar ancak yaşanan açığı tam olmasa da önemli derecede giderir. Buna karşılık yer üstü su kaynakları daha fazla yararlansa da yer altı su rezervleri özellikle derin aküferler yeterince dolmayacaktır. Sulu üretim yapanların su tasarrufuna çok ama çok önem vermesi şarttır.
Kışın ılık, ilkbaharın ilk iki ayının kurak geçmesi nedeniyle süne-kımıl zararının artabileceği endişesi oluşmuştu. Bu tehlike hala var, ancak son günlerdeki hızlı yağışlar, hava sıcaklığındaki düşüş ve gece-gündüz sıcaklık farklarının yüksekliği süne popülasyonunda önemli düşmeler sağlayacaktır. Önümüzdeki günlerde yağışlar kesilir ve hava ısınırsa üreticiler mutlaka tarlalarını sık gezmeli ve kımıl-süne durumu konusunda İlçe, İl Tarım Müdürlüklerini ve Ziraat Odalarını haberdar etmelidir. Vejetasyonun geç olması ve yaşanan bu koşullar buğdayda kök ve dip çürüklüğü, pas hastalıkları ve diğer yaprak hastalıklarına uygun zemin hazırlar. Bu konuda da dikkatli olunması elzemdir.
Buğday çeşitleri seçerken, bölgenin çok yıllık meteorolojik verileri, iklimde olan ani değişiklikler ve kuraklık gibi bir afetin sık yaşanması dikkate alınmalı, karar vermeden önce bir uzmana danışılmalı diye sık uyarılar yapıyoruz. Kullanılacak gübre çeşitleri, miktarları ve atma zamanlarının hem çeşide, hem toprağa, hem iklime göre tercih edilmesinin çok önemli olduğunu da ısrarla belirtiyoruz, ancak yaşadığı yılı bir önceki gibi düşünen, bir anda çok verim alacağı yönünde adeta kandırılan üretici sayısı hala fazla. Eskişehir Ticaret Borsası tarafından yapılan üretici toplantıları, dergisindeki yazılar , Sonhaber gazetesindeki köşe yazıları ile uyarılarımıza, tavsiyelerimize devam ediyoruz. Umarım bilim, teknik, tecrübe birlikteliğiyle oluşan ortak akla daha çok değer veren bunların ve bunlar için uğraşanların kıymetini zamanında anlayan üretici sayısı çok artar da Eskişehir olarak hem ilimizin hem ülkemizin ekonomisine örnek gösterilecek kadar katkı yapabiliriz.