Kentimizde yıllardır hep söylenir. 'Eskişehir'in lobisi yok' diye. Siyaset ve iş dünyasında lobimiz olmadığı için Eskişehir'e 'hak ettiği yatırımların gelmediğinden' hep dert yanıyorduk. Sonunda bu konuda büyük bir adım atıldı. Eskişehir lobisinin oluşturulma noktasında önemli bir atılım yapılarak, İş Konseyi kurulacak. 42 Oda, Borsa, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi Siteleri, İş İnsanları Dernekleri, Eskişehir Girişimciler Kurulu, Eskişehir Sanayi Odası Meclis Salonunda bir araya geldi. Katılımcılar 'Eskişehir İş Konseyi'nin kurulması için prensip kararı aldılar. Yapılan ilk toplantıda 'Eskişehir İş Konseyi'nin anayasasının belirlenmesine de karar verildi. Eskişehir lobisinin oluşturulması noktasında önemli bir adım atıldığını ifade eden Eskişehir iş hayatının başkanları, Eskişehir İş Konseyi'nin tüm kurumların ortak projesi olacağını ve böylece Eskişehir'de arzulanan birlik ve beraberlik içinde ciddi bir yol kat edileceğini vurguladı. Yapılan ilk toplantıda Eskişehir İş Konseyi'nin, Eskişehir'in kalkınması ve gelişmesi için çalışacağı belirtildi. Hangi dünya görüşünden olursa olsun, bireysel siyasi fikir ve görüşlerini bir kenara bırakarak Eskişehir'i merkezine alan Eskişehir İş Konseyi, kamu, sivil toplum ve özel sektör işbirliği ile ekonomik ve siyasi gelişmelere yön verebilen, Türkiye ve küresel düzeyde ekonomisi güçlü çağdaş bir Eskişehir için faaliyetlerde bulunacak. Eskişehir İş Konseyi'nin siyaset üstü bir yapıda, kurumların somut taleplerine öncelik vereceği, kişisel rekabet değil, Eskişehir'in çıkarları öncelikli olacağı kaydedildi. Eskişehir İş Konseyi'nin kentimize önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyorum. Eskişehir'in çıkarlarının korunmasında ve hak ettiği yatırımların getirilmesinde öncü olacağını düşünüyorum...
-----------------------------
SON CÜMLESİNDE 'BİZİM BAŞIMIZA
NE GELECEK BİLMİYORUM' DEMİŞTİ


Ali Kırca'nın 19 Haziran'da 1999'da sunduğu Siyaset Meydanı'nda ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, FETÖ yapılanmasının nasıl çocukluktan bu yana devlet kadrolarına, eğitime, askeri kadrolara sızdığını ve kimliklerini nasıl gizlediklerini anlatmıştı.

SUİKASTE KURBAN GİTTİ
Programda terör örgütü elebaşısı Fethullah Gülen'in yaptığı bir konuşmada yayınlanmıştı. Terör örgütü elebaşısı konuşmasında şunları söylemişti; 'Arkadaşlarımızın mevcudiyeti İslami geleceğimiz adına bu işin garantisidir. Bu açıdan Adliye, Mülkiye veya başka bir hayati müessesede, bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. İstikbalde yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin. (..) Fuzuli kahramanlık yerine ele geçirmeyi tercih edelim. Bu nedenle Mülkiye ve Adliye'de çalışan arkadaşlarımız için bu çok önemlidir.' Saylan bu programdaki son cümlesinde; 'Bu konuşmadan sonra bizim başımıza ne gelecek bilmiyorum' demişti. Bu programa Türkan Saylan'ın yanı sıra Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu, Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer'de katılmıştı. Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de fail-i meçhul bir suikaste kurban gitmişti. Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli araştırma kitabında Gülen hareketinin örgütlenmesini yazdı. Kitap, vefatından sonra bitirilememiş haliyle yayınlandı. İşte o programda söyledikleri Köstebek kitabının önsözü oldu.

84'NCÜ DOĞUM GÜNÜ
Kemal Yavuz ve Gülsevin Yaşer Ergenekon kumpası mağduru oldular. Programı sunan Ali Kırca kaset mağduru oldu. Ergenekon kumpası kurbanı olan Prof. Dr. Türkan Saylan, hastalığı ağırlaşmışken, gün doğmadan yapılan ev baskınından 35 gün sonra (18 Mayıs 2009) hayatını kaybetti. Son sözleri, 'Ben bütün randevuları tamamladım. Bana düşen bütün görevleri yerine getirdim, ölüme hazırım' olmuştu. Yaptığı projelerde fakir kız çocuklarının çocuk yaşta gelin olmalarını önleyen, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu olan Türkan Saylan'ın dün doğum günüydü. 13 Aralık 1935 doğumlu olan Saylan'ı 84'ncü doğum gününde saygıyla anıyorum. FETÖ tarafından Saylan'a o örgütü deşifre ettiği için bedel ödetilirken Fethullah Gülen'i 'O bir Bilge bir kişidir' diye savunanlar yapılan bu zulmü büyük bir zevkle izliyordu. Birileri tarafından aldatılmayı alışkanlık haline getirenlerin bugün Saylan'dan bir özür dileme borçları yok mu?
------------------------------------------
NOSTALJİ:

ECZACIBAŞI ESİAD'DA

Yıl: 1993. 26 yıl önce TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) Başkanı Bülent Eczacıbaşı Eskişehir'e geliyor. Eczacıbaşı Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen etkinliğe katıldı. Tarihi fotoğrafta ESİAD Başkanı Orhan Kesikoğlu, Eczacıbaşı'na plaket takdim ediyor. Ülkenin en önde gelen işadamlarından olan Bülent Eczacıbaşı 1991-1993 yılları arasında TÜSİAD Başkanlığı yaptı. 1997-2001 yıllarında TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı, 1993-97 yıllarında ise TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı, 2000-2008 yıllarında İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Bülent Eczacıbaşı, Forbes Türkiye'nin 2017'de hazırladığı 'En Zengin 100 Türk' listesinde 1.5 milyar dolarlık servetiyle 18. sırada yer aldı.
-----------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ:

SADAKO SASAKİ'NİN TURNALARI

Hiroşimalı binlerce küçük kızdan biridir Sadako Sasaki. 1945'te ABD'nin atom bombası Hiroşima'daki evlerinin bir mil uzağında patladığında iki yaşındaymış henüz.

KANATLARINA HUZUR YAZDI
Yaralanmamış, hastalanmamış. Okuluna gidiyormuş güzel güzel. Ancak 12 yaşına geldiğinde hastalanmış birdenbire. Doktorlar, Sadako'ya 'atom bombası hastalığı' adı verilen kan kanseri teşhisi koyduğunda; uzun yaşamı, umudu, şansı ve mutluluğu simgeleyen turnaların efsanesi canlanmış yeniden. 'Kağıttan Bin Turna Kuşu' efsanesine göre, hasta birisi eğer kağıttan 1000 adet turna kuşu yaparsa, tanrılar bu kişinin dileğini yerine getirecek ve onu sağlığına kavuşturacaktır. Bunun üzerine Sadako, hastalığını cesaretle karşılayıp, kağıt turnaları katlamaya koyulmuş. Katlarken de konuşmuş turnalarıyla: 'Kanatlarınıza 'huzur' yazacağım. Böylece tüm dünyada uçabileceksiniz.' Ancak küçük Japon kızın kısacık yaşamı 1000 turnayı katlamaya yetmez. 25 Ekim 1955 günü 644 kağıttan turnayı, 645'e tamamlayamadan ölür. Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömerler.

'BU BİZİM DUAMIZ'
O günden bu yana turna kuşu barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olur. Arkadaşları Sadako'nun ve atom bombasından ölen bütün çocukların anısına bir anıt hayal etmeye başlarlar. Gençler ülkenin her yanında bu proje için para toplar. Sonunda hayalleri gerçek olur ve 1958'de Hiroşima'da Barış Parkı'nda Sadako'nun anıtı törenle açılır. O günden bu yana her yıl Barış Günü olan 6 Ağustos'ta dünyanın dört bir yanından çocuklar yaptıkları kağıttan bin turna kuşunu Sadako'nun Hiroşima'daki anıtına gönderirler. Çünkü Sadako'nun anıtındaki yalvarış, aynı zamanda tüm çocukların ortak duygusudur: 'Bu bizim duamız, dünyada barış istiyoruz.' Meydan meydan, cadde cadde, sokak sokak, ev ev uçuşan, alanlarda 'Savaşa hayır' diye haykıran, evlerin ampullerinde barış için bir dakika karanlık olan turna kuşları tüm dünyadaki yandaşları gibi 'Biz bu savaşı durdurabiliriz', 'Savaşı halka sor' diyerek belki de şimdiye kadar yapılan özgüveni en güçlü bir eylem sürecini gerçekleştiriyorlar.
HİROŞİMA
Kapıları çalan benim, kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kaat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler
N.HİKMET
-----------------------------------
FIKRA:
BİR DAHA DENE EVLADIM


Kızının hamile olduğunu öğrenen anne haykırır;
-Kimden peydahladın söyle!
Kız bir telefon açar, bir süre sonra evin kapısına bir Ferrari yanaşır. İçinden yakışıklı, uzun boylu bir delikanlı iner ve durumu anlatır;
-Efendim, ben konumum gereği kızınızla evlenemem ama çocuk kız doğarsa, 1 milyon dolarlık hesap ve triblex villa. Erkek doğarsa 10 milyon dolarlık hesap, 1 fabrika, birde villa. Ama düşük yaparsa...
Tam o sırada kızın babası lafa girer,
-Düşük yaparsa bir daha dene evladım.