Bildiğiniz üzere Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2020 yılı asgari ücretini 2324,70 TL olarak belirledi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, geçen yıla göre net asgari ücreti yüzde 15,03 oranında artırdıklarını söyledi!! Komisyon'da işçi tarafını temsil eden TÜRK-İŞ Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, bu kararı kabul etmediklerini ve toplantıyı terk ettiklerini açıkladı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunda oy çokluğu ile belirlenen bu rakam ile işçilere karşı her yıl oynan senaryo aynı biçimde hayata geçirilmiş ve bir kez daha geçim ücretinin çok altında bir asgari ücret belirlenmiştir. Bir kez daha gerek TÜİK'in belirlediği rakamın altında kalınmış ve bir kez daha işçiler büyümeden pay alamamıştır.
Uluslararası kabule göre asgari ücretin 4 kişilik bir aileyi geçindirecek miktar olarak belirlenmesi gerekir iken ve TÜRK-İŞ'in en son yaptığı hesaplamalara göre Türkiye'de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2102,83 TL.
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6849,62 TL iken belirlenen asgari ücret rakamları bırakın bu rakamlara yaklaşılmasını tek kişinin bile geçimini sağlaması mümkün olmayan bir değer olmuştur. Yaklaşık 8 milyon işçinin bu rakamlarla geçindiğini Aileleri de dikkate alındığında ülke nüfusumuzun dörtte üçünün asgari ücret gelirleriyle yaşadığı hatırlatılacak olursa belirlenen bu rakamın sadece işçilerin değil ülkenin de yararına olmadığı açıktır. Yaşanabilir bir memleketin ancak ve ancak yaşanabilir bir asgari ücret ile mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.


Son yıllarda yaşanan ekonomik krizle, iğneden ipliğe her şeye yapılan zamlarla çarşı, pazar el yakarken, mutfaklarda yangın büyürken, alınmış bu karar ve ücret artışı kabul edilemez! Yapılan artışın; geçen yılın kayıplarını karşılamadığı gibi, 2020 yılının ilk çeyreğinde zamlar ve vergiler karşısında eriyeceği açıktır. Sermayeye kaynak aktarırken hiçbir tereddüt göstermeden para musluklarını sonuna kadar açan iktidar, söz konusu işçiler olunca muslukları kapatmaktadır. Asgari ücret, yasal olarak saptanmış belli kriterlere göre işçinin bir iş günü çalışması karşılığında ödenen ücrettir. İşçi ve ailesinin ekonomik ve sosyal hayatlarını en iyi şekilde yaşayabilmelerini sağlayacak minimum ücretin belirlenmesi asgari ücret ile mümkün kılınmıştır.Belirlenen bu asgari ücret İşçilerden ziyade işverenlerin istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Ve bir kez daha çalışanların sahipsiz olduğu görülmüştür.Hükümetin Ekonomik krizi ve Bütçe olanaklarını gerekçe göstererek sefalet oranında zammı kabul edilemez. Yaşanan süreç 'işçilerin ve çalışanların hakkına net bir saldırının devamıdır.' Bu bilinçte olan sendikaların ve tüm demokratik örgütlerin ortak ve birlikte mücadelesinin güçlü bir sese dönüşmesi için tüm olanakların sonuna kadar kullanılması zorunludur. Tüm sendikaların, bu yaklaşıma karşı kitlesel tepkilerini ortak, sürekli ve etkili olarak dile getirmesi artık kaçınılmazdır.