Cumhuriyetimizin kuruluş sürecinin en güzel ve anlamlı belgilerinden birisiydi: 'Daima İyiye, Güzele, Doğruya…'
Ne yazık ki son yıllarda ülkemizde 'kötülükler, çirkinlikler ve yalanlar/ yanlışlar' her yanımızı sardı…
Karşımıza çıkan yeni kötülükler ve çirkinlikler eskilerini aratır oldu… Eski yalanlar ve dolanlar meğer pembeymiş…
Tüm renklerin kirletildiği ülkemizde, birinciliği bembeyaz 'çocuklarımız' alıyor…
Ülkemizde doğanın beyazı, artık diğer renkleri eskisi gibi berrak yansıtamıyor…
Çünkü ortaya dökülen 'kötü, çirkin ve yanlış' şeylerin neden olduğu 'yangın', tüm yaşam alanlarımızı karartıyor…
EĞİTİM ALANINDAKİ YANGIN GELECEĞİMİZİ YAKIYOR
Her ne kadar iktidar sahiplerimiz görmezden gelseler de 'eğitim alanımız cayır cayır yanıyor…'
Yeni biten 2016- 2017 Öğretim Yılını genel olarak değerlendirdiğimizde açıkça görüyoruz ki Milli Eğitim Bakanlığının zaten kötü giden karnesi iyice bozulmuştur.
Bu karne şöyle özetlenebilir:
· Evrensel ölçütlere göre, 'Türkiye eğitiminin kalitesi artık yerlerde sürünüyor'.
· Ülkemizde 'eğitim hakkının kullanılması' ve 'eğitime erişim koşulları' iyice bozulmuştur. Bölgeler ve köyler/kentler/kenar semtler arasındaki eğitim olanakları uçurumu büyümüştür.
· Eğitimin evrensel ilkeleri olan 'laik, demokratik, bilimsel, kamusal eğitim', ülkemizde tamamen çürümeye terk edilmiştir…
· 'Eğitimi dinselleştirme ve ticarileştirme' yolunda çok büyük atılımlar(!) gerçekleştirilmiştir…
· Eğitim müfredatında yapılan 'bilim dışı düzenlemeler' hat safhaya ulaşmıştır.
· Evrensel hukuka ve demokrasiye aykırı olan OHAL sürecinde; 33 bin 128 öğretmen, 5 bin 318 akademisyen ve 1194 idari personel kamu görevinden ihraç edilmiştir. Bu yüzden 1,5 milyonu aşkın öğrenci öğretmensiz kalmıştır.
Bu karne, çocuklarımızın geleceğini yakan yüzkarası bir karnedir.
SINAV MARATONU EĞİTİM YANGININI KÖRÜKLÜYOR
Eğitim yaşamları boyunca çocuklarımızın beynine kazınan tek sözcük var: 'Sınav…'
Okulda sınav, dershanede sınav, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı (TEOG), Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)…' derken, çocuklarımızın çocukluk ve gençlik çağları geçiveriyor.
Bu yılki ÖSYM YGS 12 Mart 2017 günü yapıldı.
Aşamalarla yapılan TEOG Sınavları da Nisan/ Mayıs 2017 tarihlerinde tamamlandı.
Bu yıl 5 bölümde yapılacak LYS'nin ise tarihleri şöyle:
1. LYS – 4 ( Sosyal Bilimler) – 10 Haziran 2017
2. LYS – 1 ( Matematik) – 11 Haziran 2017
3. LYS – 2 ( Fen Bilimleri) – 17 Haziran 2017
4. LYS – 5 ( Yabancı Dil) – 17 Haziran 2017
5. LYS - 3 ( Edebiyat- Coğrafya) – 18 Haziran 2017
Çocuklarımızın gencecik yürekleri, daha küçücük yaşlardan beri içinde koşmakta oldukları sınav maratonu yüzünden öylesine yorgun ki…
Peki, böylesine yürek yakan bir sınav maratonu niçin yapılıyor?..
İnanın bu sorunun 'eğitimin ticarileşmesine zemin hazırlamak…' tan başka hiçbir somut yanıtı yok.
Tıpkı, AKP'nin eğitim politikalarının 'eğitim sistemimizi dinselleştirerek ve ticarileştirerek çocuklarımızın beyinlerini küçükken yakmak…' tan başka hiçbir eğitimbilimsel amacının olmadığı gibi…
Böylesine basit formüllerle 'kendi kör inançları doğrultusunda çocuklarımızı da erkenden pişirmek…' sevdasında olanlar, aslında çocuklarımızı ve toplumumuzu sorumsuzca ateşe atıyorlar…
Eğitim sistemimize sokuşturulan sınav maratonu ise 'yangına körükle gitmek…'ten başka bir şey değil…
AYBÜKE'NİN ZEYTİN GÖZLERİ…
9 Haziran 2017 günü, Batman Kozluk'ta yaşanan kahrolası terör saldırısında gencecik yaşamını yitiren Müzik Öğretmeni Şenay Aybüke YALÇIN'ın acısı, milyonlarca duyarlı yurttaşımızın yüreğini dağladı…
Aybüke'nin ölmeden kısa süre önce o güzelim yanık sesiyle söylediği Magusa Limanı Türküsünün bir dizesi şimdi o milyonların kulaklarında çınlıyor:
' Beni öldürende yoktur din iman…'
Evet, o masum Aybüke'lerin ölümüne neden olanları aklamak için 'din, iman, dil, ırk, milliyet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları…' gibi hiçbir değer yargısı yeterli değildir.
Bu bağlamda, Aybüke'nin ölümüyle ilgili olarak tüm Kürt siyasal örgütleri de, RTE/ AKP/ MHP iktidarı da, 'özeleştiri' yapmak durumundadırlar.
Bu ülkede artık ' Bilimin ve demokrasinin evrensel değerlerine aykırı olan etnik/dinsel amaçlarla ve şiddet/terör/savaş yöntemleriyle hiçbir sorunun çözülemeyeceği gerçeğini…' herkes ve her örgüt görmek zorundadır.
Böylesi yürek yakan durumlarda, tek yönlü olarak yapılan duygusal değerlendirmeler, akılcı yürekleri daha çok yakmaktadır…
Onun için 'ölümler, yeni ölümlerin bahanesi olarak kullanılmamalıdır…'
Unutmayalım ki 'ölümlerden nemalanmaya çalışmak, hiçbir çağdaş değer yargısına sığmaz…'
*******
İnsanına 'insanca' davranmayan bir zihniyet, hiç doğaya 'doğalca' davranabilir mi?..
O çağdığı zihniyet için 'zeytin' de nedir ki?.. Kara kuru bir şey işte…
RTE/ AKP iktidarı, bu ülkenin duyarlı yurttaşlarını saftirik yerine koyarcasına 'Zeytin Yasası' çıkarmaya çalışıyor.
Binlerce yıldır doğanın bile sökemediği zeytinleri yasayla söküp, yerlerine 'fabrika' ekeceklermiş…
Anlaşılan bazı insancıklarımızın zeytinliklerimizde gördükleri rant akıllarını o denli sulandırıyor ki, gözleri ne Aybüke'yi görüyor ne de zeytinin içinden süzülen yaşam ve barış damlacıklarını…
Bu durumda duyarlı yurttaşlarımızın:
' Yeter artık be!.. Aybüke'ler öldürülmesin, zeytin de yiyebilsinler!..' diye daha güçlü haykırmaları gerekiyor.
Umudumuz, 'Aybüke'nin gözlerinde zeytinin güzelliğini, zeytin ağacında da Aybüke'nin barış içinde eşit ve özgürce yaşamak sevdasını görebilmektedir…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…