Bildiğiniz gibi dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri'nde geçen yıl yapılan Başkanlık seçimi birçok kesim için sürpriz sayılabilecek şekilde sonuçlandı ve Trump Başkan seçildi. Aslında daha öncede belirttiğim şekilde sürpriz bir yanı yoktu bunun çünkü ABD sermayesi geçen dönem Obama'yı nasıl istemiş ve seçtirmiş ise bu dönemde Trump'ı istedi ve seçtirdi!
Müslümanlara geçici de olsa ABD'ye giriş izni vermeyeceğim diyen, zencileri tembel Yahudileri sevilmez olarak gören, Meksika sınırına duvar öreceğim parasını da onlardan alacağım, Çin'in ABD'ye tecavüz etmesine izin vermeyeceğim, kürtajı yasaklayacağım diyen garip bir adam Başkanlık sisteminin de en kuvvetli olduğu ülkelerden birinde başa geçti! Demek ki neymiş; ne kadar ben istemiyorum deseniz de, ne kadar bizim toplumumuz garip insanları seçmez deseniz de, ne kadar güçlü bir başkanlık sistemi getiriyorum deseniz de, halkın değil sermayenin istediği birisi söylemleri ve inançları halka ne kadar da ters olursa olsun başa gelebiliyormuş.
Başkanlık Sistemi devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükümet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi sistem olarak tanımlanır ve Başkanlık Sistemi'nin dünya üzerinde en fazla eleştiri oklarını üzerine çekmesinin ana nedeni; yaşanan yolsuzluklar, otoriterlik, tanıdık kayırma, diktatörlüğe araç olma ve çoğulculuk karşıtı olayların yaşanmasıdır. Bu bilinen ve yaşanan bir gerçektir.
İsteyen Başkanlık Sistemi'nin uygulandığı ülkeleri tek tek inceleyebilir. Başkanlık Sistemi'nin uygulanıp saydığımız bu olumsuzlukları en yaşayan ülkelerin başında Amerika gelmesine rağmen Trump tarzı insanların başa gelmesine bu sistemde engel olmak mümkün değil. Amerika'nın şu gözüken tek avantajı oturmuş bir Başkanlık Sistemi'ni ayakta tutmaya çalışan birilerinin ülkede olmasıdır. Bu nedenledir ki, sistem Trump'ın isteklerine rağmen boyun eğmiyor ve direniyor.
Seyahat yasağını hakimler durdurdu.
Yardımcılarını FBI soruşturuyor!
Kendi partisindeki vekiller Trump'a ilk yasa tasarısını kanunlaştırma hakkı vermedi. Meclis ve başkanlık aynı parti kontrolünde. Buna rağmen yeni yasayı çıkartamadılar. İktidar partisi içindeki muhalif vekiller galip geldi. Şimdi hep birlikte düşünelim şu anki Cumhurbaşkanımız herhangi bir konuda bu şekilde istekli olacak karar verecek ve kendi partisindeki vekiller olmaz diyecek! Buna İnan gidip Evet oyu verebilir. Ama görünen gerçekler ve yaşananlar bunun asla böyle olamayacağını bizlere göstermiştir.
Dünyada hiç bir sisteme benzemeyen benzetseniz bile sorunların yaşanacağı aşikar olan, yasama yargı yürütme erklerinin birbirinden bağımsızlığını yok eden ve Türk halkına dayatılan bu sistemi kabul etmek imkansız. Başkanlık Sisteminin uygulandığı ülkelerde yaşananlara baktığımızda bunu daha iyi anlayabiliyoruz. O nedenle Emre Kongar'ın dediği gibi 'Laik ve Sosyal Hukuk Devleti'ne dayalı çoğulcu, Parlamenter Demokrasi' adına, bu dayatmaya 'DİRENMELİ', 'HAYIR' denmelidir.