István Szabó, birçok önemli yazarın ve yönetmenin sıklıkla uyarladığı bir eser olan Faust üzerinden dönemin Nazi Almanya'sına ışık tutuyor. 1930'lu yılların Almanya'sında geçen hikaye, oldukça sevilen bir tiyatro sanatçısı olan Hendrik Höfgen'nin, Nazilerin iktidara gelişiyle birlikte adeta ruhunu şeytana satarak kariyerini koruma altına alışını konu ediniyor. Mephisto, baskıcı bir rejimin, sanatı ve günlük yaşamı ne derece esareti altına alabileceğinin bir kanıtını sunarken aynı zamanda etik değerlerin yitirilişinin insana uzun vadede neler kaybettirdiğinin bir göstergesi gibi. Ünlü Alman yazar Thomas Mann'ın oğlu olan Klaus Mann tarafından yazılan bir romandan uyarlama olan film, sanat ve hakim ideoloji arasındaki ilişkiyi irdeleyen oldukça güçlü bir yapım.
Çektiği bir çok filme, aldığı ödüllerle anlam katan Szabo'nun Mefisto'su sinema sanatının ve tarihinin önemli eserlerinden biri. Szabo, sinemanın en önemli ve esasında tek malzemesi olan insanı iki farklı açıdan inceliyor. İnsanı hem sanatçı hem, de birey olarak inceleyen yönetmen Mefisto'da bir tiyatro oyuncusunun, 'sanatıyla, ülkesindeki siyasi belirsizlikten dolayı topluma sanatçı kimliğiyle öncülük etme isteği' arasında yaşadığı çelişkiyi anlatıyor.
Yönetmen, Goethe'nin Faust'undaki Mefisto-Faust ilişkisinden etkilenerek filmi bu hikayeyle temellendirmiş. Sürekli Mefisto'nun (Şeytan) sunduklarına evet diyen Faust'un yerinde tiyatro sanatçısı Hendrik Höfgen (Klaus Maria Brandauer) var. Sürekli yükselmek isteyen kişiliğiyle, hatta Alman Tiyatrosu'nun geleceğinin kendisi olabileceğine inanan, bencil, oyunculuğuna hayran Hendrik Höfgen aynı zamanda aykırılığını göstermek, insanlara umulmadık biri olduğunu hissettirmek için de çılgınca dans etmektedir. Renkli bir yaşama sahip, duygusal ve enerjik tiyatro sanatçısının yaşamında iki farklı kadın vardır. Karısı: aşık olup evlendiği karısı Barbara ve ondan hiç beklentisi olamayan, sadece çılgınca seviştiği Juliette. Film boyunca Hendrik'in narsist kişiliğini benimsediğinizden hayatındaki bu iki kadın onu yaşama bağlayan, az da olsa sosyalleştiren araçlar halini alıyor. Sanat-siyaset, sanatçı-devlet ilişkilerinin günümüzde halen çözümsüzlüğünü sürdürmesi ya da sanatın topluma yol gösterici olması, sanatçının topluma öncülük etmesi gerekliliğinin tartışıldığı şu günlerde bile Mefisto yansıttığı hikaye, yakaladığı güncellik ile günümüzde de başarısını kanıtlıyor. Filmde, Hendrik siyasi belirsizliğin kol gezdiği Almanya'da büyük bir seçimin eşiğindedir. Tüm sanatçı arkadaşları ve karısı Barbara da Nazi'lerin iktidara geçmesiyle ülkeyi terk etmiştir ve Hendrik sonunda gitmenin yanlış olacağına, aktörlüğünü hiçbir şey uğruna feda edemeyeceğine karar verir. Hendrik ülkesini, tek özgürlüğü oyunculuk uğruna terk etmemeye karar verir. Bencil, enerjik ve saf Alman Hendrik, Almanya'da aktör olmaktan çok mutludur.Mefisto, Klaus Maria Brandauer'in kusursuz oyunculuğu ile bir başyapıt halini alıyor. *

*Gezici Festival - Deniz Yavuz



István Szabó

1938'deBudapeşte'de dünyaya gelen Szabo, 1956-61 yılları arasında, doğduğu kentte sinema akademisine devam etti. Akademiyi bitirirken sunduğu Koncert (Konser, 1961) adlı ilk kısa filmi bile uluslararası sinema festivallerinde birkaç ödül birden aldı.
Miklos Jancso ve Andras Kovacs'ın yanında 60'lı yıllarda Macar Sinemasının yenilenmesi için uğraş veren Szabo'nun ilk yapıtlarında genç insanların kimlik arayışları söz konusudur. Almodozasok kora (Düş Zamanı, 1964) adlı ilk filminde ilk kez çalışmaya başlayan yeni mezun dört mühendisin öyküsü anlatılmaktadır. Gerçekleşmeyen düşleri anlatan bu öykü, 1956'da Kızıl Ordu tarafından bastırılan Macar İhtilaline ilişkin belgesel bir filmin araya monte edilmesiyle siyasal bir perspektif kazandı.

Szabo, 60'lı yılların ortasından başlayarak 70'li yılların sonuna kadar çevirdiği filmlere politik inancı damgasını bastı. 1966'da gerçekleştirdiği sosyalist sistemlerdeki ideolojiyi eleştiren açıklama niteliğindeki Apa (Baba) filmi bu konudaki en önemli belgelerden biridir. Szerelmes film'de (Aşk Filmi, 1970) Macar halkının 1956'da başarısızlığa uğrayan ihtilal girişimi, Macarların birliği için bir metafor ve aynı zamanda özel hayattaki arzuların gerçekleşmesini engelleyen kaderin bir simgesi olarak kullanılmıştır.
Tüzolto utça 25 (itfaiye Sokağı 25, 1973) ile Szabö çağdaş Macaristan tarihinin panoramasını çizdi. Budapesli mesek (Budapeşte Efsanesi, 1976) ile yönetmen, en güç koşullar altında bile geleceğe yönelik bir hedef tutturan insanlara ilişkin alegorik bir yapıt gerçekleştirdi
1980-88: Biyografik Üçleme

Szabo'nun özellikle Macaristan konulu son yapıtı Bizalom (Güven, 1979) bireyin faşizm döneminde kendini kanıtlamasını konu almaktadır. Tiyatro oyuncusu Klaus Maria Brandauer bu yapıtların tümünde başrolü mükemmel bir biçimde yorumlamayı başardı. Gustaf Gründgens'i örnek alarak Klaus Mann'ın oyuncu Höfgens konusunda yazdığı 'Mephisto' adlı romanından sinemaya uyarlanan Mephisto (Mefisto) adlı film, 1982'de en iyi yabancı film dalında Oscar ödülünü aldı. Szabö 1983'te 70 yaşındaki bir kadının trajikomik aşk öyküsünü anlatan Katzenspiel (Kedi Oyunu) adlı filmi çevirdi.
Szabo, Mephisto'da işlediği sanat ve hayata ilişkin sorunları Meeting Venüs (Venüs'le Karşılaşma, 1990) adlı filminde bu defa eğlendirici bir biçimde ele aldı.