İçinde ince sataşmalar, takılmalar olan 'kahvehane önü sohbetleri' eskiden beri var, ancak sigara yasağından sonra katılım artınca, gündeme uygun laflamalarla daha bir renklendi.
'Trump'la başlayıp 'dolarla işim olmaz'la süren, 'Es Es'in hali pürmelaline ve 'kurban'a kadar uzayan duman altı sohbetlere, herkes kendi derinliği kadar katılır, yorum yapar.
Bazen biz de 'çorbada tuz' misali, hasbelkader okumuş yazmışlığımızdan gelen kelamlar sarf ettiğimiz olur. Bazı konularda ise susmak fazilet sayılır.
Yarın Kurban Bayramı ve benim bir şeyler yazmam gerek.
'Herkes derinliği kadar öter' düşüncesiyle, hatalı yazmamak için,
Bu konuların piri, kentimizin (benim yaşıtlarım da dahil) onlarca kuşağına Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmenliği yapmış, saygıdeğer hocam 'Ali Ay'dan daha iyi üstat mı bulacağım?
Dedim ve satırlarımı kendisine emanet etmeye karar verdim.
Bakalım, değerli hocam 'Ali Ay' neler diyor?

***

Hz. Âdem'den Hz İbrahim'e, Hz Musa'dan Hz. Muhammed'e, insanlık tarihi boyunca kurban olayı çeşitli şekillerde var olagelmiştir.
Bazen Tanrı'ya teşekkür etmek, bazen kötü ruhlardan korunmak için kurbanlar adanmış;
Bazen çok değer verilen bir hayvan, bazen de yörenin en güzel kızı Tanrı adına kurban edilmiştir.
Dinimizde kurban, kulu Allah'a yaklaştıran ibadetlerden sayılır. Tabii ki gereklerine uyulursa…
Koyun, keçi, sığır, deve kurban edilebilecek hayvanlar olarak belirlenmiştir. Bu hayvanların sağlıklı olması da şarttır.

***

Dinsel olarak kurban, Kevser suresinin 2. ayetinde '...öyle ise namaz kıl (dua et) ve kurban kes' şeklinde Peygamberimize emredilmiştir.
İmam-ı Azam, bu emrin tüm Müslümanları kapsama ihtimalini düşünmüş, kurbanın Peygambere 'farz', diğer Müslümanlara 'vacip' olduğu düşüncesini benimsemiştir.
Bazı imamlarsa, emrin sadece Peygambere olduğunu, diğer Müslümanlar için kurbanın 'sünnet' olduğunu savunmuşlardır.
Bu farklı yorumlar, farklı mezhep ve tarikatların oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Kurban, Bakara suresinin 196. ayetinde hacca giden hacılara da farz kılınmıştır.
Hac suresinin 34 ve 36. ayetlerindeyse, kurbanın Allah'ın bir nimeti olduğu, niçin kesildiği, etinden hem kesenin yemesi, hem de yoksullara yedirmesi gerektiği vurgulanmıştır.

***

Özetlersek;
'Kurban Allah adına kesilir.'
'Kesen kişi, etinden yararlanır.'
'İhtiyaç sahipleri başta olmak üzere başkalarına da yedirilir.'
Bu da kurbanın diğer birçok ibadet gibi hem kişisel, hem toplumsal bir ibadet olduğunu gösterir.
'Bayramların amacı toplumsal dayanışmayı sağlamaktır.'
Yoksula yedirilecek kurban eti bu dayanışmanın bir parçasıdır. Son yıllarda bu amaca uyulup uyulmadığı da tartışma konusudur.

***

Ali Ay hocamın yazısından sonra, televizyonlardan bangır bangır yükselen bayramla ilgili haberleri/programları izledim.
Ekranlarda kurbanlık satışları var; otogar ve havaalanındaki kalabalık var; trafik yoğunluğu, kazalar var; tatil beldelerinde doluluğun yüzde yüz olduğu müjdesi var; tanınmış kişilerin tatilinden görüntüler var.
Etin nasıl saklanacağı, nasıl pişirileceği, nasıl yenmesi gerektiği, hatta kurban diyeti ile ilgili yorumlar var.
Kurban etinin ihtiyacı olan yoksulla paylaşılması, toplumsal dayanışmanın buradan başlayacağı ile ilgili bir tek haber/yorum yok!
Bu da 'Kurban Bayramı'nın, artık bir 'tatil haftası'na ya da 'et bayramı'na dönüştürüldüğünün göstergesi.
Dileğim bayramın anlamına uygun yaşanması üzerinedir.
'Kurban Bayramı'nız kutlu olsun!'