26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü, bu konuyla ilgili, toplumun her bireyine görev ve sorumluluklar düşer.
İnsanlar, çoğu zaman bana değmeyen yılan bin yaşasın der,
Benim çocuğum kötülük yapmaz, sigara bile kullanmaz hanımefendidir, beyefendidir, diyerek kendi evladına toz kondurmaz.
Asla büyük konuşmamak lazım, çünkü her şeyi herkes yapabilir, insan beşerdir, şaşar. Kusursuz insan olmaz ya da rol model olan anne babanın yaptığı kötülükleri evlat örnek alır, uygun olmayan bazı davranışlar hayatına yön vermeye başlar. Çocuklarımıza karşı dürüst olmalıyız, duygudaşlık kurmalıyız.
Ramazan'da olsun insanlık biraz duyarlı oluyor diye sevinirdim. Fakat bazı insanların kalbine perde çekilmiş, taşlaşmıştır. Kötülük mesaisine Ramazan'da da dur durak bilmeden devam eder. Sizin yapacağınız iyiliklere de set çekmeye çalışır.
Bu tarz davranışlar kişinin özgüven eksikliği ve yeteneksizliğinden kaynaklanır. Kıskanan kişi, başarılı olan insanın yerinde olmak ister. Bir hevesle, hırsla başlar çalışmaya ama zor gelir ve bırakır. Bıraktığı an daha çok kıskanır, onun gibi olamayacağını bilir. Bu defa onun yaptığı güzel işlerin önüne geçmeye kalkar. 'Dünyanın en aciz şeyi başarıyı kıskanmaktır. Daha iyisini yap. Yapamıyorsan takdir et. O da içinden gelmiyorsa o zaman sus.'
Bir de neme lazımcılar vardır. Bunlar, yanında ne olursa olsun, görmez, duymaz ve bilmezler. Nasıl olsa itiraz eden ya da duyarlı olan birileri çıkar, ben huzurumu ve rahatımı bozmayayım der.
Ramazan'ın ilk günleriydi. İstanbul'daydım. İftar dönüşü yürüdüğüm kaldırım baya kalabalıktı. Herkes, tıka basa doymuş, güle oynaya, kaldırımları kahkaha ve neşeleriyle dolduruyorlardı.
Bir anda insanlar anlam veremediğim bir tedirginlikle, karşı kaldırıma hızlı hızlı geçmeye başladılar. Kaldırımda yalnız kaldım. Bu arada ilerlemeye devam ettim. İleride bir insan boylu boyunca yerde uzanmış yatıyordu. Yakınında da sadece bir insan vardı, koşar adımlarla yanına yaklaştım. Telefonumu elime aldım, yakınındaki beyefendi, aradık ama çok geç sigara çekmiş, nabzı atmıyor dedi. Yerde boylu boyuna yatan gencecik bir delikanlıydı. Onunda herkes gibi hayalleri, yaşama dair ümitleri vardı ama maalesef… Neme lazımcı beynine hava değmeyen, duyarsız insanlar sayesinde bu hale geldi. Keşke ailesi ve yakınları arkadaş gibi olabilseydi, keşke düştüğü bunalımı rahatlıkla anlatabilseydi.
Bu satırları yazarken, toplumda yönetim kadrosunda çalışan bir zatın oğlunun sözleri geldi aklıma. 'Neden sorunlu çocuklarla uğraşıyorsunuz ki hocam? Elit çocuklarla uğraşın, tamamı elit olsun. Yarın nankörlük yapar, evladımı sokak çocuğu olmaktan kurtardın demez!'
Kanım donmuştu, söyleyecek söz bulamadım, bir insan nasıl duyarsız olabilirdi bu kadar. Bir an maganda kurşunu ile engelli olan zat geldi aklıma, o an getirip gözüne sokasım geldi, özel insanımızın yerinde sen olabilirdin diye haykırasım geldi. Lütfen bu koltuğa otur sadece bir gün gez diyesim geldi. Ama konuşamadım, böyle bir duyarsızlık ve soru asla beklemiyordum.
Çocuklarınızı mutlaka sevdiği bir spora gönderin ve onlarla gerçekten bir arkadaş gibi ilgilenin, sorunlarını anlatsınlar ki bunalıma girdiğinde rahatlıkla anlatacağı, ona arkadaş gibi yaklaşan annesi babası olsun. Çocuk magandayken annesi babası değilken, başkaları kazanınca, annesi babası olmaya kalkmayın. Her haliyle sevin ve samimi olun. Ailecek spor yapın ki sadece çocuğun değil, sizin de beyninize hava değsin.