Ülkemizin ve dünyanın siyaset arenasında öylesine akıl dışı çirkinlikler yaşanıyor ki, insanın içi kararıyor…
Çirkinliklerin karanlığına karşı iyi ki bilimin aydınlığı ve sanatın güzelliği var.
Ve iyi ki bu güzellikleri paylaşacağımız dostlarımız ve dost örgütlerimiz Var…
'TARİH NE İŞE YARAR?'
Tepebaşı Belediyesi ile Tarih Vakfı işbirliğinde düzenlenen 'Tarih Konuşmaları' etkinliğinin 4'üncüsü 31 Ekim 2019 günü Tepebaşı Belediyesi Özdilek Sanat Merkezi'nde gerçekleşti.
'Tarih ne işe yarar?' konulu söyleşinin yöneticiliğini Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal YAKUT yaparken, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Doç. Dr. Nurşen GÜRBOĞA ile İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Sinan YILDIRMAZ konuşmacı olarak katıldı.
Söyleşide ilk olarak konuşan Doç. Dr. Nurşen Gürboğa, 'İktidarlar- tarih ilişkisini' irdeledi.
Doç. Dr. Gürboğa'nın 'Siyasal iktidarlar için tarih çok önemli bir ideolojik alandır… Tarih iktidarlar tarafından 'meşruiyet kazanmak' için kullanılır…' özünde yaptığı değerlendirmeler ilginçti…

Dr. Sinan Yıldırmaz ise 'milliyetçi tarihte devletlerin hiçbir zaman başarısızlıkları kabul etmediğini …' kaydederek, ders kitaplarından örnekler sergiledi…
Söyleşinin izleyicilerin katılımı bölümünde ben de söz aldım ve:
  • 'Bilim ve demokrasi ilkeleri doğrultusunda tarih bilinci oluşturmanın önemini…' vurgulayarak…
  • Ülkemizin akademik alanında yoğun kış koşulları yaşandığı bir dönemde 'kardelenler' gibi umut olan akademisyenlerimizi...
  • Kırçiçekleri gibi salonu dolduran gençlerimizi…
  • Eskişehir'de bilim ve sanat alanında kaliteli/ katılımlı etkinlikler düzenleyen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet ATAÇ ve çalışma arkadaşlarını, yürekten kutladım…
Salondan ayrılırken içimi kıpırtılar kapladı nedense…
*****
ANKARA'DA EĞİT- DER'Lİ DOSTLARLA ÖYKÜ SÖYLEŞİSİ…
Eşim ve ben son yıllarda 'Ankara'ya kaçamak yapmak için…' fırsat kolluyoruz. Çünkü Ankara'nın güzellikleriyle ve güzel insanlarıyla birlikte olmak bizi mutlu ediyor…
1 Kasım günü başlayan son Ankara kaçamağımız 7 Kasım'a kadar sürecek.
*****
EĞİT- DER Genel Merkezi tarafından 2 Kasım Cumartesi günü düzenlenen 'Söyleşi ve İmza Günü' etkinliğine katılmak bizim için güzel bir fırsat oldu.
EĞİT- DER MYK Üyesi ve abece Dergisi Yazı Kurulu Üyesi Gül COŞKUN'un başarılı bir biçimde yönettiği söyleşinin yoğun katılımlı olması sevindiriciydi.
Söyleşiye katılan iki yazarın da abece Yazı Kurulu Üyesi olmaları işin bir başka güzelliğiydi.
Emekli sınıf öğretmeni olan arkadaşımız Hatice SÖNMEZ KAYA, öykü alanında eserler veren bir eğitimci/ yazar.
Kendi anlatımıyla 'Altmış beş yaşında yazarlığa başlayan…' Hatice arkadaşın 'Babil'in Peri Masalları, Dilsiz Ay, Gün Gülü, Üşü' isimli kitapları var.
Halen Ankara'da bir lisede öğretmenliğe devam etmekte olan Sadık GÜNENÇ'in ise 'Bahadın Söylenceleri, Yaşasın İhtilal, Hırsızın Teki, Çıkarcının Teki, Gül Kurudu' isimli öykü kitapları var.
Ve 'Öykü, yaşamın ta kendisidir…' diyor Sadık dostumuz.
*****
Dileğim ve önerim, EĞİT- DER Genel Merkezi ve şubelerinde bilim ve sanat konulu söyleşilerin periyodik olarak sürdürülmesidir.
Bence bu tür söyleşilerin en güzel yanı, 'insanların anılarını, bilinçlerini ve umutlarını tazelemesidir…'
Demokratik öğretmen hareketinin bizlere sağladığı en büyük kazanımlardan birisi de 'okuma/ yazma alışkanlığı/ sevgisi…' oldu.
TÖS, TÖB- DER, EĞİT- DER, EĞİTİM İŞ, EĞİTİM- SEN okullarında(!) eğitim alarak, Türkiye'nin bilim ve sanat alanlarında önemli eserler vermiş binlerce insanımız var.
Bilindiği gibi, bilim ve sanat üretiminin olmazsa olmaz koşuludur 'özgürlük…'
Oysa günümüz Türkiye koşullarında 'en çok kirletilen bilim ve sanattır…'
Bu nedenle, demokratik sivil toplum kuruluşlarının bilim ve sanat insanlarımıza sahip çıkmaları birincil görevleri olmalıdır.
Özellikle bir 'tık' ile ulaşılamayacak kadar derinlerde yatan estetik güzelliklerin üreticisi olan sanatçılarımız öncelikli olarak korunmalı ve desteklenmelidir.
Ayrıca, bilim ve sanat etkinliklerinin ortamını 'bireysel egolarını tatmin etmek…' ya da 'siyaseten aykırı ve çarpık düşüncelerini insanlara dayatmak…' amacıyla kullanmak isteyenlere karşı da titiz olmak gerekir.
*****
HASANOĞLAN ÖĞRETMEN OKULU MEZUNLARININ CUMHURİYET BALOSU
Yakın dostlarımızın bildiği gibi, eşim Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulu (HAÖO) 1969 mezunudur.
Son üç yıldan beri eşimin dönem arkadaşlarının düzenlediği buluşmalara katılmak bizi çok mutlu ediyor.
HAÖO Mezunlar Derneği tarafından, 3 Kasım 2019 Pazar akşamı, Ankara/ Çankaya Belediyesi Vedat Dalokay Salonu'nda düzenlenen 'Cumhuriyet Balosu'nda bu mutluluğu bir kez daha yaşadık.
İnsanın yıllar önce aynı okul ortamını paylaştığı arkadaşlarıyla tekrar buluşmasının duygusal güzellikleri öylesine insancıl ki…
Katılımın ve kalitenin yüksek olduğu buluşmada; birlikte söylenen marşlar, şarkılar, türküler ve birlikte yapılan danslar ve halaylar eşliğinde tüm katılımcılar çocuklar gibi şenlendiler…
Buluşmanın 'Cumhuriyet Balosu' adı altında yapılması ise çok çok anlamlıydı…
Çünkü günümüz Türkiye'sinde Cumhuriyet değerlerini yok etmek için 'ittifak' oluşturanlara karşı, toplumsal yaşamın her alanında azim ve kararlılıkla direnmek gerekiyor…
Evet görünen o ki, 'Ankara'da her şey daha güzel olacak…'
Ama ben 'Ankara'nın en çok Eskişehir'e dönüşünü seviyorum…'

Sağlıkla, sevgiyle dostlukla…