Zihnime takılan iki önemli sözcük var son günlerde. Biri farkındalık, diğeri bilinç. Bu iki sözcük sadece zihnimi meşgul etmiyor, aynı zamanda duygularımı da yönlendirmeye çalışıyor. Bu sözcüklerin beni meşgul etmesinin bir nedeni de yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri olabilir.
Bilinç ve farkındalık sözcükleri beni bilinçli farkındalık kavramına götürdü. Bilinç insan zihninin bilgiyi kazanma biçimidir, farkındalık ise insanın ana odaklanabilmesi, duygularının ve yüreğinin sesini de devreye sokabilmesidir. Bilinçli farkındalık ise edinilen bilgiyi kullanarak içinde bulunduğumuz ana bilinçli olarak odaklanabilmektir.
Bilinçli farkındalıkta BİLMEK devrededir.
Odaklanabilmek, bakabilmek, görebilmek, düşünebilmek, dinleyebilmek, anlayabilmek, konuşabilmek, gülümseyebilmek, gülümsetebilmek, hissedebilmek, sevebilmek, paylaşabilmek, dokunabilmek ve daha birçok BİLMEK bilinçli farkındalığın eylem ve davranışlarıdır. Aslında bunların her biri bir yazı konusu. YAZABİLMEK de bilinçli farkındalığı gerektiriyor.
Toplum olarak bazı şeylerin farkındayız ama farkındalığımız bilinçli değil. Farkındalığı bilinçli olmayan yani bilinçli farkındalıktan yoksun olan insanların her günü aynı geçer. Çünkü bu insanlar yaşamın anlamının farkında değildir.
Toplum olarak giderek farkındalığımız, özellikle de bilinçli farkındalığımız zayıflıyor, yok oluyor. Artık birçok şeyin farkında değiliz, dolayısıyla gerçek bilgiye ulaşamıyoruz, doğru kararlar veremiyoruz, doğru tercihler yapamıyoruz.
Lütfen buradan bir umutsuzluk çıkarmayalım.
Her toplumda olduğu gibi bizim de değer ve davranışlarımızın bir kısmı dünyaya geldiğimizde özümüze, gen yapımıza ve ruh kayıtlarımıza kodlanmıştır. Değer ve davranışlarımızın bir kısmı da yaşantılarımızla oluşur.
Değer ve davranışlarımızın yaşantılarımızla oluşan kısmı her ne kadar yozlaşmış olsa bile ruh kayıtlarımızda olanlar bizi değiştirerek ve dönüştürerek yeniden bilinçli farkındalığa sahip olmamızı sağlayacaktır.
Doğru kararlar vermek, bilinçli tercihler yapmak ve her konudaki farkındalığımızı görmek ve göstermek için korkunun ve endişenin geri adım attırma gücüne izin vermeyeceğiz. Cesaretin ve umudun ileriye koşma gücünü hep yanımızda taşıyacağız. Ruh kayıtlarımızda yeteri kadar umut ve cesaret var. Artık bilinçli olarak bunun farkındayız.
Kaybetmemek için mücadele etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Korkudan değil umut ve cesaretten beslenmemiz gerektiğinin farkındayız.
Artık bilinçli farkındalık yaşam biçimimiz haline gelecek. An'ı yaşamak ve an'a odaklanmanın hakkını vereceğiz.
Doğada önce bademlerin ve eriklerin çiçek açtığını, sonra incirlerin yaprak çıkardığını, üstünde portakallar henüz tükenmeden portakal ağacının yeni tomurcuklar ve çiçeklerle süslendiğini, cevizin uyanmak için sıra beklediğinin farkında olacağız.
Yolda yürümenin güzelliklerinin farkına varacağız. Yürürken gördüğümüz bir kuşa, bir kediye laf atacağız, karşımızdan gelenlere selam vereceğiz. Sokağımızı temizleyen güzel insanlara kolay gelsin, bindiğimiz otobüsün şoförüne günaydın diyerek onları şaşırtacağız ve gülümseteceğiz.
Artık her şeyin sadece farkında değiliz aynı zamanda bilinçli farkındalığa sahibiz.
Her günümüz aynı geçmeyecek. Değiştireceğiz, dönüştüreceğiz.
Candan Erçetin gibi 'her şey değişti, biz de değişiyoruz' diye haykırarak değiştireceğiz, dönüştüreceğiz.
Korkudan değil umut ve cesaretten beslenerek değiştireceğiz, dönüştüreceğiz.
Değişim ve dönüşüm için yaradılıştan gelen ve ruh kayıtlarımızda olan ve bizi biz yapan değerler bize yeter.