Bir önseziyle 'Arap Baharı'nın sonrasının 'Fars Baharı' olduğu söylenirdi.
Bahar mıdır, kış mıdır bilmem,
Ama İran'da bir halk hareketinin olduğu gerçek!

***

Türkiye ile İran, tarihleri birbirine eklemlenmiş, karşılıklı ortaklıkları da, çelişkileri de yaşamış iki komşu ülke. Bu nedenle birinde yaşanan sosyal gelişmelerin diğerini etkilememesi mümkün değil.
'Atatürk Devrimleri'nin İran'ı, 'İslam Devrimi'nin Türkiye'yi etkilemediğini söyleyebilir miyiz?
Bu nedenledir ki, İran'da geçen perşembe başlayan protesto gösterileri, Türkiye'den ilgiyle izlenmekte.

***

İran'da 2009'da da, Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerine hile karıştırdığı iddiasıyla 'Oyum nerede?' sloganıyla protesto gösterileri yapılmıştı.
Tahran'da başlayan gösteriler, kuzeydeki illerde yaşayan solcu ve liberal kesimlere yayılmış, halen ev hapsindeki Musavi ve Kerrubi'nin önderliğinde orta sınıf/üniversiteli hareketi olarak gerçekleşmişti.
Dini lider Hamaney'in Ahmedinejad'ı sahiplenmesiyle bastırılmıştı.

***

Bu kez sadece solcu ve liberal değil, muhafazakar Meşhed kentinde 'hayat pahalılığına karşı bir protesto hareketi olarak' başladı, önce dini bir merkez olan Kum'a ve 29 ile dalga dalga yayıldı.
Öndersiz, örgütsüz gelişti ve toplumun farklı kesimlerini içine aldı. Katılım büyüdükçe ekonomik ve sosyal talepler, siyasi tepkilere dönüştü. İşsizlik, geçim sıkıntısı sloganları, Ruhani'ye, hatta dini lider Hamaney'e yöneldi.
Uzmanlara göre bu bir devrim değil;
Siyasi bir toplumsal hareket de değil!
Bir toplumsal patlama!
Artan işsizlik, (petrol dışı) ekonominin gerilemesi, alım gücünün azalmasıyla ortaya çıkan geçim sıkıntısı;
Patlamanın görülen yüzü.

***

Devletin kötü yönetilmesi, kurumların yağmalanması, mali kaynakların çarçur edilmesi, yolsuzluğun yaygınlaşması;
Fikir özgürlüğünün yok edilmesi; özgürlükçü gazeteci, akademisyen, yazar, düşünce üreten yetkin insanların ya katledilmesi, ya da yurtdışına kaçmak zorunda bırakılması;
Gençlerin çağdaş yaşam tarzı talebinin, teokratik düzen tarafından engellenmesi;
Kendileri yoksullukla boğuşurken, mali kaynakların Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ekseninde oluşturulan savaşçı dış politikaya heba edilmesi;
Protesto hareketlerinin görülmeyen yüzü…
Bu coğrafyada oluşan siyasi malzemeyi gören emperyal güçler de, gelişmelerden nemalanmak için üstüne atlamakta gecikmedi. Amerika göstericileri destekleyen kelamlar ederken, Rusya hariçten gazel okuyanları uyarıyor.
Şimdilik protesto hareketinin nereye evrileceği belli değil.
Uzmanlar, güçlü bir uyarı olacağını, İran'da bir yığın değişikliğe zemin hazırlayacağını;
Ancak rejim değişikliğine yol açmayacağını söylüyorlar.

***

Hangi ülke olursa olsun;
Halkın sosyo-ekonomik talepleri umursanmaz, yolsuzluk ve kayırmacılık yaygınlaşır, insan hakları ve fikir özgürlükleri üzerinde baskı kurulur, devlet yönetiminde liyakat ve adalet rafa kaldırılır, iç ilişkilerde demokrasinin, dış ilişkilerde diplomasinin çizgisinden çıkılırsa,
O ülkenin varacağı nokta 'İran olmak'tır.

***

Ülkemizde, son yıllarda OHAL süreci ve KHK'lerle yargı, basın, medya, yazar, akademisyen gibi düşünen muhalifler üzerinde oluşan baskı;
Her seferinde çark edişlere tanık olduğumuz, tutarsız dış politika düşünülünce…
'Ders alınır mı?' bilmem.
Bilinmesi gereken şu:
Şişen balonun havası alınmaz da,
Fazla bastırılırsa patlar!