Parti örgütünde gördüğü 'metal yorgunluğu'nu eleştirdi;
Sonra il başkanlarına, birilerinin kenara konulacağı sinyalini verdi AKP Genel Başkanı olarak.
Herkes merak içinde kaldı.
Kimdi bu kenara konacak metal yorgunları?
İnsanın aklına öncelikle bakan, milletvekili, belediye başkanı gibi önemli siyasi figürler geliyor doğal olarak.
İşaret fişeği atılmışçasına yandaş yazarlar ve partililer eleştirel ifadeler kullanmaya, kenara konacakları taramaya başladılar birden.
Zaman zaman kavgalara da sahne olan il ev ilçe örgütlerinde kenara konulanları basından izliyorduk ki…
Bomba İstanbul'da patladı!
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş istifa etti. (ya da ettirildi.)
***
AKP'de adı önde olan, popüler partililerin 'beraber yürümesine, yağmurda ıslanmasına' bakılmaksızın;
Bir poşet gibi kenara konulduklarına defalarca tanık olduk.
Adlarını saymayacağım, ama siz onları bilirsiniz. Kimisi parti içinde pasifize oldu, kimisi bir kenara çekildi, kimisi de dışarıdan muhalif muhalif kelamlar etmekte.
AKP'de adam değişimi kolaydır.
Tek kişi dedi mi, o iş tamamdır!
Kimse arkasında duramaz!
***
1945 doğumlu Kadir Topbaş, sırasıyla İmam-Hatip, İlahiyat ve Mimarlık mezunu.
Tanınmış bir mimardı ve 1994-1998 arasında Erdoğan'a danışmanlık yapmıştı.
1999'da Beyoğlu, 2004, 2009 ve 2014 seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.
Biz onu en çok Gezi Parkı olaylarında eleştirmiştik.
Her partide olduğu gibi AKP'de de ikbal arayan, boş pozisyon avcıları vardır. Bunlar, özellikle 15 Temmuz'da Amerika'da olmasına, gecikmeli dönüşüne ve damadı Kavurmacı'nın FETÖ ile olan bağlantısına kafayı taktılar.
Partinin 'Kadir Abi'siydi.
Eleştiri yağmuruna tutuldu, dışlandı.
Tıpkı daha önce kullanılıp bir köşeye konan diğerleri gibi…
***
İstifa ederken, üzerine analizler-sentezler yapılacak çarpıcı sözleriyle epey kafa karıştırdı.
Önce 'İnsanlar çok şeyi affeder ama adam yerine koyulmamayı affetmez.' dedi.
Kimin kimi adam yerine koymadığının, kimin kimi affetmediğinin, kimin adam olduğunun ya da olmadığının yorumunu sizlere bırakıyorum.
Ben, siyasi hayatıyla ilgili sitem dolu özeleştirisini yaparken kullandığı sözlere kafayı taktım:
'Çocuklarımızı hırsız gibi sevdik. Evimize hırsız gibi girdik.' dedi.
Başka örnek yok muydu yani?
Ne diyelim şimdi?...
***
Dursun, Temel'in dazlak kafasını sıvazlarken, patavatsızca:
'Ula Temel! Senin kafa aynı benim karının poposu gibi.' der.
Temel de kendi kafasını iyice sıvazlar ve ekler:
'Haklısın ula!'
***
Temel bu özelliği deneyimleriyle bilmese, söylemezdi herhalde.
İktidarı eleştirenlerin son yıllardaki beylik 'adamlar çalıyor ama çalışıyor' esprisi aklıma düşüverdi birden.
AKP'nin eskiyen 'Kadir Abi'si bunları söylerken iyi ki yanında Temel yokmuş.
Yoksa cevabı yapıştırıverirdi:
'Haklısın ula!'