Eskişehir seçimlerinin de Türkiye seçimlerinin de böyle olacağı belliydi!.. Bunu bilmiyorum demek abesle iştigaldi. Ülke genelinde tüm uyarılara kulak tıkayarak yaratılmak istenilen beka olgusu topluma bir dayatma olarak getirilince her zaman olduğu gibi toplum çat diye ortadan ikiye bölündü. Eskişehir'de özellikle CHP belediye başkan adaylarının terör örgütleri ile ilişkilendirilmeye çalışılması bu algının bir parçasıydı. Topçusundan popçusuna başarısı kendinden menkul oyuncusuna hepsi bu algının içinde olma yarışına girdi. Her geçen gün harareti artan bu yarışta başta sosyal medyada olmak üzere insanlarımız gayet seviyeli bir biçimde taraftar olarak tartışmaya fikir beyan etmeye başladı!! Açıkçası hangisinin derin tarihi toplumsal sosyolojik bilgisinden yararlanacağımızı şaşırmış vaziyette izledik. Aslına bakarsanız şaşılası bir durum olmaması gerekiyor çünkü zaten son 17 yıldır ülkemizde sürekli yapılan, alışageldiğimiz ve her seçim öncesi hayata geçirilen kutuplaştırma siyaset oyunu tekrar sahneye konuldu. Resmen insanımızla toplumsal algılarımızla oynanan bir oyun.
Peki ama biz toplum olarak sürekli neden bu oyuna düşüyoruz? Nedeni ne biliyor musunuz? Atila İlhan'ca İfade etmeye çalışayım; Türk toplumu son iki yüzyılı Batılılaşmanın gölgesinde o kadar ezik geçirmiştir ki toplumsal anlamda ve düzeyde bir aşağılık kompleksi bizi hiç terk etmemiştir. Bu kompleks elbette tek tek bireylerde yoğunlaşıp aydın ve sanatçı tabir edilen şahsiyetlere sirayet edince kaçınılmaz son bu oluyor. Fikir adamlarımızın, politikacılarımızın yerini bir türlü beğenmeyerek başkalarına sürekli kendini olduklarından farklı gösterme çabası da bu yüzden. Hayat sürekli bir güç gösterisi, sürekli kendini kanıtlama uğraşı. İşte oyunda hep bunun üzerine kurulu. Öyle bir oyun ki bu kültürü almış olanın 'haydi oynayalım' dememe ihtimali yok.
Her oyuna alet olmamanın tek yolu acilen kendimizi uygar toplumlarda olduğu şekliyle 'birey' haline getirmektir. Soran, sorgulayan, düşünen, tartışan insan modeli. Hesap veren hesap isteyen toplum modeli. Toplumsal olan ile bireysel olanın sınırını iyi tespit ederek bireyselin kendi hak ve çıkarları için toplumsal değerleri yok etmesini önleyen bir model. Ancak o zaman her dayatılana boyun eğmeyen bir toplum yaratabiliriz. Ve eğer üzerimizde oynananlar dahil olmak üzere bir oyuna dahil olacaksak bu oyunun da kurallarıyla birlikte oynanmasına izin vermeliyiz. Çünkü çocukların bile oynadığı oyunlarda oyun, kurallarına göre oynanır, kuralları bozarak değil.
Sonuç olarak ülke özelinde Eskişehir bu oyunlardan alnının akıyla çıkmıştır. Özellikle sadece kentleşmeyi değil demokrasiyi, hukuku, temel insan haklarını, düşünce inanç ifade özgürlüğünü simgeleyen aynı zamanda donanımlı, hayat bilgisi gelişmiş, kendisine değerler katmış, kendisini eğitip zenginleştirmiş insanların şehrini yaratan başta Yılmaz Hoca'nın ağırlığını koyması Ahmet Ataç ve Kazım Kurt'un yardımcı olmaları direk olarak bu sonucu doğurmuştur.