Bu köşede yazdığım yazıları perşembe günü yazıyorum, cuma günü gazetede yayınlanıyor.
Şimdiye kadar hiç önceden yazamadım. Hep son anda, hatta son saatlerde yazıyorum, bu nedenle de bazı haftalarda yazım olmuyor.
Bu hafta yazım yine son güne kaldı. Yazmak veya yazmamak arasında kararsızlık çekerken bir arkadaşım aradı. 'Hocam buğun perşembe yazını bekliyoruz' dedi.
İçimde bir durgunluk var, harekete geçemiyorum. Sanki biraz üretmekte zorlanıyorum deyince; 'Hayatın durağanlaşmasına izin vermeyin, Cemal Süreyya'nın dediği gibi bize yaşamayı sevmek yakışır, yarın bir neden bulup yeniden sevmek, hep sevmek, sonra sevmeyi başkalarına bulaştırmak, birlikte sevmek' dedi.
Birlikte sevmek deyince içimdeki karamsarlık yok oldu.
Birden ikna oldum.
Evet, arkadaşım haklıydı. Hayatı durağanlaştırmak gerekmiyor. Hemen konfor alanımdan çıkmaya karar verdim.
Çünkü her günün başka bir güzelliği var. Bugün de başka bir güzel. Dostluk güzel, arkadaşlık güzel. Kahve güzel, çay güzel. Hele hele birlikte sevmek daha güzel.
O zaman yazmak lazım.
İkna oldum dedim ya, birden ikna olmayı düşünmeye başladım.
Arkadaşım beni yazmaya nasıl ikna etti. Duygularıma hitap ederek, zihnime yön vererek.
Demek ki ikna etmek için zihin ve duyguların yönlendirmesi ve harekete geçirilmesi, hem düşünen beyine, hem de hisseden beyine ulaşmak/ulaşabilmek gerekiyor.
Bazen, ikna etmek için duygulara hitap etmek ve zihinlere yön vermek yetmeyebilir. Zordur bazı insanları ikna etmek. İşte o zaman ikna için gereken 'umut, inanmak ve güvenmek'.
Umut verebiliyorsak, inandırabiliyorsak bir de güven verebiliyorsak ikna etmişizdir.
Deme ki ikna için gereken beceriler;
Duygulara hitap etmek, zihni/aklı yönlendirmek, umudu yeşertmek, güven vermek ve inandırmak.
Eğer hala ikna edemediyseniz, küçük bir gülümsemeyi deneyin. Gülümseme hisseden beyine yolculuğu başlatır. Ya da gülümsemeyi en başta yapın.
Evet, bugün öncelikle kendimizi ikna edelim. Kendiniz için özenelim, kendimizi önemseyelim. Kendimize değer verelim, kendimizi şımartalım.
İkna olmak deyince birden öğrenmek için de ikna olmak gerektiğini düşündüm.
Çocuklarımız okulda yeterince niye öğrenmiyor? Çünkü öğrenmeye ikna olmuyor.
Okul, çocuklarımızın duygularına hitap edemiyor. Zihnini yönetebilmek için gereken desteği veremiyor. Çocuklarımızın umudunu yeşertemiyor, güven vermiyor, en önemlisi okulda öğrendiklerinin yarar olduğuna inandıramıyor.
Bu gün Antalya İyi İnsan Hareketi konusunda yazmayı düşünmüştüm. Artık sonraki haftalara kaldı. Bir de Öğrenmede İknanın Gücü konusu çıktı yine ileriki haftalar için.
Her günün başka bir güzelliği var. Bugün de başka bir güzel. Güne birlikte severek başlamak dileği ile.