Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki, imza meselesinden söz ediyorum…
Gerçekten sıktı artık, hem de çok…
Mücadele öyle bir safhaya geldi ki,
Hem partiye, hem örgütlere, hem delegelere, hem mevcut CHP'li belediyelere zarar veriliyor…
Birileri çıkıyor delegeleri suçluyor,
Diğerleri genel merkezi,
Başka birileri milletvekillerini, yöneticileri…
Hatta işi,
'Genel Merkez Kurultay yapmazsa yerel seçimlerde başarısız olurlar, bunun sorumluluğu da dar bir kadronun üzerinde kalır' diyerek;
Sanki biraz da aba altından sopa gösterir bir pozisyona bile getiren açıklamalar yapılıyor…
Tabi en kötüsü de,
Bir önceki gün Muharrem İnce'nin Sözcü Gazetesi'ne verdiği röportajda direkt Eskişehir ve Odunpazarı Belediyesi'nin ismini vererek getirdiği eleştiri…
Aslında İnce'nin 'ben size olanları anlatsam yöneticiler insan içine çıkamaz' sözleriyle sonunu bağladığı Odunpazarı Belediyesi'nde yaşandığını iddia ettiği şeyler, eleştiri tanımının dışına taşıyor…
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olmuş bir isim, genel başkanlık için açık iradesini ortaya koymuş bir isim, 8 ay sonra yapılacak yerel seçimleri hiç dikkate almadan partisinin belediyesine kamuoyu önünde açık açık verip veriştiriyor…
Üstelik hakkında konuştuğu delegenin ismini bile doğru bilmiyor…
Sema Yavuz yerine Kemal Yavuz diyor…

***

Avukat Betül Duman ile ilgili iddialar görece daha subjektif…
Betül Duman'ın direkt kendi ağzından bu yönde bir açıklama duymadıkça, yazılıp çizilenlerin ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olacağını tam olarak bilemeyeceğiz…
Şu an elimizde iddialar ve Kazım Kurt'un 'ben kimseye bu konuda baskı yapmadım' şeklindeki açıklaması var…
Ancak,
Kurultay delegesi Sema Yavuz'un bir yakınının son dönemde Odunpazarı Belediyesi'ne imzasını geri çekme koşuluyla işe alındığıyla ilgili iddianın baştan sonra 'yanlış' olduğunu, adımın Kemal Aydoğmuş olduğunu bildiğim kadar biliyorum…
Bu meselenin diğer ayrıntılarına girmeyeceğim fakat ilgili bakanlıktan muvafakat almaya dayalı bir iş talebi olduğunu, bunun başlangıcının 2 yıl önceye dayandığını…
Hatta ve hatta…
Artık bunu da söyleyeceğim;
Bakanlıktan muvafakat alınması konusunda Gaye Usluer'den yardım istendiğini (zira o dönemde henüz milletvekiliydi) biliyorum…
Ancak bakanlık kendi takdiri ile kadro konusunda (bakanlıktan, belediyeye geçme talebi ile ilgili) muvafakati vermedi ve işe alım gerçekleşmedi…
Demem o ki,
Muharrem İnce'nin Odunpazarı Belediyesi'ni milletin önüne atarken söz ettiği iddia tamamen yanlış ve bu konuyu en iyi bilen kişilerden biri de Gaye Usluer…
İsteyen açıp Gaye Usluer'e sorabilir…
Eminim hatırlayacaktır…

***

Diğer taraftan,
İmzaların teslim edilmesinin ardından önemli bir televizyon kanalından şöyle bir haber yansıyor…
'CHP'de dün olağanüstü kurultay için toplanan imzalar Genel Merkez'e iletilmişti.
630 imzanın içinde bazı imzaların fotokopi olduğu, 622 imzanın verildiği söylenmişti.
NTV'nin iddiasına göre; CHP'de ilk inceleme tamamlandı.
İlk inceleme sonrasında 614 noter onaylı imzanın, 4'ünün mükerrer olduğu tespit edildi.
Yani aynı kişiler farklı noterlerden imza verdiği için bu 4 imza düşüldü.
610'a indi.
610 delegenin içinden ise 5 ismin artık delege olmadığı tespit edildi.
Rakam 605'e düşmüş oldu.'
E haliyle,
Muhaliflerden karşı cevap gecikmeden geliyor…
'Genel merkez ipe un seriyor…'
'630 değil 830 imza da verseydik aynı şeyler olacaktı…'
Elbette cevap yine Gaye Usluer'den geliyor…

GAYE USLUER

Biraz da Gaye Usluer'den söz edelim…
Prof. Dr. Gaye Usluer, benim bu hayatta tanıdığın en naif, en nazik ve en kalender insanlardan biri…
Bir tıp profesörü…
Son derece kibar…
Eskişehir için pırıl pırıl bir değer…
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi rektörlük seçimlerinde birinci olmasına karşın (oylama döneminde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin son günleriydi) Sezer görev süresi bitmeden rektörlük atamasını yapmadı…
Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül de, Usluer'in yerine Fazıl Tekin'i rektör olarak atadı…
Ardından Gaye Usluer,
CHP Eskişehir Örgütüne gelip üye kaydını yaptırdı ve benim de gazeteci olarak bulunduğum küçük bir törenle CHP rozetini taktı…
2011 seçimlerinde 3'üncü sıradaydı ve seçilemedi…
2015'te ise liste başıydı…
Aynı zamanda CHP Parti Meclisi üyesiydi…
Genel Başkana yakın bir isimdi…
Ancak CHP'nin son iki kurultayında tutumu birden farklılaştı…
Son kurultayda genel başkanının karşısında olan ve bildiri yayınlayan grubun içinde yer aldı…
Uzatmayalım, 2018 erken genel seçiminde milletvekili adayı olarak gösterilmedi…
Sonrasında da, bugün 'muhalifler' olarak adlandırılan ve Kurultay için imza toplayan grubun sözlüğünü yaptı…
Yapmaya da devam ediyor…
Yaptığı açıklamalarda yanındakiler, milletvekilleri Yaşar Tüzün ile Tanju Özcan, Sakarya il başkanı ve bir ya da iki yerel yönetici daha…

***

Benim Gaye Usluer ile ilgili kendime sorduğum ancak cevabını bir türlü bulamadığım soru şu;
Gaye Usluer,
Milletvekiliyken de, PM üyesiyken de ve her iki görevi yürüttüğü dönemde de,
Eskişehir'de ne il ne ilçe, hatta gençlik ve kadın kolları kongrelerine-seçimlerine bile karışmazdı…
Yaşanan kavga, gürültü, tartışma ortamlarına hiç müdahil olmaz, hatta zaman zaman kendisine 'PM üyesi olarak bu yaşanan olumsuzluklara el koyun' şeklindeki telkinleri de duymazdan gelirdi…
Peki ne oldu da, o Gaye Usluer;
Olağanüstü Kurultay'ın yapılması için imza toplanması konusunda bu kadar ön plana çıktı?
Bu kadar sıkıntılı,
Bu kadar karmaşık,
Sonu bu kadar belirsiz
Ve sonucu ne olursa olsun CHP'yi 2'ye 3'e belki daha fazla parçaya bölecek böyle bir süreçte herkes kendisini sütre gerisine atarken o öne çıktı?
Bunun yanıtını en iyi bilen kişi kuşkusuz Gaye Usluer'in kendisidir…
Ancak imza karmaşasının geldiği bugünkü nokta, Gaye Usluer'in siyasi hayatını çok derinden etkileyecek, belki de bitirecek bir sarmalın içine doğru çektiğini bizim kadar kendisi de görüyor olmalı…