İletişim fakültelerinde sıklıkla tekrarlanan 'Bir köpek adamı ısırırsa haber olmaz ama bir adamın köpeği ısırması haberdir' tanımlaması vardır. Şu günlerde okullarda kayıtlar sürüyor. Artık insanlar 'kayıt parası vermeye o kadar alıştı ki; bunun haber değeri' kalmadı. Artık kayıt parası alan değil, 'almayan okulların' haber değeri var. Kentimizin 'en gözde eğitim kurumlarından' olan Yenibağlar Mahallesi'ndeki Ülkü İlkokulu'nda 'beş yıldır hiçbir veliden kayıt parası' alınmıyor. Hatta Okul Müdürü Hüseyin Çevik okulun girişindeki panoya bu konuda uyarı afişi bile astı. Veliler için asılan afişte şu ifadeler yazılı; 'Kayıtlar için kayıt parası veya bağış alınmamaktadır. Bu tür tekliflerin yapılmaması rica olunur.' Vali Özdemir Çakacak ve İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt 'beş yıldır bu örnek davranışından dolayı Okul Müdürü Çevik'e takdir' vermelidir. Okula adresi tutan insanlardan bile kayıt parası alınıyor. 'Adresi tutmayanlar, öğretmen seçenlerden fahiş miktarda' kayıt parası alınıyor. Artık veliler bu duruma öyle alıştı ki; Daha istenilmeden; 'Ne kadar kayıt parası vereceğiz' diyor. Bu paraları veren velilerden birde 'yılda iki kez aidat parası da' isteniyor. 'Peki okulların doğalgaz, elektrik ve su parası dışında herhangi bir para gelmiyor. Ülkü İlkokulu temizlik, fotokopi, kırtasiye, toner, tamirat gibi ihtiyaçlarını nasıl karşılıyor' diye soruyorsunuz. Okullar açıldıktan sonra, durumu iyi olan velilerden yılda iki kez 75'er lira aidat alınarak, bu ihtiyaçlar karşılanıyor. Yani bu alınan aidatlar yetiyor. Bu aidatları fahiş miktarda kayıt parası alan okullarda alıyor. O zaman soruyorum; 75'er liralık aidatlar ihtiyaçlar için yetiyorsa, fahiş miktarda alınan kayıt paraları neye harcanıyor?

-------------------------------------------------------------------------------------
VEKALET OYUYLA SEÇİLMEKLE BU İŞ OLMUYORMUŞ

AK Parti iktidarının yıllardır en büyük destekçilerinden birisi olan Memur-Sen toplu sözleşme masasında 'taleplerine duyarsız kalan Kamu İşveren Heyetini Türkiye genelinde düzenledikleri eylemle' protesto etti. Aynı eylem Eskişehir'de İl Sağlık Müdürlüğü Çay bahçesi önünde yapıldı. 'En çok üyeye sahip olmakla' övünen Memur-Sen'in Eskişehir eylemine katılım çok az oldu. Memur-Sen İl Temsilcisi Muammer Karaman neden üyelerinin 'en azından yirmide birini bile eyleme getiremediğini' sorgulamalı. Şapkasını önüne koyup düşünmeli. Memur-Sen'in Eskişehir'de '13 bin civarında üyesi' var. Eyleme sadece '150 civarında memur' katıldı. Demek ki 'sonradan vekaletle getirilen bir kişinin oyuyla Temsilci seçilmek ile' bu iş bitmiyormuş. Demokrasilerde 'eşinin yerine bile' oy kullanamazsın. Eğitimli insanların ağırlıkta olduğu ve 'en çok üyeye sahip memur konfederasyonunun temsilci seçiminde bir başkasının yerine' oy kullanırsın(!) Seçim sandığının açılmasına 'yarım saat kala tüzük değiştirilerek', vekaletle başka birine kullandırılan oyla seçilirsen, Memur-Sen'in 'en çok üyesi (4500) olan' Sağlık-Sen'in Şube Başkanını yanına alamazsın. Hasan Hüseyin Köksal sizi 'Memur-Sen İl Temsilcisi olarak görmediği için' sırtını sana dönerek, çay bahçesinde çayını böyle yudumlar. Korkarım aynı tepkinin benzerlerini diğer şube başkanlarından da göreceksiniz...

----------------------------------------------------------------------------------------------
YANDAŞ MEDYANIN
YALAN HABER BAŞARISI(!)

Gazetecilerin ve medyanın manipülasyon gücünü anlatan bir hikaye vardır. Bir tarihte, Papa, bir ülkeyi ziyarete gidiyor. Daha uçaktan inerken gazeteciler etrafını çevirip soru yağmuruna tutuyorlar. Papa, ülkeyi ve bazı kurumları ziyaret edeceğini söylüyor. Bir gazeteci hemen soruyu yapıştırıyor 'Genelevi de ziyaret edecek misiniz?' Bu soru karşısında şaşıran Papa 'Burada genelev var mı ?' diyor. Ertesi gün aynı gazetenin manşetinde büyük harflerle şu başlık yer alıyor 'Papa, uçaktan iner inmez, burada genelev var mı diye sordu.'
Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü'nün yanıltıcı ve sahte haber konusunda 37 ülkede yaptığı bir araştırmada, Türkiye yüzde 49 ile listenin en başında yer aldı. Euronews'ten Sertaç Aktan'ın aktardığı habere göre, Türkiye'yi Avrupa ülkeleri arasında yüzde 44 ile Yunanistan, yüzde 42 ile Macaristan, yüzde 38 ile Romanya ve yüzde 36 ile Çekya takip ediyor. 'Fake-news' yani sahte haber ifadesinin en yaygın olarak kullanıldığı Amerika Birleşik Devletlerinde bu oran yüzde 31 düzeyinde görünüyor. Yanıltıcı ve sahte haberlerin en az görüldüğü ülkeler Almanya, Danimarka, Hollanda ve İngiltere oldu. Yaygın medyanın yüzde 95'i AK Parti güdümünde. Bu başarı tüm olumsuzlukları 'olumlu şekilde lanse etmek' için birbiriyle yarışan ve 'ülkemizi toz pembe gösteren' yandaş medyaya aittir(!) Ülkemizi güllük gülistanlik gösteren ve günün 24 saati Cumhurbaşkanına methiyeler düzen yandaş medyanın bu perfonmansını önümüzdeki yıl arttırarak, Yunanistan ile arayı daha da açacağına inanıyorum(!)
-------------------------------------------------------
ÇİFTÇİ ÇİLENİN EFENDİSİ OLDU

'Yetkililere sesleniyoruz. Biz üretmek istiyoruz, bizim gidebilecek başka bir ülkemiz ve başka bir Türkiye yok. Ürettikçe batıyoruz. Artık duyun bizleri' Yukarıdaki bu sözler Odunpazarı İlçe Ziraat Odası Başkanı ve İlçe Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Naci Erdemli'ye ait. Maalesef yanlış tarım politikaları, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık, alınan vergiler, Tarım Kredi Kooperatifleri faizlerinin ve sulamada kullanılan elektrik fiyatlarının çok yüksek olması, desteklemelerin yetersiz olması, ithalatla cezalandırma yöntemleri yüzünden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Milletin Efendisi' olarak gösterdiği Türk çiftçisi çilenin efendisi oldu. Türk çiftçisi tüm olumsuzluklara rağmen üretmek istiyor. Onlara şaşı bakan AK Parti iktidarı üretmemeleri için her türlü çabayı gösteriyor. Yıllar önce kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyetinde tarım bilinçli şekilde yok ediliyor...
-------------------------------------------------------------
NOSTALJİ
HALKIN 'SAKIP AĞASI'YDI

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli işadamlarından birisi olan merhum Sakıp Sabancı 1984 yılında Anadolu Üniversitesi'nden Fahri Doktora almıştı. Beş yıl sonra (1989) tekrar Anadolu Üniversitesi'ni ziyaret eden Sabancı tarihi fotoğrafta; dönemin Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile Sivil Havacılık Yüksekokulu'nun Kurucu Müdürü Prof. Dr. Fevzi Sürmeli ile birlikte. Halk tarafından sevilen ve 'Sakıp Ağa' olarak da tanınan Sabancı 7 Nisan 1933 tarihinde, pamuk taciri Hacı Ömer Sabancı ve Sadıka Sabancı'nın ikinci çocuğu olarak Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğdu. Küçük yaşta Adana'ya göç ettiler. Çocukluğunu Adana'da geçirdi. 1957 yılında teyzesinin kızı Türkan Sabancı ile evlendi. 1966 yılında, babasının vefatı üzerine, Sabancı Holding'in yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Sakıp Sabancı, böbrek kanseri tedavisi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde 10 Nisan 2004 tarihinde sabah 05:55 sularında böbrek tümörünün karaciğere atlaması sebebiyle hayatını kaybetti. 12 Nisan 2004 tarihinde Sabancı Center'da düzenlenen devlet töreninin ardından yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı cenaze töreniyle Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. 2004 yılında öldüğünde, Amerikan iş dergisi Forbes'in milyarderler listesinde 147. sırayı almıştı.
-------------------------------------------------------------
FIKRA
SÜPERMEN

Adamcağız hayli alkollü ve de bitkin üstelik gecenin saat
üçünde evine gelir. Karısı son derece zinde, duruma kesinlikle hakim, kocasını sorgulamaya başlar. - Söyle bakalım Süpermeeen. Neler yaptın bu aksam? - Valla karıcım, patronla beraber müşterileri yemeğe çıkarttık.
- Eeee, sonra ne yaptınız süpermen?
- Oradan gece kulubüne gittiiik... Ben sadece oturdum.
- Yani sen bir şeyler yapmadın değil mi, süpermen ??!!!
- Ben hiç bişicikler yapmadım, ama sen niye bana ikide bir süpermen diyorsun? - Valla, ben bir seni bir de süpermeni gördüm donunu pantolonunun üstüne giyen !!!