Ülke genelinde yaşamakta olduğumuz iklim koşulları tarım ürünleri yetiştiriciliğini hemen her bölgede büyük zora sokmuştur. Önce sayısız sera kar yükü nedeniyle çökmüş, fırtına nedeniyle yıkılmış, sel altında kalarak büyük zarar görmüş, bu seralarda yetiştirilmekte olan ürünler de kaybedilmiştir. Seralarda üretim yapanlar bir yandan seralarını diğer yandan kaybettikleri ürünleri yenilemek için hiç hesapta olmayan masraflar altına girmişlerdir. Daha sonra tarlada, bahçede ekili, dikili ürünlerde don-soğuk zararı, seller veya aşırı yağış sonucu su altında kalma nedeniyle önemli kayıplar meydana gelmiştir. Bu zararın üstüne, kaybettikleri ürünü yenilemek için yeniden ekim, dikim yapmak zorunda kalan üreticilerin bu üretim yılı, masraflı ve çileli bir şekilde sürmeye devam etmiştir. Bu kadarla da kalmamıştır. Aşırı yağış alan yerlerdeki ürünlerin bir kısmı çürümüş, bir kısmı serin ve nemli hava nedeniyle bir çok hastalığa yakalanmış ve böylece verim ve ürün kalitesi düşmüştür. Arkadan dolu zararları yaşanmaya başlamıştır. Yaşamlarını tarım yaparak sürdürmek zorunda olan üreticilerin çoğu boylarını aşan bu masrafları yapabilmek için borç altına girmiştir. Yazlık ürün yetiştiriciliğinde en çok zorlayan ve de masraf açan uygulama sulamadır. Temmuz ayı başına kadar devam eden yağışlar yazlık ürün yetiştiricilerini sulama derdinden önemli oranda kurtarırken , bu defa aşırı otlanma sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır.
Çamur nedeniyle tarlalara, bahçelere zamanında girilip mücadele edilemeyen yerlerde ürünlerin bir kısmı ottan boğulmuştur. Kalanların verimleri ve kalitelerinde düşüşler görülmesi kuvvetle muhtemeldir. Tahıl üreticilerinin sorunlarının bir kısmı diğer ürünleri üretenlerle benzer durumdadır. Kalın ve ağır bir kar tabakası altında, kış soğuklarından korunan tahıl bitkileri, üreticilerin bir kısmının tercih ettiği ekim zamanı nedeniyle ulaştıkları büyüme dönemine göre çeşitli derecelerde ve şekillerde zarar görmüşlerdir. Ağır kar tabakası nedeniyle birbiri üzerine yatan bitkilerin gördüğü zarar, İçinde yüksek miktarda suya sahip olan bu kar tabakasının hızlı erimesi sonucu olan göllenmelerin bitkilere verdiği zarar ; aşırı yağışın sebep olduğu seller, su baskınları ve başta azot olmak üzere çeşitli bitki besin maddelerinin yıkanma yoluyla topraktan kaybı veya köklerin ulaşamayacağı derinliklere inmesi nedeniyle bitkilerce alınamaması ; yüksek toprak ve hava nemi nedeniyle meydana gelen çeşitli hastalıkların başakta tane sayısı, hektolitre ağırlığı, verim ve kaliteye verdiği zarar ; yağışın çok, havanın serin gitmesi sonucu tahıl bitkilerinin yeşil aksam büyümesini sürdürmesi ile birlikte bitkilerin tane oluşturma ve olgunlaşmada geç kalması sonucu olarak bitkilerin tane verimlerinde ve tane kalitelerinde azalma olması gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir. Hasadı başlamış olan arpalarda hektolitre ağırlıkları ve protein oranı bakımından istenen değerlerin altında kalmış oldukça çok sayıda ürün görülmüştür. Arpalar başaklanma ve tane bağlama dönemlerinde yağan yağış nedeniyle bir çok yerde ağır yatmalara uğramış olup, bu nedenle de verim ve kalite kaybına uğramıştır. Sap oranı yüksek olmakla birlikte bunun kalitesinde de düşüşler olmuştur. Buğdaylarda da tane bakımından verim ve kalite kayıplarının görülmesi güçlü bir olasılıktır.
Üretim girdileri için yapılan masraflar, iklim olaylarının verdiği zararlar ve yeniden üretim için yapılan harcamalar nedeniyle beli bükülen ve moral kaybına uğrayan üreticilerin önümüzdeki yıllarda daha az alan işlemesi, daha az girdi kullanması, daha az bakım yapması olasılığı, ülke çapında üretim miktarı ve ürün kalitesinin düşebileceği endişesi vermektedir. Böyle bir durum sağlıklı ve yeterli beslenme bakımından milletçe sıkıntı çekilmesine ve /veya gıda kaynaklarının daha pahalı sağlanmasına yol açabilecektir. Üretim ve ürün kalitesindeki kayıplar ülke ekonomisini de ciddi oranda etkileyebilecektir. Şimdi üreticinin elinden tutmak ve ihtiyacı olan maddi ve manevi desteği sağlamak zamanıdır. Bu destek sadece devletin sağlayabildikleriyle sınırlı kalmamalı, ürün alıp-satan tüccarlar, ürünü işleyen, mamul hale getiren sanayicilerin de yapacakları vardır ve bunu hem paylaşma hem de kendi kazançlarının sürdürülebilir olması bakımından önemsemelidirler.