Sevgili Okurlar:
Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Şükür imkanı olanlar kurban kesti, olmayanlar konu komşunun verdiği etlerle idare etme yönüne gitti. Bazıları memleket ziyareti yaptı, bazıları sahillere kaçtı. Kimi anne-babasının yanında bayramınu geçirdi kimi de kafasında planlayıp gidemediği yerlere gitti. Bizim de başka şehirlerden arkadaş olduğumuz dostlarımız Eskişehir'i görmek için kalkıp bayramda buraya geldi. Zaman zaman basında görüyoruz. Örneğin Bodrum'a tatile gidenler bir kahvaltıya şu kadar ödedi. Bir şişe suya şunu verdi diye. Malesef üzülerek söyleyeym, Eskişehir esnafımızdan bazıları biraz tursit görünce her halde Bodrum'a özendiler. Gelen ziyaretçileri kazıklamaya kalktılar. Önce Kur'anı Kerim'den bununla ilgili ayetleri alalım, sonra yorumuna geçelim. İşte ayetleri: Mutaffifin Suresi-1-ila 15'inci ayete kadar 'O ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline. Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman tam ölçerler, fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar büyük bir gün, insanların, alemlerin, rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? Hayır günahkarların yazısı muhakkak 'Siccin'dedir. Siccinin ne olduğunu sen ne bileceksin. O yazılmış bir kitaptır. O gün yalanlayanların hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay haline. Onu ancak her azgın, günahkar kimse inkar eder. Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman eskilerin masalları der. Hayır, hayır doğrusu onların kazanmakta oldukları, kalplerini paslandırmıştır. Hayır, şüphesiz onlar kıyamet günü rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. Sonra onlar muhakkak CEHENNEM gireceklerdir. Sonra da onlara yalanlamakta olduğunuz işte budur denecektir.
Buraya kadar Allah'ın ayetlerini yazdık. Şimdi ise kısaca olayı anlatalım. Öğle üzeri arkadaşımı alarak bir lokantaya girerek iki lokma bir şey yiyelim istedik. Ne yersiniz diye sordular. Biz de taze fasulye yiyelim istedik. Tabaklara koyarak bize getirdiler. Normal şartlarda en az 50 veya 100 gram koymaları gerekir diye düşünüyorduk. Gelen fasulye 10 gram bile değildi. Ben mahçup olmuştum. Sizin yetkiliniz kim diye sordum. Bir şahıs geldi, lütfen oturun dedim, oturdu. Peki, dedim sen acıkmış olsan, otursan, şu önümüze konan yemekle doyar mısın. Zira mubalağa etmiyeyim. 3 tam kaşık anca var. O zaman hemen aşçıya bağırmaya başladı. Biz de yemek yemeden o yerden ayrıldık. Bir başka yere vardık. Orada da yoğurtlu döner istedik, dönerler geldi. Bu defa da hiç yoğurt yoktu, hemen hemen bir çay kaşığı yoğurt koymuşlardı. Yine görevliyi çağırdık. Yoğurt yok bunda dedik. Adisyonu istedi bir kase yoğurt yazdı ve yoğpurdu dönerin üzerine döktü. Ama ayrı bir yoğurt yazdı. O gün Eskişehir için talihsiz bir gündü. Misafir arkadaşımız Esklişehir'i beğenmiş ama esnafını hiç sevmemişti. Gelen misafirlere nasıl davranılmasını ve ölçü tartının cezasının ne olduğunu yukarıdaki ayette okurlarsa daha iyi anlarlar. Lütfen şehrimiz adına bunu yapmayalım.