Toplu açılış törenleri başladı! Referanduma kadar da süreceği kesin!
Milyar dolarlık dev yatırımlar…
***
Açılışlar göz kamaştırıyor. Hele söylenenler... İthalat... İhracat... Köprüler… Yollar… Hanlar hamamlar…
'Daha önce delikli kuruşa muhtaçtı ülke. Hamdolsun geride kaldı o günler. O günlerden milyar dolarlık dev yatırımlar yapan ülke konumuna geldik...'
'Vay be!' diyor insan.'Çocukluğumdan beri gelişmekte olan ülkeydik ama anlaşılan artık gelişmiş ülke olmuşuz.'
Doğrusu, artık 'gelişmiş ülke' olduğundan haberinin olmayışından da utanıyor insan biraz.
Af buyursun büyüklerimiz. Kusurumuza bakmasınlar artık...
***
Toplu açılışlarda biraz tuhaflık var gibi geldi bana. Nelerin açılışı yapılıyor? Anlamak zor. Televizyondan göründüğü kadarıyla bir gürültüdür… Bir curcunadır… Bir hay huydur gidiyor.
Meydana toplanmış insanlar sürekli alkışlıyor, bağırıyor çağırıyor. İnsan tam olarak anlayamıyor ne olup bittiğini.
Her neyse. Çok önemli de değil zaten neyin açılışının yapıldığı.
Artık gelişmiş ülke olduğumuz, önemli yatırımlar yapabilen güçlü bir ekonomiye sahip zengin bir ülke olduğumuz anlaşılıyor ya konuşmalardan, gerisi önemli değil!
Hamdolsun. Allah devlete zeval vermesin.
***
Televizyonu kapatıp otogara gittim. Öyküm hafta sonu için okuldan gelecekti.
Otogarda beklerken... Otuz beş, kırk yaşlarında biri kendi kendine söylenerek sağa sola bakınıyor.
'Hayırdır,' dedim, 'birine mi kızdın?'
'Yok abi, ne haddime. Afyon'a gideceğim de…'
'Eee?'
'Yirmi beş lira, diyorlar. On beş liram var. Başka hiç param yok. İki yere sordum, on beş liraya olmaz diyorlar. Annem düşüp bacağını kırmış. Hastaneye yatırmışlar. Nasıl gideceğim şimdi ben? Ne olacak şimdi? Ben ne yapacağım? Nasıl gideceğim?'
Gerçekten de elinde on beş lira var. On lirası kağıt para, beş lirası bozuk madeni para. Sıkı sıkı tutuyor elinde.
Dinlerken… İçimde bir hesaplaşma.
Yahu ver şu adama on lira. Ya doğru söylemiyorsa? Nerden belli gerçekten bilet alacağı. Hem böyle para isteyen o kadar çok insan var ki hangi birine para vereceksin. Bazıları bunu iş haline getirmiş. Doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor? Ya parayı alıp aynı hikayeyi bir başkasına daha anlatırsa? Ondan da on lira… Sabaha kadar… Gelenden geçenden…
'Bir firma daha var Afyon'a giden, bir de ona sor.'
'Hangisi o abi?'
Gösterdim. Hemen koşarak gitti. Uzaktan baktım. Aynı şeyleri onlara da anlatıyordu sanırım. Bacağını gösteriyordu sık sık.
Avucunda sıkı sıkı tuttuğu on beş lirayı uzattı. Bileti aldı. Hızlı hızlı peronlara gitti. Demek ki söyledikleri doğruymuş.
***
Dev yatırımlar yapılmış; yollar, köprüler, havaalanları… Ama…
Ama vatandaş yüz kilometre öteye gidemiyor. Ne demişti Nazım Hikmet?
'Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.

Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.'