Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan '212 sayılı kanun' adlı düzenlemenin Resmi Gazete'de yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olan, 1961-1971 arasında 'Çalışan Gazeteciler Bayramı' adıyla kutlanan ve 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' olarak değiştirilen gazeteciler için özel anlam ifade eden gün iki gün önce buruk bir şekilde kutlandı!
Türkiye'deki basın ve medya özgürlüğü de bir kez daha gündeme geldi. 1961'den bu tarafa neredeyse 60 yıl geçmiş. Geride bıraktığımız 60 yıl içerisinde ülkemizde basın özgürlüğü de maalesef hep geriye gitmiş!..
Özellikle son 10 yıl içerisinde onlarca gazeteci tutuklandı, yüzlerce gazeteci hakkında dava açıldı, binlercesi işsiz kaldı. Ortaya çıkardıkları haberler, yazdıkları yazılar ve televizyonlarda yaptıkları yorumlar nedeniyle birçok gazeteci tutuklu. Basın ve medya özgürlüğünün durumunu ülkemizde rakamlarla kolaylıkla gözler önüne serilecek biliyor!..
Basın özgürlüğü tanımlamasına ve detaylı açıklamalarını burada yapmaya gerek yok sanırım. Basın özgürlüğü adı altında terör örgütlerini övmek onlara destek olmanın da bahse konu özgürlük kavramları ile uzaktan yakından alakası olmadığı da aşikar. Ancak son günlerde yaşanılan olaylarda iktidarın söylemlerine ters ifadeler kullanan iktidarın uygulamalarını düşünceleri ile eleştirenlerin de adeta terör örgütü üyesiymişçesine kamuoyu gözünde önce itibarsızlaştırıp sonrasında gözaltına alınıp tutuklanması basın ve medya özgürlüğünün endişe edilecek şekilde tehlikeye girdiğinin işareti.
Herkesin suçlu gösterilip daha hakim huzuruna çıkarılmadan, yargılanmadan en ufak bir şüphede direkt olarak şucu terör örgüt üyesi bucu terör örgüt üyesi olarak lanse edilip hedef tahtasına konulması büyük bir yanlıştır. Hele ki bu yanlış halkın doğru haber almasını sağlamaya çalışan basın üzerinde oluyorsa!! Ve daha kötüsü de bu yanlışlar hukukun en temel kavramlarından biri olan masumiyet karinesi ihlal edilerek yapılıyorsa!! Evet ne oldu hukuktaki 'bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını' ifade eden masumiyet karinesine? Ne oldu?
Her ülke kendi kanun ve yasaları çerçevesinde elbette bir takım sınırlar çizer ancak unutulmaması gereken toplumların özgürce düşüncelerini dile getirmesi ve ulusal bazda bu düşüncelerini duyurabilmesi için, basına medyaya ihtiyacı her zaman olacaktır. Tek bir elden yayınlanan ve yalnızca belirli bir çevreye ait olan basın toplumun sesi olamayacağı gibi ülkenin faydasına iş yapması da mümkün değildir. O nedenle bir an önce basının ve medyanın bağımsız hale gelecek uygulamalara geçilmesi elzem bir hal almıştır. Özgürlükler ihlal edildikçe ülkemizin geleceği de ihlal edilmektedir. Bu şartlarda da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlamanın bir anlamı da kalmamaktadır!...