GİRİŞ NOTU: Yaptığımız tatil boyunca savaş ve terör illetleri yine yüreklerimizi öylesine yaktı ki…

Diğer yandan siyaset arenamızdaki kalitesiz polemikçiler de yangına körükle gitmekten geri kalmadılar…

Örneğin, bir zamanlar bu ülkenin (ve benim) başına Kültür Bakanı kesilen ve o zamanlar FETO' nun gözlerinin içine 'bakan' bir 'kahraman' kişi de 'CHE' üzerine derin sözler(!) söyledi…

O derin sözlerden etkilenen bir kısım derin aydınımız(!) da fırsatı ganimet bilerek, CHE ve ATATÜRK gibi iki dünya devrimcisi üzerine kalitesiz tartışmalar yaptılar…

Aşağıdaki işaretler arasındaki yazım, KESİT köşesinde 17 Temmuz 2008 tarihinde yayımlandığında, o günlerin internet ortamında çokça tıklanmıştı. Ve yirmi yıldır yazmakta olduğum köşe yazıları içinde en çok okunan yazı oldu.

Şu günlerin sıcaklığı içinde o yazıyı aynı başlıkla tekrar sizinle paylaşmak istedim.

*****

Ülkemizde çok önemli bir biçimde aydınlanma görevi yürütmekte olan Cumhuriyet Gazetesi'nin 15 Temmuz 2008 tarihli eki 'Cumhuriyet Yaşam' dergisinde, Dursun ÖZDEN imzasıyla yayımlanan makaledeki bazı bilgiler açıkçası beni çok heyecanlandırdı.

Kırk yıldır devrimci literatürü yakından izleyen ve üstelik de eski bir tarih öğretmeni olarak; 'keşke bu bilgilere daha önce sahip olsaydım' diye hayıflandım doğrusu. Söz konusu yazıdan derlediğim bilgilere kendi yorumlarımı da ekleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

Küba Devrimi'nin öncülerinden ve Fidel Castro'nun yoldaşı Arjantinli devrimci Doktor Che Guevara, 1967 yılında Bolivya'da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; 'Atatürk'ün Büyük NUTUK'u ve Türk Şairi Nazım Hikmet'in 'Kuvayı Milliye Destanı' kitapları çıkmıştır.

NUTUK'un Küba Devrimi'ndeki yeri aslında daha önceki yıllara dayanıyor. Sosyalist Küba Cumhurbaşkanı Fidel Castro, 12 Mayıs 1961 tarihinde Küba'yı ziyaret eden Nazım Hikmet ile yaptığı özel görüşmeden sonra, Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den 'Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını' ister. ABD'nin bilgisi olmaması ricasıyla yapılan bu istek, Bilal Şimşir tarafından uzunca bir süre sonra yerine getirilebilir.

İşte, Fidel Castro'nun Atatürk hayranlığının kaynağı; İngilizce 'Nutuk' kitabını özümseyerek okumasında ve devrimci M. Kemal ATATÜRK'ün ilk antiemperyalist savaşımını zafere eriştiren '1919 Ruhu'ndan esinlenmesinde yatıyor.

12 Aralık 1996'da bir ödül töreni için gittiği Küba'da Fidel Castro ile görüşen Dursun ÖZDEN kendisine:

'Türkiye'de solcu, ilerici ve devrimci gençler; Che Guevara ve Fidel Castro'yu çok seviyorlar ve sizleri mutlak önder olarak kabul ediyorlar...' der.

Bu sözlere Castro'nun verdiği yanıt çok anlamlıdır:

'Devrimci M. Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar? Devrimci ATATÜRK bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır...'

Ayrıca, Mart 1997 de Habitat Toplantısı için İstanbul'a gelen Fidel Castro, yaptığı konuşmada şöyle der:

'Asıl devrimci M. Kemal Atatürk'tür. Ben bir devrim yaptım, ama O'nun yaptıklarını asla başaramazdım. Sakın kendinize başka esin kaynağı aramayın...'

Fidel Castro'nun bu sözleri karşısında heyecanlanmamak mümkün mü? Bu bağlamda son yıllarda Latin Amerika ülkelerinde esmekte olan 'ulusalcı ve antiemperyalist rüzgarda' Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ışığının etkisi yok mudur sizce?..

O Mustafa Kemal ışığıdır ki; doğudan batıya, güneyden kuzeye, birçok halk hareketini ve halk önderini etkilemiştir.

Örneğin, çağdaşları Lenin ve Churchill (Çörçil) kendisini hep takdir etmişlerdir.

1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinli'ye seslenen Mao'nun ilk sözleri şöyledir:

'Ben, Çin'in Atatürk'üyüm...'

Ve 1948'den bugüne dek, Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki 8. ve 9. sınıflarda Yakınçağ Tarihi derslerinde Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri okutuluyor.

Peki, Atatürk ışığı dünyanın dört bucağını aydınlatırken Türkiye'de neler oluyor?

Ne yazık ki ülkemizde bir yandan gericiler ve yobazlar, diğer yandan Che, Castro, Lenin, Mao gibi devrimci liderleri sözde örnek aldıklarını sanan 'uçuk solcular', Atatürk'ü ve düşüncelerini yıpratmak için her şeyi yapıyorlar. Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri de Atatürk'e karşı olan her türlü gerici ve bölücü hareketi destekliyorlar...

Bu tür çalışmalar yurt dışında da sürüyor. İşte sizlere iki örnek:

Birincisi, Küba Polis Şefi Carlos Fernandez'in yaptığı açıklamaya göre: 'Başkent Havana'daki 13/K parkında, birçok dünya liderinin büstlerinin olduğu yerde bulunan Atatürk büstü, Havana Karnavalı için çeşitli ülkelerden gelen 'Kürt kökenli gençler' tarafından 26 Temmuz 2007 günü yerinden sökülerek yok edilmiştir...'

O büst, 1994 yılında Esenyurt'un önceki Belediye Başkanı Gürbüz ÇAPAN tarafından diktirilmişti. Yerinden sökülen Atatürk büstünün yerine ne zaman konulacağı bilinmiyor.

Bu arada, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi önceki Başkanı Ahmet ATAÇ'ın 2003 yılında Küba'nın Momcipality kasabasına diktirdiği Atatürk ve Nazım Hikmet büstü Kübalılar ve turistler tarafından ilgiyle izleniyor.

İkinci örnek ise çok düşündürücü: 'Annan Planı gereğince KKTC'deki ortaöğretim okullarının ders kitaplarından Atatürk ve Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı konuları çıkarıldı...'

Son yıllarda ülkemizin üzerine çöken kara bulutların dağıtılabilmesi için; öldürüldüğü gün Che'nin sırt çantasından çıkan NUTUK'u kendimize rehber edinmemiz gerekiyor...

*****

Bu yazının üzerinden sekiz yıl geçti.

Son günlerde ülkemizde 'CHE' üzerine yapılan kalitesiz tartışmaları Küba Meclis Başkanı Estaban Lazo Hernandez şöyle değerlendiriyor:

'ATATÜRK gibi bir devrimciyi anlayamamış birinin CHE'yi anlaması beklenemez…'

Lütfen bu cümleyi tekrar okuyalım. Çünkü anlamamız gereken çok şey var…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…