Cumhuriyet Halk Partisi'nde her daim olduğu gibi, delege seçimleri ve kongreler süreci başlar başlamaz, farklı noktalardan farklı algı yaratma çabaları da beraberinde hızlandı.
Gruplar, adaylar, ilçe başkanlıkları için il başkanlığı için ortaya atılan isimler,
Kim kiminle nerede ne konuşmuş,
Kim kiminle oturup sohbet etmiş,
Kim kiminle yemek yemiş, yemek yerken ne demiş, ne pazarlıklar yapılmış…
Diyebilirim ki,
Daha bunların hiç biri olmadan ya da ete kemiğe kavuşmadan konuşulmaya, e haliyle de yazılıp çizilmeye başlanacak…
Başlandı bile…
Bilerek, bilmeyerek...
İsteyerek, istemeyerek,
Planlı, plansız...
Tüm bu gelişmeler de, CHP'nin zaten halk nazarında 'değişmez' olan olumsuz algısını güçlendiriyor...
Ancak,
Elbette bu demek değil ki,
CHP Eskişehir Örgütü hakkında yazılıp çizilen ve dahi konuşulanların tümü sanal bir algı yaratmaya yönelik…
Gerçekten olup biten şeyler de yok değil…
İşte Mecit Açıkgöz ve onunla birlikte 13 parti üyesinin disipline verilmeleri…
Yanılmıyorsam,
Disipline verilme gerekçeleri '16 Nisan referandumunda görevli oldukları sandık başlarında bulunmamak…'
E böyle olunca da, herkes konuşmaya başlıyor haliyle,
'Hadi bakalım CHP'de kazanlar kaynamaya başladı' diye…
Başka bir şey olabilir mi?
Elbette olamaz…

***

CHP'ye bunca yıl emek vermiş, tabiri caizse partinin hamallığını yapmış insanları, ki onların sayısı zaten giderek azalıyor, 16 Nisan'dan 4 ay sonra, kongre takviminin hemen arifesinde 'tedbirli' olarak disipline sevk etmek, CHP tüzüğünde ve de parti disiplin yönetmeliğinde yer alan kurallara ve suç tanımlamalarına uygun olarak yapılıyor olabilir...
Formal yani şekilsel olarak, hatta hukuken doğru ve gerekli bir karar da olabilir...
Ancak birçok konuda olduğu gibi, siyasette de 'doğru şeyi doğru zamanda yapmak' diye bir düstur vardır...
Eğer siz bu doğru olduğunu sonuna kadar savunabileceğiniz bir uygulamayı,
Delege seçimleri ve hemen ardından gelecek ilçe kongrelerinin öncesinde gündeme getiriyorsanız;
Üstelik de ismi ilçe başkanlığı için geçen kişiyi 'tedbirli' yani 'ilçe kongresinde aday olamayacak' bir statüde disipline veriyorsanız,
Bunun makul ve tutarlı açıklaması, tüzük ve talimatlara uygunluğu dışında başka unsurları da içermeli...
Sizce içeriyor mu?

***

Mevcut il başkanı ve yönetiminin,
Mevcut ilçe başkan ve yönetimlerinin başarılı olup olmadıklarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Her başkanı ve yönetimi tek tek mi
Yoksa,
CHP Eskişehir Örgütü'nü bir bütün olarak mı?
İlçe başkan ve yönetimlerinin görece başarısız olduğu ya da öyle düşünüldüğü bir ortamda, tüm örgütün başı olan il başkan ve yönetimini başarılı saymak olanaklı mıdır?
Örgütün tüm unsurlarının başarısız ya da vasat bulunduğu bir ortamda,
İl başkanı ya da yönetimini ne kadar başarılı bulabiliriz?

***

Üzerinde durulması gereken diğer bir konu da şu;
Siyaset, daha doğrusu muhalefet, 16 Nisan'dan önceki gibi yapılamaz artık...
Zira,
Siyasetin zemini, dayanak noktaları, hedefleri, aktörleri olmasa bile oyunun kuralları önemli ölçüde değişti...
Babadan, atadan kalma yöntemle siyaset ve de CHP'nin temel görevi olduğu için söylüyorum muhalefet, eskisi gibi yapılmaya devam edilirse, sonu hüsrandır...
Ya da CHP'nin zaten bir türlü yükseltemediği oy oranının, en azından olduğu yerde durmaya devam etmesi demektir...

***

O nedenle,
CHP, kendisini tepeden tırnağa revize etmeli ve bugüne kadar savunduğu ilkelerden ödün vermeden siyasetini, örgütsel yapısını yeniden ve yeniden elden geçirmelidir...
En küçük örgütsel yapıdan genel merkeze kadar olan yapı içinde, bugüne kadar uygulanan hiç bir yol ve yöntem CHP'ye iktidar yolunu açmadı...
Bugüne kadar, en azından parti içi demokrasinin olmazsa olmazı denilerek savunulan önseçim bile CHP'ye yeni bir güç katmadı, katamadı...
16 Nisan'dan sonra, yerine başka bir düzenleme yapılmadığı sürece uygulanacak yol ve yöntem bellidir...
İster partili cumhubaşkanı deyin, ister olağanüstü yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanı deyin, ne derseniz deyin...

***

Sonuç;
2017'nin kalan son çeyreğinde CHP'yi 2019 Cumhurbaşkanı seçimine götürecek yönetimler seçilecek...
Eskişehir'de seçilecek yönetimler,
Milletvekilleri ya da belediye başkanları için değil,
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Başkan-Cumhurbaşkanının seçileceği seçimlerde görev yapacak...


ES ES'TE 'GÜVEN' DÖNEMİ

Eskişehirspor'da dertler dağları aşmış durumda...
Başkan Sinan Özeçoğlu'nun dün yayınladığı ve sizlerin bugün gazetelerde okuduğunuz açıklaması, 'gerçekler acıdır' özdeyişini bir kez daha anımsattı bizlere...
Maddi konuları bir kenara bırakabilir miyiz?
Elbette hayır...
3-6-9..
Ne 15 mi? derken;
Özeçoğlu'nun bugünkü açıklamasında söz ettiği -30 puan silinme ihtimali dudaklarımızı ucuklatmaya yetti...
Yönetim eminiz ki, bu konuyu çözmek için elinden geleni yapıyor...
Diğer taraftan, Eskişehirspor cephesinde hoş şeyler de olmuyor değil...
Ahmet Sezer'in jesti,
Yücel Yenilmez'in katkısı,
Cemalettin Sarar'ın uzun yıllar sonra, neredeyse 20 yıl sonra, isminin Eskişehirspor'la birlikte anılmaya başlanması...
Son olarak da,
Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen'in takımın ilk haftaki deplasman giderlerini üstlenmesi çok önemli ve değerlidir...
Sağlanan katkının parasal değeri değildir önemli olan...
Önemli olan,
Eskişehirspor Kulübü'nün,
Ne yazık ki,
Uzun yıllar önce yitirdiği 'güven-itimat' duygusunu yeniden kazanmış olmasıdır...
Çok eskilere gitmeyelim ama,
Son 10 yıldır insanlar Eskişehirspor'a sevmedikleri için değil,
Verdikleri desteğin nerede, nasıl ve hangi amaçla kullanılacağını tam kestiremedikleri için desteklerini kesmişlerdi...
Buna karşın Eskişehirspor'un hala çok büyük parasal desteğe ihtiyacı var...
İşin o tarafı nasıl çözülür, şu aşamada bilmek zor...
Ancak bu güven duygusunu yeniden inşa etmenin hiç de kolay olmadığını ve bunu da yeni yönetimin başardığını görmek gerekiyor...