Son haftalarda yerel medyamızda en çok gündeme getirilen konuların başında 'CHP Kongreleri' geliyor.

Ne yazık ki yapılan haberlerin ve yorumların çoğu da 'adaylar üzerine söylentilere dayalı' ve 'sübjektif (öznel) yaklaşımlarla' yapılıyor.

Özellikle 'CHP karşıtı oldukları tescilli olan bazı kalemler(!)' fırsatı çok iyi değerlendiriyorlar… İğneden çuvaldıza ve taştan çamura kadar tüm malzemeler CHP'ye karşı hoyratça kullanılıyor…

Elbette süreci objektif (nesnel) değerlendirenler de var. Ben de yapabildiğimce nesnel bir biçimde görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

17 YIL ÖNCESİNDEN KESİTLER

Öncelikle, 17 yıl önce 19 Ocak 1998 tarihinde KESİT köşesinde 'CHP'de Kongreler Süreci Üzerine Bir Değerlendirme' başlığı altında yayımlanmış yazımdan bazı alıntıları sizlere sunmak istiyorum.

***

'(…) Konunun bu noktasında bir gerçeği yinelemek gerekiyor.'Türkiye'de siyasal partilerin yapılanmasında DEMOKRATİKLİK ve KURUMLAŞMA gibi iki önemli eksiklik vardır.'

Bu ilkel ve antidemokratik hastalık şu veya bu ölçüde tüm partilerimizde görülmektedir.

Ancak 'Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek' gerekirse, ülkemizde parti içi demokrasinin ve kurumlaşmanın EN İYİ işlediği parti CHP'dir.

'Kötü örnek olmazmış' ama yine de kıyaslayacak olursak; bir ilçede 149 üyeden fazla üye kabul etmeyen veya başbuğların, mücahitlerin, babaların, peşinde sürüklenen partilerle CHP aynı kefeye konulamaz…

Bu bağlamda, medya tarafından kamuoyuna abartılı bir biçimde yansıtılan bazı CHP kongrelerindeki olaylara ne demeli?

Öncelikle şunu demeli:'Yumruklarla, sertliklerle, aşağılayıcı sözcüklerle hiçbir İYİ' ye, hiçbir GÜZEL'e, hiçbir DOĞRU'ya ulaşmak olanaklı değildir.' Böylesi çirkinlikler demokratik ve nitelikli bir partiye yakışmaz…

Ancak bir gerçeği de unutmamak gerekiyor. 'Doğada ve toplumda YAŞAYAN HER ŞEY olumlu ya da olumsuz tepkiler alır.' Tepkiler yaşıyor olmanın özelliğidir…

Tüm olumsuzluklara rağmen insanlar CHP'de kavga etmeye değer birşeyler buluyorlarsa, bu bir canlılık örneğidir…

Sezar'ın hakkını kendisine verdikten sonra, O'nun kulağına da birkaç gerçeği fısıldamak gerekiyor:

1. CHP'nin Eskişehir'deki kongreler süreci yaşanırken, 'parti içindeki tartışmalarda ideolojik ve politik boyuttaki ilkeli değerlendirmeler yetersizdir.' İnsanların çoğu kısır tartışmalar ve basit taktikler içinde boğulmaktadırlar…

2. Bu aşamada amaç; 'Sağlıklı bir biçimde ilçe ve il yönetimleri oluşturmak mı, yoksa gelecekteki milletvekillikleri veya belediye başkanlıkları için şimdiden zemin hazırlamak mıdır?...'

3. Parti içinde KİŞİLERE veya etnik, dinsel ve hemşeri ilişkilerine dayalı kümeleşmeler sürüyor. Üstelik kongreler sürecinde oluşan bu kümeleşmeler, parti içindeki gerginliği ve güvensizliği arttırmıştır…

Görülüyor ki, CHP'nin Eskişehir'deki başarısı bu sorunların aşıldığı oran kadar olacaktır…'

***

O yazıdan sonraki ilk genel seçimlerde (18 Nisan 1999) CHP baraj altında kalmıştır…

17 YIL SONRA GELİNEN NOKTA

Bugün ülkemiz 'demokrasi ve Cumhuriyet değerleri ile siyasal partilerin genel durumu' açılarından 17 yıl öncesinin çok gerilerine düşmüş durumdadır...

Böylesi bir kötü durumda kendisine çok önemli görevler düşen CHP'nin durumuna bakınca ise insanın aklına şu tekerleme geliyor: ' Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki, arpa boyu kadar yol gitmişiz…'

Çünkü CHP'nin 17 yıl önceki kongreler sürecinde irdelemeye çalıştığımız üç sorun bugün de aynen sürüyor. (Lütfen yukarıdaki 3 maddeyi bugünle kıyaslayarak tekrar okuyun…)

Birinci maddedeki 'kalite' sorunu dünkünden daha iyi değildir…

İkinci maddede vurgulamaya çalıştığımız 'kurumlaşma' sorunları daha da karmaşık haldedir. Örneğin bu konuda Eskişehir'de belediyelerle parti örgütleri arasında yaşanmakta olan sıkıntılar, duyarlı yurttaşların yüreğini ağzına getirmektedir…

Üçüncüsü, 'CHP'de sosyal demokrasi değerlerine aykırı olan etnik, dinsel ve kültürel yaklaşımlara dayalı kalitesiz kümeleşmeler' hala sürmektedir…

BLOK LİSTENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ…

CHP'nin bugünkü kongreler sürecinde çok belirgin olarak sırıtan bir sorun da 'parti içi seçimlerde yaygın olarak blok liste yönteminin kullanılmasıdır…'

Oysa CHP Tüzüğü öncelikli olarak 'çarşaf liste' önermektedir.

Çünkü blok liste, 'demokrasinin çoğulculuk ilkesini engelleyici' bir yöntemdir.

Çünkü blok liste 'uzlaştırıcı değil, ayrıştırıcıdır.'

Bu gerçeklere rağmen, CHP içindeki 'kümeleşmelerin öncüleri(!)' tarafından ısrarla blok listenin tercih edilmesi ve üyelerin bu konuda ağırlık koyamamaları, bir sosyal demokrat partiye yakışmamaktadır…

Mahalle ve ilçe seçimlerinde çarşaf liste uygulanmadan, kazanan blok listelerin delegeleriyle yapılan il kongresinde çarşaf liste uygulamak ise samimiyetsiz bir durumdur…

SÖZÜN ÖZÜ

Bugün demokrasinin ve barışın cayır cayır yanmakta olduğu ülkemizde, 'daha KALİTELİ, daha KATILIMLI ve daha KİTLESEL bir CHP'ye' şiddetle ihtiyaç vardır.

Bunun için gerek duyulan bilgi ve deneyim birikimi, 'sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle kaynaştırılmış Cumhuriyet değerlerimizde' vardır.

Bu değerlerin yaşama geçirilmesi ise 'parti içi demokrasi' ve 'parti içi eğitim' anahtarlarıyla mümkündür…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…