'Sözcükleri anlamlarına ve işlevlerine uygun düşmeyecek durumlar için kullanmaktan kaynaklanan iletişim bozukluğu', ne yazık ki toplumumuzda çok yaygın…
Bunun güncel ve tipik bir örneği, 25 Haziran'dan beri CHP üzerine koparılan 'Değişimden yana olanlar/ olmayanlar' tartışmalarında yaşanıyor.
Ve bu tartışmalar, söz konusu olan 'değişim' sözcüğünün anlamından kopuk olarak ve kısır bir biçimde sürdürülüyor.
Biz konuyu özüne uygun ve polemiklerden uzak bir biçimde tartışmaya çalışacağız.

'DEĞİŞİM' VE 'GELİŞİM' SÖZCÜKLERİNİN ANLAMLARI
Türkçe sözlük 'değişim' sözcüğünü: 'Belli bir süreç içinde yer alan değişikliklerin tümü, değişmek eylemi' olarak açıklıyor.
'Fizik Kimya Terimleri Sözlüğü' de değişimi; 'Bir özelliğe ilişkin değerin belli koşullar altında azalıp çoğalması' olarak açıklıyor.
Bu anlama göre değişim ileriye, geriye, sağa, sola yani 'her yöne' olabilir.
Türkçe sözlüğe göre 'gelişim' ise: 'İlerleme, inkişaf (açınım), tekamül (olgunlaşma, evrimleşme)' anlamlarına gelmektedir.
Bu bağlamda 'gelişim': 'Mevcut yapı içindeki iyi, güzel ve doğru değerleri korumak ve geliştirmek' anlamındadır.
Ve gelişim, olumlu anlamıyla değişimi de içerir.
Bu sözcükleri konumuzla ilgili olarak örneklendirecek olursak:
  • Türkiye Cumhuriyetinin temel değerlerinden olan 'Güçler ayrılığına dayalı Parlamenter Sistem' kaldırılarak, yerine 'Tek kişiye dayalı başkanlık sistemi' getirilmesi bir 'değişimdir'; ama asla 'gelişim değildir…'
  • CHP'de Kemal KILIÇDAROĞLU yerine başka birinin genel başkan seçilmesi değişimdir, ama bunun adı 'gelişim' olmaz…
Üstelik adı geçen diğer genel başkan adaylarının hiçbiri 'İdeolojik yetkinlik, entelektüel ve sol kültür birikimi, güvenilirlik, özveri vb.' özellikleriyle KILIÇDAROĞLU'ndan daha üstün değillerse…

CHP'NİN GERÇEK SORUNU 'GELİŞİM'DİR
İzninizle 'CHP'nin değişim gereksinimi' ile ilgili görüşlerimi, KESİT köşesinde daha önce sizlerle paylaştığım 'CHP 'Farkını' Fark Ettirmeli' başlıklı yazımdan aldığım alıntılarla anımsatmak istiyorum.
1. CHP'nin ülkemizdeki diğer siyasal partilerden 'farkı', öncelikle CHP Program ve Tüzüğünde yer alan ilkelerdir. Şöyle ki:
  • 'Atatürk'ün modernleşme devrimi ve altı ok ilkeleri,'
  • 'Sosyal demokrasinin evrensel kuralları,'
  • 'Anadolu ve Trakya'nın tarihsel ve felsefi birikimi…'
Açıkçası ülkemizde CHP'den başka, 'Sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle Türkiye'nin özgün koşullarını teori ve pratikte böylesine uyumlu olarak bütünleştiren başka bir parti yoktur.'
Dahası, 'CHP ülkemizdeki sosyal demokrasi alanında çok geniş birliktelik sağlamış olan tek partidir.'
CHP'nin 'Tarihsel kimlik farkının' ise benzeri yoktur.
2. CHP 'Farkını' Korumalı ve Geliştirmelidir
Bence 'korumak ve geliştirmek' ibaresi, yaşamın birçok alanında geçerli olan önemli bir yol göstericidir.
Bu bağlamda, CHP için yukarıda özetlemeye çalıştığımız ilkelerin korunması ve geliştirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır.
Özellikle 'CHP'nin farkının topluma fark ettirilmesi' bağlamında aşağıdaki ilkeler güncel ve ivedi önem taşımaktadır:
  • Parti içi demokrasinin korunması ve geliştirilmesi:
Öğretide 'parti içi demokrasi' denilince akla hemen 'çarşaf liste' ve 'önseçim' gelir.
Yani 'Parti içinde yapılacak tüm seçimlerde çarşaf liste yönteminin uygulanması…'
Ve 'Parti adına genel seçimlere katılacak adayların, tüm üyelerin katılacağı önseçim ile belirlenmesi…'
  • Barış ve uzlaşma kültürünün korunması ve geliştirilmesi:
'Barış ve uzlaşma kültürü' de sosyal demokrat partilerin 'bir başka olmazsa olmazıdır.'
Bu da 'Parti içinde, ülkede ve dünyada barışın öncelikli tutulması' ve 'sorunlara demokratik uzlaşma ile çözüm aranması' demektir.
  • CHP Yüzünü 'KENDİSİNE' Dönmelidir:
CHP'nin 'kendisi', program ve tüzüğünde belirtilen ilkeleri daha da geliştirerek bütünleşeceği 'Tüm halk kitleleridir.'
Bir başka deyişle, ülkemizdeki siyaset arenasında CHP'nin açıkça yer alması gereken kulvar; öğretide 'Sol' olarak tanımlanan 'Emek ve demokrasi kulvarıdır.'
Bu bağlamda 'CHP yüzünü sola dönmeli; sol kulvarda yer alan sosyalist partilerle ve demokratik Kürt siyasal hareketiyle iletişim ve işbirliği yapmaktan çekinmemelidir…'

KURULTAYLAR AMAÇ DEĞİL, ARAÇTIR
Türkiye'de demokrasi ve Cumhuriyet değerlerinin darmadağın edildiği bir dönemde, başta CHP'liler olmak üzere tüm duyarlı yurttaşlara çok önemli sorumluluklar düşüyor.
Böylesine kişilere yönelik kısır tartışmaların yarattığı gergin bir ortamda yapılacak olağanüstü kurultay, CHP'ye yarardan çok büyük zararlar verebilir.
Üstelik seçimli olağanüstü kurultay tartışmaları, CHP'deki yapısal sorunları örten bir durumdur.
Unutulmasın ki, 'Önkoşulları oluşmadan/ oluşturulmadan gelişim olamayacağı…' bir doğa ve toplumbilim kuralıdır.
Onun için CHP'de gelişim sürecinin önünü açacak bir kurultay daha uygun bir zamana ertelenmeli ve şimdi tüm CHP'liler omuz omuza yerel seçimlere hazırlanmalıdır…

*******

AHMET ÖZARSLAN'A TEŞEKKÜRLER
Bir köşe yazarı için 'duyarlı okur' çok önemlidir. Çünkü yazarın okurlarından aldığı sıcacık bir beğeni ya da içini titreten bir eleştiri, gelecekteki yazılara esin kaynağı olur.
Yirmi yılı aşan köşe yazarlığı yaşamımda, yazılarım üzerine içtenlikli değerlendirmeler yapan ve yüreğimde iz bırakan birçok duyarlı okurum oldu.
İşte, Ahmet ÖZARSLAN da o duyarlı yüreklerden birisi. Yazılarımla ilgili olarak sıkça ettiği telefonlarda ya da buluşmalarımızda, 'değerli eğitimcim…' diye başlayarak yaptığı değerlendirmeler o kadar sıcacık ki…
Sevgili Ahmet ÖZARSLAN Amcamıza daha nice sağlıklı yaşlar diliyorum. Keşke hepimiz onun gibi genç kalabilsek…
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…